Sebzeleri doğrarken televizyonu açmak için izin istemiş, ben de içeri gitme gereği duymadan onaylamıştım.
Aslında evimde ablam dışında bir misafirin olması beni mutlu ediyordu ve ben bunu göz ardı etmek istiyordum. Yine de başarılı olamıyor, yüzümdeki gülümsemeye engel olamıyordum.
Sanırım hayatımda ilk kez yaptığım yemeği beğendirme kaygısı yaşıyordum. Ve bu her ne kadar sinirlerimi bozsa da bir yandan da hoşuma gidiyordu.
Bir saat kadar sonra yemekler piştiğinde sofrayı hazırlamak için odaya gitmiştim. Aslında şüphelenmem gerekirdi. Bunca zaman sessiz kalması elbette pek normal değildi.
Sırtını kalorifere dayamış uyurken sessizce televizyonu kapattım. Saat henüz sekiz bile değildi; ama o çoktan derin uykuya dalmış gibi görünüyordu.
O an onu uyandırıp yemeğini yedikten sonra gitmesini söyleyebilirdim. Evet, kaba biriydim ve bunu yapmaktan kesinlikle çekinmezdim. Ama yapmadım. Neden bilmiyorum, sadece yapmak istememiştim.
Orada öylece sokağa terk edilmiş bir kedi yavrusu gibi kıvrılmış uyurken bunu yapmak benim için bile fazla acımasız görünüyordu.
Gözlerim çelimsiz vücudunda dolaşırken koltuğa oturmuş ve onu izlemeye devam etmiştim. Bunu yapmaya ne zaman başladığımı bilmiyordum. Kendimi sapık gibi hissetmeme sebep olsa da umursamamıştım. Çünkü uyurken bile gerçekten sevimliydi. Ah, bunun kesinlikle tuhaf olduğunun farkındaydım, benim için bile fazla tuhaftı.
Bir süre daha izlemeye devam ettim, fakat yaptığım aptallığı fark etmem biraz zamanımı almıştı.
Yerde üşütebilirdi. Peki, bunu neden umursadığımı bilmiyordum. Fazla insani biri de sayılmazdım. Ama bu rahatsız hissettirmişti.
Kalkıp yatağın üzerindeki battaniyeyi üzerine örttüm. Onu uyandırmak istemiyordum. En azından bir süre daha uyumasına izin vermeliydim. Yine de içim rahat etmemişti.
Aldığım küçük yastıklardan birini de yavaşça başının altına koydum. Sanırım yeterince dikkatli değildim.
İrkilerek uyanıp anlamayan gözlerle bana bakmış, ardından korkuyla yerinden sıçrayarak sırtını kalorifere dayayıp bacaklarını kendine çekmişti.
Ne olduğunu anlayamayarak ona bakarken özür dilediğini duymuştum sessizce.
Uykulu gözleri korku parıltılarıyla bezeli bakışlarını kaçırmış, parmaklarıyla oynamaya başlamıştı.
Stresli olduğunu görebiliyordum.
Kötü bir amacım yoktu.
Ona, sadece rahat etmesi için yastığı koymaya çalıştığımı söyledim. Fakat bu onu etkilemiş gibi görünmüyordu.
Sadece gözleri bir an için yanındaki yastığa kaymış, ardından tekrar parmaklarına dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahipsiz
General FictionO gün onunla parkta karşılaştığımda, benim için ne kadar değerli olabileceğini bilmiyordum. * Aceleyle gözlerini temizleyip gülümsemesi beklediğim bir şey değildi. O küçük gülümsemenin kalbimi bu denli hızlandırması da öyle...