Bölüm 38

1.9K 146 5
                                    

Ömür başlarda sessizce kendi yatağında uyumaya devam etse de bir sabah uyandığımda onu yatağımda bulmam fazla uzun sürmemişti.

Ben de durup kısa süre düşünmüş ve çareyi gene doktoru aramakta bulmuştum. Sonra da Ömür ile konuşmuş ve bundan sonra birlikte uyuyamayacağımızı, çünkü doktorun bunun bebek için tehlikeli olabileceğini, daha geniş bir alanda daha rahat uyuması gerektiğini söylemiştim. Peki, aslında doktordan sadece, bir dahaki kontrolde söylediklerimi onaylamasını rica etmiştim; fakat itiraf etmeliyim ki o an oracıkta uydurduğum bu yalan için sessiz ve acı bir vicdan azabı duyduğum kaçınılmaz bir gerçekti.

Ömür'ün gözleri açıkça parıltılarını yitirirken suratını asmış, sonra da doktorların kötü insanlar olduklarını bildiğiyle ilgili bir şeyler mırıldanarak yatağına girip günün geri kalanını orada geçirmişti.

*

Geçen bir ay içinde Ömür'ün durumdan ne kadar memnuniyetsiz olduğunu görebiliyordum.

Eve geldiğimde yanıma gelip biraz vakit geçiriyor, uyku saati yaklaştıkça da huysuzlanmaya başlıyordu. Bazı geceler ışıklar söndükten sonra uyumayıp onu izliyordum.

Ömür yarım saat kadar yatağında bekliyor, kalkıp odada bir kaç tur atıp yatağımın yanında oturuyor ve kısa bir süre uyuyup uyumadığımı kontrol ettikten sonra sessizce alnımı öpüp yatağına geri dönüyordu. Sonra da bir süre pencereden karla kaplı sokakları izliyor ve sonunda uyuya kalıyordu.

Bazı geceler ise yine uyumamı bekliyor ve sonra da kalkıp uzun süre sessizce ağlıyordu.

Beşinci aya girdiğinde, buna daha fazla dayanamayacağımı biliyordum. Benimle vakit geçirmek için adeta çırpınıyordu; benim ise tek yaptığım onu uzaklaştırmak için çabalamaktan başka bir şey değildi. Kendimi ihanet etmiş gibi hissediyor ve bundan suçluluk duyuyordum.

Bu yüzden küçük bir pasta ve aldığım iki paket tavuk ile özür dilemeye karar vermiştim. Artık bu günün o gün olmasını umuyordum. Tanrı aşkına, çoktan 4 ay olmuştu ve ben hala plan yapmaktan ileri gidememiştim.

Durup bir an için yanından geçip gittiğim sokaktan gelen sesi dinledim. Çöpü karıştıran birini gördüğümü hayal meyal hatırlıyordum. Açıkçası Ömür'den öncesinde bunu umursamayıp, öylece geçip gideceğimden emindim. Fakat o zaman bunu yapamamış, kısa bir süre elimdeki yemeklere bakarak derin bir nefes almıştım.

Ya o çöpü karıştırmak zorunda kalan Ömür olsaydı, diye düşünmüştüm. Daha önce bunu yapmak zorunda kaldığına bir kaç kez şahit olmadığımı da söyleyemezdim. Böyle düşünmek canımı acıtmıştı. Kimse bu duruma düşmeyi hak etmezdi.

Geri dönüp sessizce, bulduğu sandviç parçasını inceleyen adama baktım. Ellili yaşlarda, bana Ömür'ü hatırlatan tarzda giyinmiş yaşlı bir adamdı. Siyah külahını kulaklarının üzerine çekerken beni fark etmiş ve elindeki sandviçi fark ettirmeden arkasına saklamaya çalışmıştı.

Halinden utandığını görebiliyordum.

Bu yüzden elimdeki paketlerden birini poşetinden çıkarmış ve kenardaki koli yığınının üzerine bırakarak oradan uzaklaşmıştım.

Yaptığım hareketin doğru olup olmadığını bilmiyordum. Sadece, onu aşağıladığımı düşünmesini istememiştim ve ne söyleyeceğimi de bilemiyordum. Tanrı affetsin. Umarım yaptığım hareket onu kırmamıştır.

*

Eve gittiğimde Ömür'ü ortalıkta görememek beni başta telaşlandırsa da banyodan gelen su sesi ile sakinleşmiş, mutfağa gidip aceleyle elimdekileri bırakmıştım.

