0.3 Sürpriz Davet

2.1K 404 196
                                    


✳️Merhaba kuşlarım. Bomba gibi bir bölümle karşınızdayız🌚

✳️Yavaş yavaş asıl konuya giriyooooruz!!!

✳️Oy ve yorumu lütfen ama lütfen unutma🤗

Sevgili hayalet okuyucum inşallah beni kırmaz ve aşağıdaki yıldız butonuna basarsın🍓🖤

Multi:Zeynep
...

Mete'nin beni eve bırakışının ardından tam tamına bir hafta geçmişti. Çok şükür ki artık herhangi bir belaya falan da rastlamıyordum. Berke ile ne oldu dediğinizi de duyar gibiyim. Tabiki de tartıştık. Beni bütün gün ekti,başıma bin bir musibet getirdi diye teşekkür edecek halim yok ya.

Genel olarak ben konuşsam da kendini haklı gerekçelerle savunmayı başarmıştı. O gün son anda,kendisi avukat,müvekkili ile acil bir görüşme yapması gerekmiş. Beni arasa da telefonumun şarjı bittiği için ulaşamamış ama ben tavrımı kovmayı kesinlikle ihmal etmedim. Aslında biraz yumuşasam da hala tam anlamıyla affetmiş sayılmazdım.

Bir haftadır peşimde pervane olsa da açıkçası biraz daha süründürmekten zarar gelmezdi bence. Aslında o gece,Aral'ın yaralandığı gece,neler olduğunu merak ediyordum. Hatta bir iki defa gitmeye karar vermiştim ama hepsinde de yarı yolda geri dönmüştüm. Sanki oraya gitsem yine aynı şeyleri tekrar tekrar yaşayacaktım. O adamlar beni orada yakalasalar neler olacağını tahmin bile edemiyordum. En basitinden kafama sıkabilirlerdi hiç düşünmeden.

Ölsem kimsenin ruhu bile duymazdı ki. Evet,bir ailem yok. Aslında onlarla hiç tanışma şansım olmadı. Ben daha çok küçükken her ikisinin de öldüğünü söylediler. Söylediler diyorum çünkü üç yaşıma kadar yetimhanede büyüdüm. Sonrasında ise Nazife sultan beni oradan alıp bana adeta öz kızı gibi sahip çıktı.

Aramızda herhangi bir kan bağı olmasa da ikimizin de birbirimizden başka kimsesi yoktu. O benim için yeri gelince abla,yeri gelince arkadaştı. Nereden bu konuya geldim bilmiyorum ama gözlerimin dolmasına çoktan yetmişti bile. Daha gözyaşlarımı bile silemeden kapı çalmıştı. Kimin geldiğini tahmin etmek zor değildi. Tıpkı bir haftadır olduğu gibi, hep aynı saatte kapıma dayanıyordu. Onu daha fazla bekletmemek için kapıya koştum. Kapıyı açtığımda bahar getiren o gülümsemesiyle bana bakıyordu ama o içten gülümsemesi benim gözlerimi görene kadardı.

"Neden ağlıyorsun Zeynep? Bir şey mi oldu ?"

Ona cevap vermek yerine bu küslüğü daha fazla uzatmadan sımsıkı sarılmıştım. Başta kısa bir duraksama yaşamış olsa da o da kollarını belime doladı. Bu duygusallık nereden geldi bilmiyorum ama ona sarılmak bir nebze de olsa iyi gelmişti. İkimizde geri çekildiğimizde kenara çekilip içeri geçmesini bekledim. O ise eliyle geçmeyeceğini belirmişti. Neden diye sorarcasına ona baktığımda ise konuşmaya başladı.

"Sevgilim,biliyorum daha yeni barıştık ama benim için bugün çok özel bir gün"

"Ne oldu? Doğ..doğumgünün değil herhalde. Of,tarih bilgim sıfır ya bu balık hafızamdan dolayı. Değil değil mi ?Bugün ayın kaçı? Ayh, özür dilerim unutmuşum. Bak as-"

Gerçekten her şeyi bu kadar çabuk unutup aklımda tutamamdan dolayı hayatımda birçok kez olumsuz şeylerle karşılaşmıştım. Ayrıca artık hangi kafadaysam değil değil mi tarzı bir soru yöneltmiştim Berke'ye. Allah aşkına o nasıl bir soru ya Zeynep?

