Bölüm 45

1.9K 139 0
                                    

"Nini," demişti bir kaç hafta sonra Ömür ben sırtına masaj yaparken, durup devam etmesini beklemiş ve onu cesaretlendirmek için küçük bir gülümseme vermiştim..

"Ömür Nini yi seviyor. Çünkü Nini çok iyi biri ve Ömür'e çok iyi davranıyor. Biliyorsun değil mi? "

Sonlara doğru kısılan sesi onun uykuya dalmadan önceki son evrede olduğunu anlamamı sağlıyordu. Bu yüzden sadece bunu bildiğimi söyleyerek onu geçiştirmiş ve huzurla uyumasına izin vermiştim.

Son zamanlarda bunu her fırsatta söylemeye başlamıştı. Ve her ne kadar hoşuma gitse de bir noktada rahatsız hissettirdiğini de itiraf etmeliydim.

Sevgisini hak ettiğimden emin değildim.

Onca şeyi yaşayıp o durumlara düşmesinin bir sebebi de ben sayılırdım. En başta onu dışlamak yerine sahip çıkmaya çalışsam belki de onu bırakmamdan bu kadar korkmasına gerek olmayacak, her fırsatta sevgisini dile getirmek zorunda hissetmeyecekti. Bilmiyorum. Ben öyle olduğunu düşünüyordum.

Ömür iki hafta önce sancılandığında bu konuyu daha fazla uzatmama kararı almış, hemen pijama üstlüğünü çıkarıp sırtını bana dönerek uzanmasını istemiştim.

Ömür ise başta korkuyla dönüp bana bakmış ve bunu istemediği hakkında bir şeyler mırıldanarak gözlerini kaçırmış, hemen ardından ise gitmek istediğini söyleyerek ayaklanmaya kalkmış; fakat ağrıları yüzünden oturduğu yerde ağlamaktan başka bir şey yapamamıştı.

İtiraf etmeliyim ki ona kötü bir şey yapacağımı düşünmüş olması fazlasıyla canımı sıkmıştı. Fakat söylediklerimi düşününce, bu düşünce pek de yersiz sayılmazdı.

Bu yüzden aceleyle korkmasına gerek olmadığını, kötü bir şey yapmayacağımı söylemiş ve yine de tedirginlikle beni izlemeye devam eden bakışları altında yatağa uzanmasına yardımcı olmuştum.

Ne oluyorsa olsun, ya da ne kadar zaman geçirirsek geçirelim Ömür'ün bazı zamanlar benden korkmaya devam ettiğini biliyordum. Bu her ne kadar kırıcı olsa da onu suçlayamazdım. Onca zaman eziyet görmüş biri olsaydım, muhtemelen ben de kimseye tam olarak güvenemezdim.

Düşününce, sadece büyük annemden gördüğüm bir kaç davranış bile beni bu derece etkilemiş, çevreme duvarlar örmeme sebep olmuşken Ömür'ün sadece bir kaç ay içerisinde bana bu kadar güvenmesi bile bir mucizeydi.

Belki ona dokunamayacaktım; ama yapabileceğim bir şey yoktu... Her seferinde kalbimi hızlandıran gülümsemesiyle yetinmeyi öğrenebilirdim. Kendime inanıyordum. Ya da en azından inanmalıydım.

Ömür aceleyle gözyaşlarını temizleyip bana dönmeye çalıştığında çoktan aldığım yağları elime sürmeye başlamıştım. Bunun ona iyi geleceğini biliyordum ve tanrı aşkına, onu üzerindeki gerginlikten kurtarmaya çalışırken daha fazla germek gibi bir niyetim yoktu.

Bana güvenmesini istiyordum, bu yüzden eğilip alnını küçük bir öpücük bırakmış ve gülümseyerek anında kızarmaya başlayan yüzünü izlerken sorun olmadığını söylemiştim. Tekrar.

Küçük ikna çabalarım, o gece Ömür gevşeyen vücudu ile uykuya dalana kadar devam etmiş ve ellerim uyuşmaya başladığında son bulmuştu.

Ömür'ün gecenin geri kalanında rahat bir uyku çektiğini biliyordum, çünkü sadece o gece için eski yatağıma geri dönmüş ve göz kapaklarım yorgunluk ile kapanana kadar ne yapmam gerektiğini düşünerek Ömür'ü izlemiştim.

Sonrasında ise bu küçük amatör masaj seansları sık sık devam etmişti. Ömür'ün bundan ne kadar memnun olduğunu görebiliyordum. Geceleri artık neredeyse eskisi kadar rahat uyuduğunu görebiliyordum ve çoğu zaman büyüyen karnı ile rahat edebilsin diye eski yatağımda uyumaya bile başlamıştım.

Ömür bundan ne kadar şikâyet ederse etsin onunla uyumaya kalktığımda yatağa sığmak veya tüm gece hareket etmemek için ne kadar çabaladığını biliyordum. Bu yüzden ne zaman korktuğunu ve yanında uyumam gerektiğini söylese yatağın yanında oturup saçlarını okşar ve o uyuyana kadar sohbet edecek bir şeyler bulurdum. Ömür ise çoğu zaman ben konuşmaya başladıktan sadece bir kaç dakika sonra uykuya dalardı.

Tanrım, masaj kesinlikle onun için mükemmel bir tedavi yöntemiydi. Bunun için sonrasında Murat'a teşekkür etmeyi kesinlikle unutmamıştım. Bundan eminim.

*

Ömür sekizinci aya girdiğinde, sonunda fazla lüks olmasa da bir araba almayı başarmıştım.

Bunun üzerimdeki yükü ne kadar hafiflettiğini açıklamam imkânsızdı.

Artık otobüsü kaçırdığım için eve geç kalmam gibi bir durum olmuyor, Ömür'ü kontrollere daha rahat götürebiliyordum. Haliyle Ömür de otobüste üzerine yöneldiğini düşündüğü bakışlardan kurtulduğundan daha rahat oluyor, kendisini fazla kasmamış oluyordu. Aslında kimsenin gözünü dikip ona baktığı falan yoktu, sadece Ömür biraz kilo aldığı için öyle olduğunu sanıyordu.

Doğrusu benim için hala, olması gerekenden çok daha zayıftı. Yine de eskisine göre hafif daha şişkin olan yanakları hamilelik yüzünden üzerinde belirmiş olan kızarıklık ile onu olduğundan çok daha güzel gösteriyordu. Bildiğim bir şey varsa o da hamileliğin Ömür'e ne kadar yakıştığıydı.

Bilmiyorum, bazen abartıp abartmadığımı düşünüyorum. Onu gözümde bu kadar güzelleştirenin ona olan sevgim olup olmadığını merak ediyorum; ama kalbim hala o zamanlardaki gibi atmaya devam ederken bunu anlamanın benim için mümkün olup olmadığından emin olamıyorum.

Parkta yaptığımız kısa yürüyüşler boyunca elimi tutarken ne kadar heyecanlı olduğunu düşünüyorum. Gülümseyen yüzünün tüm kusurlarını nasıl yok ettiğini ve o gülümsemenin değerini ne kadar geç anladığımı.

Pişmanlıklarım hiçbir zaman peşimi bırakmayacak bunu biliyorum.

Hafızam tamamen silinecek olsa bile içten içe beni tüketeceklerini biliyorum.

Bunun ne kadar acı verdiğini tarif etmek benim için imkânsız, bu yüzden bu acının kaynağını unutmak istemiyorum. 

SahipsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin