🍀Herkese merhabalarrrrr🍀Nasılsınız kuzularım? Ne var ne yok? Mutlaka yazmadan geçmeyin
🍀 Hikayenin gidişatını nasıl buluyorsunuz? Kaç bölüm kaldı sizce finale?
🍀Bu bölümde neler yaşanabilir tahminen?(bilmiyorum kabul etmiyorum ha baştan söyleyeyim😂)
🍀Buraya başlama saatini alayım👉
🍀Sizleri çoooook seviyorum lütfen bunu unutmayın 💙
🍀Buraya en sevdiğiniz emojiyi alayım. Bakalım kimlerinki aynı olacak👉
Keyifli okumalarrrr...
onurunkalbiii' ne ithafen🥰
Yazar'dan
Sen,ben,siz,bizler hatta onlar bile her şeyin bittiğini zannederken aslında her şey tam da o kazayla başlamıştı. Bu...bu sadece aynı oyunu tekrardan oynamak ve yine aynı sonuca ulaşmak da sayılabilirdi. Hani tarih tekrar etmez derler ya...Aksine bu hikayede tarih sadece tekerrürden ibaretti. Değişen tek şey ise insanlar ve zamandı.
Ve yine bu hikayede değişmeyen iki şey vardı. Birincisi acı,ikincisi de Aral'ın ta kendisiydi. Hani derler ya ne kadar çok seversen o kadar çok acı çekersin diye bu doğruydu Aral'a göre. Bunun doğruluğunu, hayat bizzat yaşatarak ona fazlasıyla öğretmişti. Aslında o da biliyordu. Kendisi normal değildi ve sevdiği insanlara istemeden de olsa zarar veriyordu ama bir yandan da içten içe birini sevmesine de engel olamıyordu.
Ne o sıradan kötü bir çocuktu ne de Zeynep güçsüz,saf bir kızdı. Aslında bu oyunda doğru sanılan her şey yalan,yalan olan şeyler ise bambaşka yalanlardı. Bu oyunda doğru yoktu,aşk yoktu,merhamet hiç yoktu. Sadece ve sadece acı,ölüm ve tekrar acı vardı. Gerisi...gerisi en başta denildiği gibi yalandı...
O kazadan sonra Aral arabadan uçmuş ve çok ağır olmasa da yaralanmıştı. Maalesef ki Zeynep onun kadar şanslı olamamıştı. Anın paniği ile ne yapacağını şaşırmış ve arabanın hakimiyetini kaybetmişti. Zaten arabanın yoldan çıkmasından sadece bir iki saniye sonra da başını direksiyona çarpmış ve bilincini yitirmişti.
Haliyle de hiçbir şey yapamadan arabanın onu sürüklemesine izin vermişti. Uçurumu andıran bu dik arazide metrelerce savrulmuş ve hem kendini hem de kendisini seven insanları yakıp kavurmuştu. Belki o adamlar olmasa şimdi Ertan Kozlu denen kişi hapiste ve Zeynep de Aral'ın kollarının arasında olacaktı ama dedim ya işte her şey yalandı.
Ve bu yalanların en büyüğü de mutluluk ve aşktı. Sahi ne çabuk unutulmuştu Nil'in acısı? Aral'ın can parçası,biricik kardeşi soğuk,kara toprağın altına gireli kaç gün olmuştu? Kaç sonbahar geçmişti üzerinden? Kaç takvim yaprağı yırtılmıştı ardından? Tabi Hayal'i de unutmamak gerekirdi. Sahi onu seven olmuş muydu gerçekten? Yoksa herkes kendi çıkarları için onu parça parça yok mu etmişti? Hangisiydi gerçek?Ne Hayal'e yaşama şansı tanımıştı bu hayat ne de Nil'e. İşte bu yüzdendi Aral'ın gidişi. İki kadının ölümüne sebep olmuşken üçüncüsünü kaldıramayacak kadar yorulmuştu. Bu hayat seni,beni,onu... herkesi yormuştu.
Zeynep iyileşene kadar saatlerce bıkmadan usanmadan başında beklemiş, bir an bile olsun gözlerini kırpmamıştı. Üstelik kendisi de yaralanmış ve sol kolu çatlamıştı. O ise bunları umursamadan ufaklığının uyanmasını beklemişti. Ta ki...ta ki o mesaja kadar...
Mesajın kimden geldiğini tahmin etmek zor olmasa gerekti. Ertan Kozcu... Sahi son zamanlarda bu ismi çok fazla duymamış mıydık? Herkesin hayatını paramparça etmiş bu adam hala ne istiyor olabilirdi ki? Ne olduğunu anlamayan Aral bilinmeyen numaradan gelen mesajı açmış ve okumaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN DIŞI✓
Fiksi RemajaHer şey,koca bir tesadüf gibi görünen ama aslında karmakarışık bir oyundan ibaret olan o geceyle başlamıştı...Bakışlarıyla bile karanlığa fısıldayan adam,güçlü ama bir o kadar da narin bir kelebek sayesinde ölümün pençelerinden son anda kurtulmayı b...