"Hayır,hayır. Lütfen,nefes al. Sadece ıı..ıh işle alakalı evet,evet işle alakalı bir davete katılmam gerekiyor ve bende bu geceye benimle gelmeni istiyorum"

"Berke emin misin? Biliyorsun ben pek bu ortamlara alışık değilim. Yanlış bir şey falan yaparsam ,arkadaşların var yani orada. Öf,en iyisi ben gelmeyeyim ya"

"Ah,yine çok konuştun. Benimle gel,saat yedide alırım. Görüşürüz canım"

Ne kadar rahatsız olacağımı bilsem de onu kırmamak için kabul ettim. Tam ona sarılmak için öne bir adım atacaktım ki bir anda kendini geri çekti ve yüzüme bile bakmadan aceleyle arabasına bindi. Ne olduğunu anlayamadan da gaza basıp gitmişti çoktan. Herhalde akşamın telaşıyla bana sarılmayı bile unutmuştu
Zaten heyecanı yüzünden bile anlaşılıyordu. Daha fazla kapının önünde durmadan içeri geçtim ve ilk iş gidip takvime baktım. Ve bir oh çekmeme engel olamadım. Berke'nin doğum gününe daha aylar vardı. Ben de daha fazla oyalanmadan bir an önce hazırlanmak için odama gittim.

*************************************

Saatler sonra nihayet hazırlanmayı başarmıştım. Salonun girişindeki boy aynasının karşısına geçmiş ve kendimi son kez süzmüştüm. Siyah,dizimin iki karış üstündeki sade ama şık elbisem bence gayet iyi olmuştu. Onu tamamlayan yine siyah topuklularım ise gıcır gıcır parlıyordu.Lakin sanki boynum biraz fazla boş duruyordu. O yüzden Berke'nin bana geçen sene hediye ettiği kolyeyi takmaya karar verdim. Hem çok zarif ,hem de manevi anlamı çok büyüktü. Kolyeyi almak için takı kutumu karıştırsam da maalesef bulamamıştım. Hemen telaşa vermeden evin her köşe bucağını aradım ama kolye sanki yer yarılmıştı da içine girmişti.

Acaba nerede düşürmüştüm? Halbuki o kolyeye verdiğim değeri hiçbir eşyama vermezdim. Berke o kolyeyi dışarı giderken hep takmamı istemişti. Hatta bu konuda o kadar katı konuşmuştu ki her dışarı çıktığımda mutlaka takardım. Berke kaybettiğimi öğrendiğinde bana kızacağına da adım kadar emindim. Ben de iki üç gündür evde olduğum için boynumda olup olmadığına hiç dikkat etmemiştim. Keşke biraz daha dikkatli olsaydım. Allah bilir neredeydi ya. Umarım bir an önce bulurdum. Çalan kapı ziliyle kolyeyi aramayı bırakıp elime geçen inci bir kolyeyi taktım ve çantamı da alarak kapıyı açtım.
.....
Berke ile davete geleli iki saat civarı olmuştu. Fazla sıkıcı ve beni geren bir ortamdı. Lakin takıldığım asıl nokta çok başkaydı. Daha önce böyle ortamlara girmemiştim belki ama sanki buradakiler avukat olmak için fazla ciddi insanlardı. Bir kere hepsi avukat olamayacak kadar kaliteli giyinmişti. Hatta davetteki kadınların yanında baya sönük kalıyordum.

Tabi ki önemli nokta bu değildi. Bir kere onların hepsi boya küpüydü. Ben her halimle güzeldim değil mi? Hayır,beni getiren Berke olmasa beni kandırıp mafyaların kokteyline getirdi derdim. Bu boğucu ortamda daha fazla durmamak için lavaboya gitmeye karar vermiştim. Zaten Berke de geldiğimizden beri yanımda beş dakika zar zor durmuştu. Yine bir arkadaşının yanındaydı. Aslında halen neden burada olduğumu sorgulamıyor değilim
Ben hariç tüm kadınlar erkeklerinin yanında,onlarla konuşup muhabbet ediyorlardı. Ben ise bir masada tek başıma onları izlemekle yetinmiştim.

Nasıl olsa böyle ortamlara bir daha girmeyeceğim için yine de rahattım. Elime çantamı alıp Berke'ye bakmadan ayağa kalkmıştım. Hızlı adımlarla lavabo diye tahmin ettiğim yere girdiğimde beni loş bir koridor karşıladı. Tek bir insanın bile olmaması gözümden kaçmazken yine de tuvaleti bulma ümidiyle koridorda yürümeye başladım. Birkaç adım sonra tuvaleti bulduğumda tam içeri girecektim ki bir kol tarafından çekilmemle sırtım koridorun duvarına çarptı.

Daha ne olduğunu anlayamadan üzerime gelen adamla gözlerimiz kesişti.Ve asıl şoku o zaman yaşadım çünkü siyah bir smokin içinde bir adet Aral görmeyi hiç mi hiç beklemiyordum.

......

✳️Bir bölümün daha sonuna geldik . Nasıl buldunuz bölümü?

✳️Aral yine bir yerden çıkmayı başardı hxowbdksnfj

✳️Oy vermeyi unutmayın .Yeni bölümde görüşürüz🤗🤗



OYUN DIŞI✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin