Peki, madem uyanmıştı, bu durumda yemek yiyebilirdik. En azından karnını doyurmuş olurdu?
"Sofrayı kuracağım." dedim derin bir nefes alarak yerimden kalkarken.
Adımlarımı mutfağa yönlendirdiğimde o da aceleyle kalkmış ve yardım etmesi gerektiğini söyleyerek peşimden gelmişti. Sanırım yaşlı teyzeler ona bu tarz şeyler öğretiyorlardı.
Sofra işi bitip yerime oturduğumda gene olduğu yerde durmuş, söyleyeceklerimi beklemişti. Belki bu biraz sinirlerimi bozmaya başlamış olabilirdi, ama sessiz kalmalıydım. Amacım onu korkutup uzaklaştırmak değildi.
Oturup yemeğe başlamasını söyledim.
Sanırım birinin evine gittiğinde onun kurallarına uyması gerektiğini düşündüğünden böyle davranıyordu. Yine de bu kadar ileri gitmemesi gerektiğini düşünmüştüm.
Sessizce yemeğe başlarken göz temasından kaçınmaya devam etmişti.
Beğenip beğenmediğini merak ediyordum; ama o kadar gergin görünüyordu ki tepki verebileceğinden şüpheliydim. Bu yüzden de gergin havayı dağıtmak için konuşmanın en iyi yol olacağını düşünmüştüm.
Evet, onun için bazı planlarım olabilirdi; ama o an hiçbiri umurumda dahi değildi.
Tek istediğim onunla normal bir şekilde iletişim kurabilmekti. Bunu neden istediğimi dahi bilmiyordum; ama istiyordum işte. Her şeyin bir sebebi olmak zorunda değildi değil mi? Yani o an kendimi o şekilde avutmuştum.
Göz teması kurmayı umarak onu izlemeye devam etmiştim yemeğimi yerken. Bana bakmamak konusunda ısrarcıydı.
Kendimi kocasından ilgi bekleyen ümitsiz bir ev kadını gibi hissetmem ne kadar normaldi bilmiyorum; Ama aynen öyle hissediyordum.
Konuşmasını umarak ona yemeğin nasıl olduğunu sorduğumda bir an için gözlerimiz buluşmuş, hemen ardından bakışlarını kaçırarak başını önüne eğmişti tekrar.
Ve teşekkür ettiğiyle alakalı bir şeyler geveleyerek yemeye devam ettiğinde tüm umutlarım yerle bir olmuştu. Sonuç tam bir hüsrandı.
Tanrı aşkına; 'eline sağlık' ya da 'güzel olmuş' gibi bir şeyler söylemek onu öldürmezdi değil mi?!
Sinirlerim bozulmuştu; ama sorun değildi. Dert etmeyecektim. Sabırlı olmalıydım değil mi? Eninde sonunda benimle konuşacaktı. Yani öyle umuyordum.
Yemeğin geri kalanı büyük bir sessizlik içinde devam ederken ciddi anlamda bozulmuştum.
Sanki tüm gün çocuklarla koşup oynayan, onlarla sohbet eden o değilmiş gibi, tek kelime etmiyordu.
Üstelik yemek yeme konusunda da fazla yavaştı. Onu tanımayan biri bunu bilerek yaptığını düşünebilirdi ve büyük ihtimalle de doğru tahmin etmiş olurdu. O zamanlar onu pek tanımayan biri olsam da tahminimde yanılmamıştım. Bunu kısa bir süre sonra fark etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahipsiz
Ficción GeneralO gün onunla parkta karşılaştığımda, benim için ne kadar değerli olabileceğini bilmiyordum. * Aceleyle gözlerini temizleyip gülümsemesi beklediğim bir şey değildi. O küçük gülümsemenin kalbimi bu denli hızlandırması da öyle...