Gözleri etrafta dolaşırken yemeğini bitirdiğinde kaşlarını çatarak hayal kırıklığıyla önündeki tabağa bakmış, sonra da bana kaçamak bir bakış atmıştı.
Bir ihtimal doymamış olabileceğini düşünmüştüm önce fakat ben daha ağzımı açıp daha fazlasını isteyip istemediğini soramadan bulaşıkları yıkayabileceğini söylemişti umutla. Kendim yapabileceğimi söylediğimdeyse gözlerini tekrar kaçırmış ve sıkıntıyla yerinden kalkıp gerek olmadığını söylediğim halde sofrayı toplamama yardım etmişti.
Tuhaf davranıyordu ya da ben öyle hissediyordum bilmiyorum.
O gece istemeye istemeye evden çıkıp ağır adımlarla merdivenlere yöneldiğinde yalnız kalmaktan korkma ihtimali aklımın ucundan dahi geçmemişti.
Nereden bilebilirdim ki? Sonuçta birilerinin altına girmediği her gece yalnız kalıyordu ve buna çoktan alışmış olmalıydı? Yani öyle düşünüyordum; ama işin aslı öyle değildi. Bu da sonradan öğrendiğim şeylerden biriydi.
Korktuğu ve yalnız kaldığı zamanlarda Momo daima yanındaydı, bu yüzden Momo ortadan kaybolup sonra da geri döndüğü zamanlar Ömür ona kızıyordu. Her ikisi de bir birine muhtaçtı, yine de Ömür bir adım öndeydi. İlgiye daha fazla ihtiyaç duyuyordu; ama çevresinde ona yeterli ilgiyi gösterecek kimsesi yoktu Momo'dan başka.
Çok geçmeden havalar iyiden iyiye soğumaya başladığında onun için endişelenmeye başladığımı fark ettim. Zaman zaman boynunda gördüğüm izler ona olan tüm merhametimi bir anlığına silip süpürse de hala savunmasız ve yalnız görünüyordu.
Momo oldukça uzun bir süredir ortalıkta görünmüyordu ve Ömür'ün onun için endişelendiğini etrafa olan bakışlarından anlayabiliyordum.
Yemeğe çağırdığımdan beri onunla konuşmamıştım. Neredeyse 3 hafta olmuştu.
Onunla neden konuşmadığımı bilmiyordum. Sadece... İçimde tuhaf bir his vardı. Bu yüzden de ondan olabildiğince uzak duruyordum. Ne yaptığını ve nasıl davrandığını uzaktan izlemeye başlamıştım tekrar. Yiyecek bir şeyler vermek istediğimde ise parktaki çocuklardan birine verip gönderiyordum. Zaten verilen her şeyi sorgusuz kabul ettiğinden sorun olmuyordu. Yine de içimde bir yerlerin sızlamasına sebep olurken yaptıklarımın doğruluğundan emin olamıyordum.
Yabancı biri yanına yaklaştığında aceleyle uzaklaşıyordum mesela. Geceyi onunla geçireceğini biliyordum çünkü. Birkaç takibin ardından öğrenmiştim bunu. Bir de Eren onu elinden tutup kendi dairesine götürdüğünde tamamen emin olmuştum. Böyle zamanlarda birkaç gün ondan uzak duruyor, sonra tekrar uzaktan uzağa izlemeye devam ediyordum.
Yorgun görünüyordu; ama gözleri her zaman bir şeyler beklediğini belli edercesine çevresini izlerdi. Bir zaman sonra daima o parkta oturup etrafı izleyeceğini ve çocuklarla oynayacağını düşünmeye başlamıştım. Yaşlandığında bile bu şekilde devam edecekti.
-
Ablamla tekrar konuşmaya başlamam çok uzun sürmemişti. Aptalın teki olduğumu ve daima boş konuştuğumu söyleyerek beni affetmişti. Ben de sessizce kabul etmiştim. Haksız sayılmazdı. Yine de Ömür konusunu açmamaya dikkat ediyordum. Bu konuda hassas olduğunu biliyordum. Doğrusunu söylemek gerekirse ben de farklı sayılmazdı, artık ablama onun bir fahişe olduğunu söylemek istemiyordum. Neden bilmiyorum, bu doğru gelmiyordu. Yanlış bir şeyler vardı.
Fahişeler kendilerini pazarlamak için dikkat çekici şeyler giyer, vücut sergiler ve yine dikkat çekici makyajlar yaparlardı değil mi? Oysa Ömür bunların hiçbirini yapmıyordu. Tek makyajı utandığında kızaran yanaklarıyken kıyafetleri oldukça geniş ve genel olarak diğerlerinin fazlalıklarıydı.
Bu durumda geriye bir seçenek kalıyordu. Ömür fahişe falan değildi. Cinsel istismara maruz kalıyor ve bir miktar para veya herhangi bir şeyle susturuluyordu. Korunmasız olması ise onu açık hedef haline getiriyordu.
Fark etmemin neden bu kadar uzun sürdüğünü bilmiyordum. Belki de gerçekten geri zekâlının tekiydim. Ya da o zamana dek sadece görmek istediklerimi görmüş ve onu fahişelikle suçlamıştım. Kim bilir, kendimi anlamak benim için bile saçma bir şekilde zordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahipsiz
General FictionO gün onunla parkta karşılaştığımda, benim için ne kadar değerli olabileceğini bilmiyordum. * Aceleyle gözlerini temizleyip gülümsemesi beklediğim bir şey değildi. O küçük gülümsemenin kalbimi bu denli hızlandırması da öyle...