-"Nasıl bir acıdır bu nasıl geçicek sol tarftaki yangın. 33 evlat yok oldu bu dünyadan. Nasıl geçicek bu yangın nasıl dinecek. Dimdik ayakta duran tek damla göz yaşı akıtmayan anaların içindeki yangını kim söndürecek. Şehidin var TÜRKIYE uyku yok, eğlence yok, gülmek yok bu gece başımız sağolsun"
..................Sabah gözlerimi Azatın ağlaması ile açmak zorunda kaldım. Hemen kalkıp kucağıma aldım. Karnını doyurup gazını çıkarttım. Babasının çıplak sırtına yüz üstü yatırdım. Yüzümdeki gülümseme ile onları izliyordum. Miranın yüzü bana dönük bir şekilde yüz üstü yatağın ortasına yayılmıştı. Azat onun sırtına dudaklarını bastırıp elleriyle sırtına vurup değişik sesler çıkartıyordu. Azat kıpırdanıp uyanmaya başladı. Bir anda tek eliyle azatı tutup hemen sırt üstü yatıp onu havaya kaldırdı. Babasının bu hareketine gülen oğluma baktım.
Onlara her baktığımda içimde kaybetme korkusu yeşeriyordu. Kendi kendine sesler çıkartan Arası kucağıma alıp yatağa yatırdım.
-"Annecim baba seninle ilgilenmiyormu"
Miran Azatıda Arasın yanına yatırıp onları güldürmek için şebeklik yapıyordu.
-"Ben ikisinide seviyorum bir kere"
İkisinide öpüp bana baktı bende ona baktım.
-"Ama seni daha başka seviyorum"
Tam öpmek için uzanmıştı ki Azatın Miranın yüzünü çizmesi ile öpemedi. Ben gülmemek için kendimi kasarken Miran söyleniyordu.
-"Yeter artık lan bak sizinle anlaşalım bu kadın benim o sadece benim tamam siz sadece bir süreliğine sahiplenin ama yeter lan izin verinde öpeyim bari sizin yüzünüzden öpemiyorum"
Şaşkınca ciddi bir şekilde çocuklar ile konuşmasına baktım. Yataktan kalkıp banyoya girince kahkahamı serbest bıraktım.
-"Duyuyorum Ahsen"
Kendimi sakinleştirip çocukların altını değiştirdim. Üzerlerine güzel tulum giydirdim. Bu gün çocukları banyo yaptırmayı aklıma not edip ellerine eldiven geçirdim. Onları pusetlerine koyup yatağı düzelttim. Su sesleriyle Miranın duş aladığını anladım üzerime diz kapağıma kadar gelen pileli etek giydim. Kayık yaka beyaz badiylede kombinledim. Saçlarıma maşa yapıp arkada beni dikkatle izleyen Azat ve Arafa baktım dikkatlerini çekmiştim. Miranda üzerine takım elbisesini geçirmişti. Bende hafif makyaj yapıp küperlerimi taktım.
Puftan kalkıp ayağıma yumurta tapuk bileğe kadar gelen önü fermuarlı beyaz botları giydim. Çok güzel duruyordu, hemen telefonu elime alıp boy aynasının önüne geçtim. Kamerayı açıp fotoğraf çekicekken Miranda belime sarıldı çenesini boynuma dayayıp telefona bakarken bende elinin üstüne elimi koydum ve fotoğrafımızı çektim. Güzel çıkmıştık, yüzümü kocama dönüp sabah sinirle öpemediği dudaklarım ile dudaklarına yapıştım. Ben ufak bir öpücük diye düşünürken beni kendine bastırdı eli bel boşluğumda dolaşıyordu. Nefes almak için ondan uzaklaştım. Iyiki sadece hafif bir ruj sürmüştüm.
-"Mm rujun tadı lezzetli"
Burnunu burnuma sürtüp anlımı öptü. Elimi tutup çocukların yanıma gittik pusetin tekini ben tekini o aldı beraber aşaği indik. Yeni gelinler kahvaltıyı hazırlamıştı. Annem ve babamda gelmişti. Biraz eğlenmek için annemin yanına oturdum.
-"Annecim günaydın"
-"Günaydın kızım"
-"Sizede günaydın yeni gelinler"
Esma ablaya göz kıptım hemen anladı.
-"Yağmur tuzluk getirirmisin"
-"Tamam abla"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOKTOR HANIM (TÖRE) "Tamamlandı"
Teen FictionKurtulmuştu işte Ahsen sonunda doktor olmuştu. Ama atladığı bir şey vardı onun hikayesi yağmurdan kurtulup doluya tutunmak gibiydi. Babasından kurtulmuş ve asla kimsenin cesaret edip yanına yaklaşmadığı Miran ağaya tutulmuştu. Ne olucaktı sevebilece...