Bölüm 52

2.2K 139 7
                                    

"Nini?" demişti yine bir gece fısıldayarak, gülümsediğini hissedebiliyordum. Nana uyuyalı sadece bir kaç dakika olmuştu ve Ömür tek bir dakikayı dahi kaçırmadan yanımda bitmiş, hızla kucağıma sokulmuştu. Bunu yapmaktan saçma bir şekilde hoşlanıyordu.

Önce sessizce bir kenara oturup Nana yı uyutmamı bekliyor, hemen sonra ise yanımda bitiyordu. Halimden şikayetçi olduğum söylenemezdi doğrusu. Bunu​ yapabilmem mümkün müydü ki?

"Nini Ömür'ü seviyor mu?" demişti sonra elimi avuçlarının arasına alıp parmaklarımı incelerken. Bu soruyu sormaktan asla bıkmayacağını biliyordum. Tıpkı cevabını duymaktan hiçbir zaman bıkmadığı gibi..

"Tahmin edemeyeceğin kadar çok hem de." demiştim bende sadece, onunla uğraşmak hoşuma gidiyordu.

"Çok?"

Başını kaldırıp umutla gözlerime baktığını hatırlıyorum. Bu bakışlara bayılıyordum.

"Hm hm."

"Sonra? "

"Seviyor" bu, sonrasında alnına küçük bir öpücük bıraktığım ve Ömür'ün mutlulukla kıkırdadığı bölümdü. En çok da bunu seviyordum. O an onu sarıp sarmalamak ve kimsenin göremeyeceği, zarar veremeyeceği bir yere saklamak istiyordum.

İnsanların ona olan bakışlarından hoşlanmıyordum. Doğruyu söylemek gerekirse yeni eve taşınmak bu konuda bana epey yardımcı olmuştu.

Artık etrafta dolaşıp Ömür'ü arayan kimse yoktu en azından çevremizde. Bu bile içimi rahatlatmak için fazlasıyla yeterliydi. Üstelik u durumdan hoşnut olan tek kişi de değildim. Ömür de artık eskisi kadar şüpheci değildi. En azından yanında olmadığım zamanlarda bile aşağı inip alt kattaki marketten alış veriş yapabiliyordu artık.

Doğrusu ne olursa olsun yalnız başına dışarı çıkması beni hala tedirgin etmeye devam ediyordu. Fakat onu sonsuza kadar kısıtlayamazdım.

Kendine güveninin yerine gelmesi gerekiyordu. Bana bağımlı, ya da muhtaç hissetmesini istemiyordum. Bundan rahatsız olduğumdan değildi, sadece kendisini tekrar yük olarak görmeye başlamasından korkuyordum. Duyguları bu kadar dengesizken bu şekilde hissetmeye başlaması da imkânsız değildi. Bu yüzden izin vermiştim ona. Fakat belki de yapmamalıydım.

Belki de yanında ben veya ablam olmadan bir yere gitmesine izin vermemeye devam etmeliydim. Belki de bu aldığım en aptalca karardı. Fakat gelecekte neler olacağını kim bilebilirdi?

Ben de bilmiyordum. Bu yüzden yaptığım seçimler için kendimi ne kadar suçlarsam suçlayayım boşunaydı. Bunu biliyordum; fakat ne yaparsam yapayım bundan bir türlü vaz geçemiyordum da.

Belki ben yanlarında olsam, tüm bunlar da yaşanmazdı deyip durmaktan geri alamıyordum kendimi.

Hepsi benim suçumdu. Onları koruyamamıştım. Tek suçlu sadece ve sadece bendim.

O gün de son zamanlarda sık sık yaptığı gibi alışveriş için markete inmişti. Sadece, her zamanki sıradan günlerden biriydi işte. En azından öyle olduğunu düşünmüştüm.

Fakat hiç de sandığımız gibi bir gün değildi.

Lanet olası tesadüflerden nefret ederdim. O zaman işe çok daha fazla nefret etmiştim.

Ömür market de Eren ile karşılaşmıştı. Tüm bunları bana sonrasında o anlatmış ve defalarca kez özür dilemiş, bir daha karşımıza çıkmayacağına yemin bile etmişti. Fakat tüm bunlar neyi değiştirirdi.

Olan olmuştu.

Ömür onu gördüğü an başta olduğu yerde kalmış, hemen ardından ise telaşla kaçmaya çalışmıştı. Eren böyle olacağını bilse peşinden gitmeyeceğine yemin etmişti. Fakat bunun da tüm diğer yeminler gibi bir işe yaramayacağını biliyordum.

Kalkıp onu oracıkta öldürsem, diye düşünmüştüm başta. Fakat bu da durumu kötüleştirmekten başka bir işe yaramazdı. O an ne yaparsam yapayım, hiçbir işe yaramayacaktı. Hiçbir şey öfkemi, ya da üzüntümü kontrol etmem için yeterli olmayacaktı. Bu yüzden sadece öylece oturmuş ve boş gözlerle karşımdaki duvarı izlemeye devam etmiştim. Tamamen bomboştum. Ne hissedeceğini, ne yapması gerektiğini dahi bilmeyen boş bir kabuktan ibarettim.

Fark etmem gerekirdi tanrım. Her şeyin öylece mükemmel bir şekilde devam etmeyeceğini anlamam gerekirdi. Bir şeyler olacağını fark edip önlem almam gerekirdi. Evet, bunu yapmam gerekirdi.

Belki o zaman Ömür Eren'den kaçmak için yolun karşısına geçmeye çalışırken kaza yapmaz ve bebeği kaybetmezdi.

Belki o zaman yanında olup Eren'i ondan uzaklaştırmayı başarsam tüm bunlar olmaz ve küçük bebeğimiz ölmezdi.

Belki o zaman Ömür bu kadar yaralanmaz ve her şey çok daha iyi olabilirdi.

Belki...

Ama olmadı.

Elimizden gelen hiçbir şey yoktu.

Kadere karşı gelmenin bir yolu var mıydı? Eğer olsaydı, o yolu bulmak ve Ömür'ü kurtarmak için elimden geleni yapardım.

SahipsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin