Bölüm 14

3K 171 2
                                    

Yeni kıyafetler almamın onu mutlu edeceğini düşünmüştüm başta. Beğendiğim kıyafetleri aceleyle eline tutuşturup onu kabinlerden birine kapatmış ve üzerini değiştirip çıkmasını söylemiştim. Ve tüm bunları yaparken sızlanıp durması pek de umurumda değildi.

Güzel kıyafetlerin parıltısını ortaya çıkaracağından emindim.

Utana sıkıla kabinden çıktığında gözlerim uzun uzun üzerinde gezindi. Düşündüğüm gibi, kesinlikle nefes kesiciydi.

Elbette bir sonraki gün onu eski kıyafetleriyle parkta dolaşırken görmeyi beklemiyordum. Bu sinirlerimi bozmadı desem yalan olurdu. O gün onun için birçok kıyafet almıştım; fakat o eski kıyafetler giymeye devam ediyordu?

Hayır, gidip ona kıyafetleri neden giymediğini sormamıştım. Bu gerçekten büyük saygısızlık olurdu. Bunun yerine sessizce yanına gidip çattığım kaşlarımla bir süre yıpranmış ellerine bakmış, onun için hazırladığım sandviçi eline tutuşturmuş, sonra da boynumdaki atkıyı çıkarıp onun boynuna dolamıştım. Ne yapmaya çalıştığımı anlamamış olabilirdi ya da dışarıdan, aşık olmuş bir ilkokul çocuğu gibi görünüyor olabilirdim; ama kimin umurundaydı tanrı aşkına? Diğer insanlar ciddiye alınacak kadar değerli değildi gözümde. İlgimi çeken tek kişi Ömür'den başkası değildi. Gerisi umurumda bile değildi. Yine de bu onun ezilmesine uzun süre seyirci kaldığım gerçeğini değiştirmiyordu.

"Ömür iyi bir çocuk," demiştim kaşlarımı biraz daha çatarken. Korkutucu görünüp görünmediğimden emin değildim; ama bakışları bir miktar korktuğunun habercisi gibiydi. "Bu yüzden ona ödünç verdiğim atkıyı kaybetmeyecek."

Bakışları kısa bir süre daha gözlerimde sabit kalmış, ardından aceleyle başka bir odak noktası bulmak için etrafta dolaşmaya başlamıştı. Sonrasında da başıyla hafifçe onayladığını görmüştüm aceleyle. Ayakları kararsızlıkla gerilerken ağır adımlarla banklardan birine gitmiş, kaçamak bakışları benim ve elindeki sandviç arasında gidip gelmişti. Eliyle hafifçe yanındaki boşluğa pat patlaması çağırdığı kişinin ben olduğumu gösteriyor olmalıydı. En azından etrafta başka kimse olmadığından öyle anlamıştım.

Kesinlikle paylaşımcı biriydi. Onun için hazırladığım sandviçi ikiye ayırıp büyük parçayı bana vermeyi denediğinde bundan bir kez daha emin olmuştum. Yine de yüzüme bakmamaya devam ediyordu. Zaten bunu sık sık yaptığından alışmış sayılırdım aslında.

Ona sandviçi onun için hazırladığımı, benimle paylaşmasına gerek olmadığını söylediğimde kısa bir süre hayal kırıklığıyla yüzüme bakmış sonra da paylaşacak başka kimsesinin olmadığını söyleyerek burnunu çekmişti. Ne ara bu hale geldiğimi bilmiyordum; ama o an Ömür'ün ağlamasına dayanamayacağımı fark etmiş ve bana uzattığı büyük dilim yerine küçük olanı alıp ağlamaması gerektiğini söylemiştim.

Aceleyle gözlerini temizleyip gülümsemesi beklediğim bir şey değildi. O küçük gülümsemenin kalbimi bu denli hızlandırması da öyle...

SahipsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin