🐞 Hepinize kucak dolusu Merhabaaaaarrrr!!!🐞Öncelikle bayramınız mübarek olsun. Nasılsınız? Neredesiniz?
🐞 Başlama saatini buraya alayım👉
🐞Bayrama özel-her ne kadar konusu bayram ile alakalı olmasa da- yeni bölümü bir gün önceden yayımlamaya karar verdim😋
🐞Bu bölümde neler yaşanabilir sizce? Lütfen es geçmeden cevaplayın,benim için çok kıymetli!
🐞İthaf isteyen herkesin buraya iki ayrı yorumda iki ayrı arkadaşını etiketlemesi yeter(daha fazla da olabilir). Bunun amacı sadece kitabımızı doğru yollarla daha geniş kitlelere yayabilmek. Lütfen beni kırmayın💕
🐞Keyifli okumalar dilerim
......
Karşımda gördüğüm suret ile içimi tarifsiz bir acı kaplarken gözlerim de kendiliğinden kapanmıştı. Tabi anında gözlerim ve ağzım kapalı ağlamaya da başlamıştım. Onu çok ama çok özlemiştim. Öyle bir anda karşımda canlı kanlı görünce de dayanamamıştım. Buradaydı işte. Kalbim de sanki geldiğini hissetmiş gibi sanki yerinden çıkacaksına atmaya başlamıştı.
Bir süre öyle kaldıktan sonra gözlerimi bu mükemmellik abidesini seyretmek için tekrardan açmıştım. Zaten ağlamak benim için sıradan bir aktivite haline geldiğinden artık söylemiyordum bile. Her ne kadar bana boş ve donuk baktığı için canım yanıyor olsa da değerdi. Onu bir kerecik görebilmek inanın her şeye değerdi. Bir süre boyunca biz susmuş ve sadece gözlerimiz konuşmuştu. Ben gözlerimi bile kırpmadan ona bakarken o bir süre sonra bakmak istemezcesine gözlerini yummuştu.
Ardından da sanki kendine sahip çıkmak istercesine derin bir nefes almıştı. Ben ise bir bir şey yapmadan donuk bakışlarımla onu seyrediyordum. Şimdi böyle iki yabancı gibi birbirimize bakmamız yüreğimi yangın yerine çevirmişken sadece gözlerine bakabiliyordum. O bana böyle bakmaya devam ettiği her saniye ben kendime daha da yabancılaşmaya başlıyordum.
Onun gözleri kapalı,bir eli kapı kulpundayken benim de gözlerim yaşlı, ondan ufacık da olsa bir adım bekliyordum. Bekliyordum dedim çünkü sadece beklemekle kalabildim. Benim okyanus diye nitelendirdiğim kahvelerini yeniden açmış ve bakışlarını anında benim üzerimden çekmişti. Ah Aral, bir bilsen bu hareketlerinle canımı ne kadar çok yakıyorsun.
Sanırım benimle daha fazla aynı odada durmaya tahammül edememiş olmalıydı ki arkasını dönmüş ve yine karanlığını gün yüzüne çıkarmıştı. Odadan çıkmak üzereydi ki istemsiz olarak onun adını zikretmiştim. Bu benim dilimde gitme demekti ve bunu yalnızca yine o anlayabilirdi. Böyleydi işte,her şey bu kadar karmaşık ve akıl almazdı.
"Aral!"
Konuşmamla beraber o da olduğu yerde put gibi dikilmişti. Gözleri benden uzakta ama kalbi,bedeni hala buradaydı. Eğer bir şeyler yapmazsam tekrardan gidecekti ve bu istediğim son şey bile değildi. O yüzden onu bir şekilde yanımda tutmalıydım ama nasıl?
"Aral gitme...lü-lütfen"
Önce sakin sakin beni dinlemiş ve konuşmamı bitirmemi beklemişti. Ardından da sanki hiç konuşmamışım gibi tekrardan odadan çıkmaya yönelmişti. Odadan tamamen çıkmasına sadece bir adım kalmıştı ki aklıma gelen son şeyi bir anlık cesaretle gerçekleştirmiştim. Normalde olsa böyle bir şeyi yapmaya asla cürret edemeyeceğimi bildiğim için bu aşkın beni değiştirdiğinin de son derece farkındaydım.
Ağrıyan başım ve bedenime aldırmadan koluma bağlanmış serumu bir saniye dahi düşünmeden kolumdan sökmüştüm. Tabi hızlı ve dikkatsizce söktüğüm için iğnenin batırıldığı yer anında kanamaya başlamıştı. Ayrıca canımı yaktığı için de ağzımdan tam da istediğim gibi acı dolu bir çığlık kaçmıştı. Canımın yandığını çığlığımdan fark eden Aral anında odadan çıkmaktan vazgeçmiş ve bakışlarını bana doğru çevirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN DIŞI✓
Teen FictionHer şey,koca bir tesadüf gibi görünen ama aslında karmakarışık bir oyundan ibaret olan o geceyle başlamıştı...Bakışlarıyla bile karanlığa fısıldayan adam,güçlü ama bir o kadar da narin bir kelebek sayesinde ölümün pençelerinden son anda kurtulmayı b...