"Dünyadaki gözyaşı miktarı sabittir. Ağlamaya başlayan biri için, bir yerlerde bir başkası keser ağlamayı."
Godot'yu Beklerken / Samuel Beckett
*
Duştan eğlenceli bir ıslıkla çıkan Ateş, elindeki havluyu salondan gelen müzik sesine uygun bir ritimde savurmaya başladı. Bu uğurda saçını doğru düzgün kurulamadığı için etrafa saçılan suyu umursamadı ve salona ayak bastığında, Rüya'nın tam televizyonun karşısına, yere oturmuş, bir şeyleri kesip biçtiğini gördü. Etrafı renkli kartonlar, kumaşlar ve iplerle çevriliydi. Ekranda dönen klibi izlemiyor ama şarkıyı mırıldanıyordu. Bir elinde makas vardı ve beyaz bir kartonu daire şeklinde kesmeye çalışıyordu. Ateş bir süre dans ederek onu izlediyse de kızın dikkatini çekmeyi başaramadı.
Sonra elindeki havluyu iki bacağının arasına alıp şarkıyı daha da yüksek sesle söylemeye başladı ve o sırada başını kaldırıp kendisine bakan kıza "N'abıyon?" dedi.
Rüya aynı soruyu başını sallayarak iade etti Ateş'e. "Sen n'abıyon?"
"Senin götünde volkan mı var oğlum niye adam gibi bir şey giymiyorsun üzerine, donmuyor mu bir tarafların?" İçindeki hanım hanımcık kız ise kendisini ikaz etti. "Edepli konuş Rüya, azıcık edepli konuş!"
"İçten yanmalıyım ben kızım anlamadın mı hâlâ? Şu bile fazla geliyor bana." Aynı anda altındaki çamaşırı gösteriyordu gözüyle. Rüya ise kesmeyi başardığı kartonu uzattı Ateş'e.
"Al bunu yaprak diye kullanırsın. Bu da fazla gelmez herhalde."
Ateş bir anda sırıttı. "Fazla değil küçük gelir o bana. Bizim aileyi tanımadın mı sen hâlâ?"
Bu kez iç sesine cevap verdi kız. "Buna edepli konuşsam kaç yazar?"
Yine de kızın uzattığı kartona eğilip bükülerek baktı Ateş. Yineledi sorusunu. "N'abıyon?"
"Ödev yapıyorum," dedi Rüya. Önüne dönüp turuncu yün ipine uzandı. Ateş ise biraz daha eğildi kıza doğru. Rüya'nın yumaktan eline sardığı, sararken ölçtüğü ipe baktı. Anlam vermeye çalıştı. Kız bir daha kafasını kaldırdığında Ateş'le burun buruna gelip göz kırptı ona ve onun sesini taklit ederek sordu. "N'abıyon?"
Bu kez doğruldu adam. Boyu ne uzundu öyle.
"Ben seni üniversiteye döndü diye biliyordum ama kreşe mi yazdırdı Arda seni?"
"Ck," dedi Rüya önündeki ipi üç sıradan üçerli boylara ayırırken. "Çocukluk Döneminde Sanat ve Yaratıcılık dersinin ödevi bu."
Ateş çıplak karnını tutarak kahkaha attı bunun üzerine. "Geçen Gülseren de Piyano Edebiyatı dersinden çıkmış. Adlara bak adlara! Piyanonun tuş sokumu, Çocukluk döneminde sanat kıçı! Bu kadar sikim sonik okul olur mu ya! Sen bu okula dönmek için mi zırlıyordun bir de?"
Rüya onu duymazdan gelip ayağındaki çorabı çıkardı. Başparmağına geçirdiği iplerin iki ucunu kendine doğru çekti. "Hoş Piyano sokumu okumak için Viyana'ya giden geri zekâlılar varken sana yüklenmek doğru değil, sözümü geri aldım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuk Ruhum
General FictionYoksa siz çocukken yaşadığınız şeylerin öylece geçip gittiğini mi sanıyorsunuz?