Şanslı günümde olmalıydım. Küçük bir kaç şey hazırlamak için vaktimin olduğunu umuyordum.

Önce salondaki küçük yer masasını ortaya çekip pastayı üzerine yerleştirmiş ve onun da üzerine küçük bir kaç mum dizmiştim. Sonra da tavukları büyük bir tabağa koymuş ve yanında yiyebilecek basit bir kaç şey daha hazırlamıştım.

Tanrıya şükür ki Ömür çıkmadan her şeyi hazırlamayı başarmış ve romantik olmaya çalışarak bir kaç küçük mum bile yakmıştım.

Ömür tüm hazırlık bittikten ancak on dakika kadar sonra çıkmıştı banyodan.

Onunla ilgili hiç bir ayrıntıyı unutamıyorum. Açıkçası ilk kez duştan yeni çıkmış hali ile karşılaşmıştım. Yüzü hafif kızarmış, çoktan gözlerini kapatacak kadar uzamış olan saçları yüzüne yapışmıştı.

Büyüttüğü gözleri ile şaşkınlıkla bana bakarken sessizce durup başındaki havluyu çekmiş ve gözlerini kaçırarak üzerine geçirdiği kazağımı çekiştirmeye başlamıştı.

Sonra da özür dilediğiyle alakalı bir şeyler mırıldanmış ve eve bu kadar erken geleceğimi tahmin etmediğini söylemişti.

Başta neden özür dilediğini anlamasam da ona kızmamamı rica edip bir daha kıyafetlerimi giymeyeceğine söz vermesi her şeyi açıklıyordu.

Açıkçası bu hiçbir şekilde sinirleneceğim bir olay değildi. Uzun süre sonra kıyafetlerimi üzerinde görmek hoşuma bile gitmişti.

Tanrım, bunu düşündüğüm için utanmalıydım fakat gözüme ciddi manada çekici görünüyordu.

Sonrasında yaptığı her duştan sonra kıyafetlerimi giyip ben gelmeden çıkardığı itirafı ise bazı zamanlar kıyafetlerimin neden nemli kaldığını anlamamı sağlamıştı.

Fakat tanrı aşkına, konumuz bu değildi, ona evlenme teklifi etmeyi planlıyordum ve Ömür ise karşıma geçmiş gizlice kıyafetlerimi giydiği için kötü bir çocuk olduğunu söyleyip özür dileyerek ağlıyordu!

Fakat ne yapabilirdim? Önce yerimden kalkıp ağlamaması gerektiğini, bu yüzden ona sinirlenmediğimi söyleyerek sarılmış, sonra da hıçkırıkları kesilip ağlamayı bırakana kadar kötü bir çocuk olmadığını ve onu sevdiğimi fısıldayıp durmuştum.

"Nini gerçekten Ömür'e kızmadı mı?" demişti kollarımın arasında başını kaldırmış yüzüme bakmaya çalışırken.

Ben de başımı iki yana sallamış ve alnına yapışan saçlarını kenara çekerek açılan boşluğa küçük bir öpücük kondurmuştum.

Tanrım, o küçük utangaç gülümsemeyi tekrar tekrar görebilmek için her şeyimi verebilirdim. Eğer elimde olsa o an zamanı durdurur ve onun binlerce fotoğrafını çekebilirdim. Fakat Ömür buna fırsat vermemiş ve yüzünü göğsüme, utancını da hızla çarpan kalbime saklamayı seçmişti.

Ben de aklımda tekrar tekrar canlandırdığım o kısacık sahne ile yetinmek zorunda kalmıştım. Fakat bu sadece o an için böyleydi. Sonrasında o küçük gülümsemeyi binlerce kez görecek ve her bir anı beynime kazımayı ihmal etmeyecektim.

Çünkü bu konuda şanslıydım, Ömür çok çabuk utanan biriydi.

Şanssız olduğum konu ise beynimin her bir anı yavaş yavaş silmesiydi. Bu yüzden o anları öyle bir kazımalıydım ki aklıma, kolay kolay silinmemeliydi. Nitekim başardım da. Tüm bu zaman boyunca onları ve Ömür'ü korumayı başardım.

Ya da bilmiyorum, belki de bu da sadece geçici bir andır ve ben onu koruduğunu sanıyorumdur. Emin değilim.

SahipsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin