38: Çekirdek Aile

26.2K 1K 1.2K
                                    

*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Ayşe'yle Yaşamak

*

Sabah uykusuna çok düşkün. Uyanması da bir hayli zor oluyor. Uyansa bile yataktan çıkası yok. Çıkıyorsa mükellef bir kahvaltı sofrası hayaliyle... Kahvaltıya verdiği önem göz yaşartacak cinsten. Bir sabah, ekmeğinin üzerine önce yağ sonra çilek reçeli sürdükten sonra ve ondan kocaman bir ısırık almadan hemen önce bana bakarak "Kahvaltısız evden çıkacağıma ayağımın en minik parmağını buzdolabının sivri köşesine feda etmeye razıyım," dedi. Bir daha ona "Beş dakikada kahvaltı ederiz, biraz daha uyu," demedim. Ama o içinde kalan çöp torbalarını gelip benim içime koymayı sürdürdü.

"Sende kaldığım iki gecenin sabahında da kahvaltı etmedik. Okulda bütün gün nasıl huysuz, nasıl mutsuz ve çekilmezdim sana anlatamam. Zaten bol bol kulağın çınlamıştır. Küfür bile etmiş olabilirim sana."

"Sağ ol," demiştim ona. Hayatımda eksik olan yegâne şey ondan bana gelecek küfürlerdi. Onu pek küfrederken duymuş değilim ama yine de bana küfrettiğini hayal ederken bile sırıtabiliyorum. Ondan gelecek her şeye razı olmak değil bu. Olsa olsa hevesli olmaktır. Çünkü Ayşe bir bölüm sonrasını kestiremediğim bir atari oyunu gibi. Gerçekten... Ona modern oyunlardan biri gibi de diyemiyorum. Çok nostaljik hatta geri kafalı yanları da var. İşten geldiğim bir akşam onu salondaki çiçeklerin başında, bağdaş kurmuş otururken buldum. Yoga yaptığını düşündüm önce ama hemen sonra bir kahkaha attı. Çiçekleriyle konuşuyormuş. Bunu daha önce onun ağzından duymuştum ama beklediğim model bu değildi. Benim hayalimde hiç durmaksızın onlara bir şey anlatan Ayşe vardı. Mesela benim işe giderken saçıma briyantin sürmemi dert edinip yaşadığı hezeyanları çiçekleriyle paylaşan bir Ayşe, aklımdaki modele uygundu. Ama onları dinleyip dinleyip sonra anlattıkları(!) şeye kahkaha atan Ayşe, düşündürücüydü.

"Deli değilim Devrim, sadece yalnızca benim konuştuğum bir iletişim modelinin eşitlikçi olmadığını düşünüyorum," demişti. "Bunun yerine onların aldığım saksılar için bana teşekkür etmesi ya da geceleri birbiriyle dedikodu yapması hatta seninle ilgili kulağıma bir şeyler fısıldamaları düşüncesi daha çok hoşuma gidiyor."

Benim dedikodumu çiçeklerle yapan sevgilim... Kulağa hem salakça hem gülünç hem de... Bana iyi geliyordu. Bununla beraber Ayşe ile yaşamak eğlenceliydi.

"Bir çay kaşığı pirinç unu, bir tatlı kaşığı beyaz kil, iki çorba kaşığı ılık su, bir mercimek büyüklüğünde nemlendirici krem, bir yemek kaşığı papatya suyu... Tamam galiba. Öyle değil, güzelce karıştırsana Devrim."

İşten döndüğüm bir akşam onu banyoda bulmuştum. Başına havlu değilse de rengârenk bir bez bağlamış, saçlarını onunla gizlemişti. Böylelikle belerttiği koca gözleri iyice meydana çıkmıştı ve o cildine ışıltı kazandıracak bir kil maskesinin peşine düşmüştü. Yemek yapar gibi titiz, bir ameliyata hazırlanır gibi ciddiydi. Ben onun çıplak omuzlarının derdindeydim.

Çocuk RuhumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin