Durup bir süre binanın küçük koridorunda Momonun gelmesini bekledim. Onu yol boyunca görmemiştim, sadece Ömür'ün peşinden geleceğini düşünmüştüm; ama ortalıkta görünmüyordu.
Dönüp Momonun nerede olduğunu sorduğumda kısa bir süre düşünüş ve kaşlarını çatarak sevgilisinin yanına gittiğini söylemişti.
O zaman bu gerçekten komik gelmişti. Ama ben gülerken Ömür'ün hala çatık duran kaşlarıyla bana bakıyor olması onun gayet ciddi olduğu anlamına geliyor olmalıydı.
Bana kızıp, Momonun gerçekten sevgilisinin yanına gittiğini söylerken gerçekten de ciddiydi.
Köpeklerin sevgilisi olmaz demeye çekiniyordum bakışları bu derece ciddiyken. Evet, basmakalıp düşüncelere sahip biriydim ve bu düşünce sisteminin dışındaki her şey saçma geliyordu. Sonradan Momonun gerçekten bir sevgilisi olduğunu öğrendiğimde oldukça şaşırmıştım. Yani o gün gördüğüm köpeğin etrafında koşturup durmasının daha mantıklı bir açıklamasını göremiyordum. Üstelik henüz üreme dönemine bile girmemişken. Sevgili olmalıydılar?
Ömür bu konuda her an kavgaya hazır görünüyordu ve o an, deli olduğunu düşündüğüm biriyle kavga etmek, isteyeceğim son şey bile değildi.
Ben de gülmeyi bırakıp başımla onaylayarak iş kıyafetlerimden kurtulmaya başladım.
Henüz kravatımı çıkarırken bile Ömür'ün bakışlarını kaçırdığını görebiliyordum.
Yanından geçip içeri girerken onu daha fazla rahatsız etmemek gibi saçma bir amacım vardı. Rahatsız etsem ne olurdu ki? Sonuçta fahişelik yapıyordu değil mi? İnsanları çıplak görmeye alışmış olması gerekiyordu. Yine de düşüncelerim o an bana bile saçma gelmişti.
Ömür masumdu. Sadece, dünya fazla pislik bir yerdi...
Üzerime daha rahat bir şeyler giyip tekrar küçük koridora çıktım. Ömür ellerini önünde birleştirmiş, cezalı bir çocuk gibi olduğu yerde beklemeye devam ediyordu.
Ona rahat davranmasını söylemesem orada öylece beklemeye devam edebilirdi sanırım. Yine de bir şey yapacağı zaman ilk olarak izin almayı ihmal etmiyordu. İyi eğitimli bir köpekten farkı yoktu içerideyken. Evet, bu kötü bir benzetmeydi; ama daha fazla yakışan bir şey bulamamıştım.
Mesela önce ellerini yıkamak, sonra da havluyu kullanmak için bile izin istemişti. Bu beni güldürse de o hala ciddi ve bir o kadar da çekingendi.
Yardıma ihtiyacım olup olmadığını sorduğunda ona oturup beklemesi gerektiğini söyledim. Mutfağım zaten yeterince küçüktü ve iki kişinin aynı anda çalışması, bir şeylerin dökülüp kıracağının garantisi gibi bir şeydi.
Başını önüne eğip geri döndüğünde ben de dolaptaki malzemeleri çıkarmaya başladım.
Yalnız yaşamak bazı konularda faydalı olabiliyordu.
En azından yemek yapmayı öğrenmiştim. Eğer öyle biri varsa gelecekteki eşim çok şanslı olacaktı; ama o an için şanslı olan tek kişi deli olduğunu iddia ettiğim bu çocuktan başkası değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahipsiz
Ficción GeneralO gün onunla parkta karşılaştığımda, benim için ne kadar değerli olabileceğini bilmiyordum. * Aceleyle gözlerini temizleyip gülümsemesi beklediğim bir şey değildi. O küçük gülümsemenin kalbimi bu denli hızlandırması da öyle...