"Ömür," demiştim bir gün daha fazla dayanamayarak. Uzak durma çabalarım daha uzun sürmeyecek gibi görünüyordu. Neden bilmiyorum, kötü hissetmeye başlamıştım. Yaşadıkları büyük haksızlıktı.
Elindeki çubukla eşelediği topraktan başını kaldırıp soğuk yüzünden kızaran yüzünü bana çevirmiş, büyüttüğü gözlerini gözlerime dikerek yavaşça yerinden doğrulmuştu.
"Hm?"
Üzerindeki ona birkaç beden büyük görünen eski monta kısa bir bakış attım, ardından gözlerim kirli paçaları ayaklarının altına kadar uzanan pantolonuna ve yıpranmış sporlarına kaydı ağır ağır.
Bakışlarımdan rahatsız olduğunun farkındaydım; ama güzelliği bu kıyafetler altında yok olurken rahatsız olması pek de umurumda değildi.
Ona orada ne yaptığını sordum kaşlarımın hafif çatılmasına engel olamayarak. Son zamanlarda havalar iyice soğuduğundan parkta fazla kimse olmuyordu, ebeveynler çocuklarını evde tutmayı tercih ediyor olmalıydı. Haksız sayılmazlardı da. İşe gitmem gerekmese yatağımdan çıkmayı bile istemeyeceğim bir soğuk hava dalgası dolaşıyordu şehrin üzerinde. Neden hala ortalıkta dolaşıyordu anlamıyordum.
"Ben..." demişti sessizce. Montunun kollarıyla saklamaya çalıştığı çatlaklar içindeki ellerine bakarak, ardından aceleyle başını iki yana sallamış ve "hiçbir şey" demişti arkasına dönüp uzaklaşmayı denemeden hemen önce.
Bir şeyler yapmalıydım. Ne bilmiyordum; ama bir şeyler yapmak istiyordum. İsteyen onu kolundan tutup götürebiliyordu değil mi? O zaman ben de yapacaktım.
-
Yol boyunca sessiz hıçkırıklarla camdan dışarıyı izlemesi ya da insanların meraklı ve kınayan bakışlarını üzerimizde gezdirmesi pek de umurumda değildi. Peki, belki taksiye binmediğim için pişman olmuş olabilirdim; ama bunun sebebi cimriliğim değildi, sadece o an şehir merkezine giden otobüsü görmüş ve beklemek istemediğim için de aceleyle binmiştim o kadar.
Kötü bir amacım yoktu. Bu kadar çok ağlaması gerçekten sinir bozucuydu.
Otobüs mağazalarla dolu bir caddede durduğunda aceleyle inip onu da peşimden sürüklerken hala ağlıyor, bu da daha fazla kişinin dikkatini çekmemize sebep oluyordu. Ve ben cidden kimsenin dikkatini çekmek istemiyordum.
"Ömür kötü biri değil Nini." Dediğini duymuştum büyük kıyafet mağazalarından birine girerken. "Ömür kötü biri değil..."
Evet, Ömür kötü biri değildi. Sadece dünya fazla pislik bir yerdi. Ve Ömür de o çöplükte açan, ezilmeye mahkum; küçük, savunmasız bir çiçekti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahipsiz
General FictionO gün onunla parkta karşılaştığımda, benim için ne kadar değerli olabileceğini bilmiyordum. * Aceleyle gözlerini temizleyip gülümsemesi beklediğim bir şey değildi. O küçük gülümsemenin kalbimi bu denli hızlandırması da öyle...