27: Kalabalıkların İçinden

27.8K 1K 1.9K
                                    


"Kusura bakmayın. Ben de semtin yenisiyim, çok iyi bilmiyorum burayı. Daha iyi bir yerde de oturabilirdik."

Tekin, şöyle bir sağına soluna bakındı. Vakit sabahın ikisi olurken, içeceği birkaç biradan ötesi değildi. Dar kaldırımı işgal eden bir bar masası, hayattaki her şeyden kıymetli olan kızının erkek arkadaşıyla tanışmak için fazla bile iyi sayılırdı. Öyle "bir kahve içebiliriz" kibarlığına boyun eğecek değildi. Önüne daha sert içkiler koysalar, ona da hayır demezdi ama hayır, "hayır" demeliydi çünkü bir duble viski ile sarhoş olacak ve ağlayacak kadar zayıf hissediyordu. Zayıf ya da öfkeli. Bir yanı Su'nun sevgilisiyle tanışmak deyiminden öyle çok nefret ediyordu ki, şimdi, şurada, şu adamı dövse pamuk gibi olurdu elleri. Dinginleşir, huzura ererdi. Ama bunu yapabilir miydi... Yapmaması gerektiğini bildiği için viski değil bira içiyordu. Bu gece kimseyi, en azından bu adamı, dövmeyecek; iki kadeh sonra kendisini ağlatacak şeyler içmeyecekti. Bir de, anlamsızca süzmeyecekti bu adamı. Tepen tırnağa her yanından nefret ediyor oluşu, baktıkça daha da nefret etmek istemesi ve zaten bu adamdan nefret etmeye meyilli, hevesli ve gönüllü oluşu önemli olmamalıydı.

"Kadıköy'e de geçebiliriz isterseniz."

Tekin'in sessizliği karşısında, bir ayağı yerinde duramaz halde sekerken, bir şeyler söyleme gereği duydu Yağmur. Nezaketinden ödün verecek değildi ama emrivakileri kim severdi ki? Gecenin ya da sabahın bir yarısında, Mustafa evde tuvalet krizine girmişken, Su ile kaç gündür iki güzel söz edememişken, ilk yayın saatinin ardından, bu adam nereden çıkmıştı? En azından Su haber verseydi, babasının geleceğini... Bir de ürkütücü bakışlar atıyordu adam ve bundan haz etmemişti. Öte yandan aslında bu iyi bir fırsattı. Günlerdir Su ile bunca tartışmasının sebebi, editör arkadaşının bile bunca canını sıkan, haksız bir adamdı karşısındaki. Hesap sormak için doğru adresti ve Su gibi karşısında ağlayacak değildi ya...

Başlarına gelen genç kadına baktı Tekin. "Brewmeister var mı?" dedi önce. Ağzındaki sakızı belli etmeden çiğneyen kadın olumlu bir baş sallamasıyla Yağmur'a dönmüşken, Tekin devam etti. "İki tane alalım biz."

Yağmur dilinin ucundaki "Ben yalnız kahve alayım," sözünü de yuttu. Başlarındaki kız, görünür kıldığı sakızıyla gürültülü barın içine girdiğinde, Yağmur karşısındaki rahat adamla göz göze geldi.

"Hep böyle misiniz?" diye sordu, sesini ayarlayabildiği en nazik tona bürüyerek. "Karşınızdakine söz hakkı vermez misiniz?"

Bir sigara yaktı adam. "Genellikle," dedi önce. "Karşımdakine söz hakkı vermem için ona değer vermem lazım. Ya da hiç siklememem lazım ki, ne bok yerse yesin deyip kulaklarımı tıkayayım."

Gülümser gibi oldu Yağmur. "Değerliyle değersiz arasında bir yerde olduğum için şükretmeliyim galiba."

Adamın ağzından çıkan dumana bakıp ceketinin cebinden sigara paketini çıkardı Yağmur. Paketten bir sigara çıkarırken elinin titrediğini fark etti. Heyecandan mı yoksa soğuktan mıydı bu titreyiş, düşünmek istemedi.

"Ben de yakabilir miyim?" dedi aynı nezaketle. Tekin kaşlarını çatarak gülümsedi.

"Kızım için nişanlım diye haber yaptırırken sorma gereği duymuyorsun da yanımda sigara mı içerken kibarlık mı yapıyorsun?"

Yağmur elinde çakmakla öylece kaldı. Sigarasını bir kenara bıraktı. Kollarını küçük masaya yasladı. Tekin ise istifini bozmadan güldü. "Yak oğlum sigaranı, söveceksen de sövebilirsin yani, bana koymaz."

Çocuk RuhumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin