3.1 Siz Nereden Çıktınız?

1K 193 424
                                    


✨ Nasılsınız bakalım benim bitanelerim?🤪

✨Lütfen daha bölümü okumaya başlamadan sonradan unutmaman için şimdiden oy verir misin?(bu nasıl bir devrik cümle lan:)

✨Bence oldukça eğlenceli ve tamda sizin istediğiniz kıvamda bir bölüm oldu🍓

✨Başlama saatini buraya alayım

✨İthaf istememiş olan ya da tekrardan ithaf isteyen herkes buraya yazabilir👉

✨Bölümler kısa mı yoksa yeterli mi? Ben çok sıkmaması için uzatmıyorum ama yine de fikrinize göre bölüm uzunluğunu değiştirebilirim.

Multi:Zeynep(Mutlaka bakın)

⛄Keyifli okumaaallarrr

Xx_AsInA_xX ve geosmiinn' e ithafen🌛

👉Belki yukarıya yazmadım ismini ama bu bölümü en az saçları kadar güzel bir kalbe sahip olan Onurcan Özcan'a da ithaf ediyorum💕🎗️

.....

Zaman bir su gibi akıp geçmiş ve Aral ile aramızda adeta bir kaosa neden olan o meşhur akşam yemeği günü gelip çatmıştı. Ayrıca son günlerde okulumu baya bir aksatıp boşladığım için de bu birkaç gün içinde neredeyse sürekli ders çalışmıştım. Bu arada size söylemedim değil mi? Dün bir iş görüşmesine gitmiş ve biraz zor olsa da işyeri sahibini ikna etmeyi başarmıştım.

Yani anlayacağınız, önümüzdeki hafta sahil yolundaki bir restaurantta garson olarak çalışmaya başlayacaktım. Gönül isterdi ki okuluma daha yakın ve daha sakin bir yer olsun ama maalesef bulabildiğimin en iyisi buydu. Daha güzel bir iş buluna kadar da bu işte çalışmaya devam edecektim. Tabi benim gibi beceriksizin tekini daha ikinci günden kovmazlarsa. Neyse yine konuyu çok dağıttım değil mi? Alp ile buluşmama daha en az yedi sekiz saat vardı ve şu an masamın başında oturmuş,ders çalışıyordum.

Yalnız Aral'ın gece kulübünde bana savurduğu tehditlerden sonra bugün bir delilik yapacağından da korkmuyor değildim. Sonuçta bu manyak adamın sağı solu belli olmuyordu ama bir kere gideceğim demiştim ve sırf ona o kazanmanın verdiği sevinci yaşatmamak için bile bu yemeğe gidecektim. Ben bunları düşünürken yeni telefonumdan gelen ve hala bir türlü alışamadığım bildirim sesiyle önümdeki kitabın kapağını kapatmış ve yatağımın üzerindeki telefonu elime almıştım.

Bu arada kaçırıldığım gün adamlardan kurtulmaya çalışırken telefonumun ekranı kırılmıştı ve üstelik bir de telefonumu kaybetmiştim. Ben kara kara ne yapacağımı düşünürken iki gün önce Mete kapıma gelmiş ve şu an elimde olan telefonu bana hediye etmişti. İlk başta birazcık itiraz edip almak istemesem de sonradan parasını Aral'ın ödediğini öğrenince telefonu anında Mete'nin elinden kapmıştım. Oh,inşallah böyle bana telefon ala ala batar. Bir de şu cimriye bakar mısınız ya? Sadece kıytırık,siyah bir tişörte bile bin lirayı acımadan verirken bana gelince bu bonkörlüğü bir iPhone X'e kadar düşmüştü niyeyse.

Bir iPhone 11 Pro etmez belki ama idare edeceğiz artık ne yapalım. Ah,şu son söylediğim iki,üç cümlede tabiki de şaka yapıyordum. iPhone X be bu,boru mu? Önceki telefonumun birinci eli dahi toplasan Aral'ın bir tişörtüne denk gelemezdi. Yani anlayacağınız benim için bu telefon çölde su bulmak gibi bir şeydi. Cebimde ufak bir servet taşıyordum baya. Telefonu elime aldığım gibi mesajın kimden geldiğine baktığımda ise korktuğum şeyin başıma geldiğini anlamıştım. Gelen mesaj Aral'ın ta kendisindendi.

Ben Mete'den telefonu aldığımda zaten içinde bir sim kartı ve Aral,Mete ve çok sevgili İnci'nin ponçik kardeşi Derin'in numaraları kayıtlıydı. Tabi asıl takıldığım nokta rehberimde Mete'nin ismi 'Yakışıklı Prens' diye kayıtlıyken Aral'ın isminin 'Cehennem Zebanisi olmasıydı ve ben nedense bu ismi bizzat Aral'ın kendisinin koyduğunu düşünüyordum. İsmini rehberde ilk gördüğümde birazcık korkmuş olsam da ismini değiştirmemiş ve olduğu gibi bırakmıştım. Ekrandaki mesajı tekrar tekrar okurken bir yandan da ne gibi bir manyaklık yapabileceğini düşünüyordum.

OYUN DIŞI✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin