"Ben sana hep üşüyordum,
Çünkü kıştım.
Nakıştım,bakıştım.
İnkar etmiyorum da bunu,
Seni sevmek gibi büyük işlere
kalkıştım.
Ve lütfen inkar etme,
Sana en çok ben yakıştım"(Özdemir Asaf)
💫Lütfen oy ve yorumu eksik etmeyin kuzularım🐑😁
💫Bu arada zeyynepkr0 adlı yazar arkadaşımızın kitabına hala bakmayan varsa destek olur musunuz lütfen💙
İnanın harika bir kurgusu var.💫 Dikkat⚠️: Bu bölüm bol İnci içerir!!
Multi: Zeynep
derenelifcik'e ithafen
....Sabah uyandığımda güneş daha yeni yeni doğuyordu ve bu eşsiz manzaraya bakmaktan kendimi bir türlü alıkoyamamıştım. Ha bu arada siz bilir miydiniz güneş ile ayın o dillere destan aşkını? Bana da Nazife Sultan anlatmıştı bir gece. İsterseniz sizi çok sevdiğim için size de anlatabilirim üşengeçliğimi bir kenara bırakıp. Sonsuz ama imkansız bir aşkmış onlarınki. Birbirlerini bir kez dahi göremeden,dokunamadan en önemlisi kavuşamadan seven iki kişi gibiydi.
Ve onlar daha sevmeye başladıkları ilk günden bu yana asla bir araya gelemeyeceklerini biliyorlardı ama buna rağmen bir gün bile sevmekten usanmamışlardı. Sizce kim daha çok seviyordu? Aya tutulan güneş mi yoksa güneşin ışığıyla hayat bulan ay mı? Belki dünya olmasa birbirlerinin yaşamında bir iz bile bırakamadan kaybolup gideceklerdi.
Sevdasının uğruna güneş kimi zamanlar bu sonsuz ışığını bencil insaoğlundan esirgemeye bile kalkışırmış. Bizler buna güneş tutulması desek de bu tutulma,bir şarkının hiç bitmeyen nakaratı,aşkın acısında boğulmuş karanlık tarafıydı güneşin.
Ve ay bazen dünyaya özenir ve onun gibi mevsimleri olsun isterdi. Belki onun da mevsimleri olsa,gecesi olsa en önemlisi ise gündüzü olsa güneş ona da uğrardı bir gün. Lakin ne yaparsa yapsın ne ilk dördünde ne de hilalde bir kez bile güneş gelmedi ona. Sadece ışıklarını verebildi aya,zaten elinde tutabildiği tek şey de ışıkları değilmiydi ha?
Neden mi anlatıyordum? Az önce ay silik silik de olsa kendini belli ederken bir kez bile güneşini göremeden yok olup gitmişti ve benim elimden hiçbir şey gelmeden sadece bakmakla yetinebilmiştim. Belki de söylediklerim çok saçmaydı,ya da yine sabah sabah efkara bağlamıştım ama ne bileyim insan yüreğinin burkulmasına da engel olamıyordu ki. Her neyse ben sabah sabah yine ağlamadan bu konuyu kapatalım.
Bence daha fazla burada durmadan da içeri geçsem iyi olacak. Hem bugün İnci ile buluşacaktım. Umarım,bütün gün beni mağaza mağaza gezdirmezdi ya. Sonuçta yarın okul ve kafe vardı. Haliyle de haftaya yorgun başlamak istemiyordum. Bu arada akşam mutlaka Mehmet Amca'yı arayıp iş hakkında konuşmam gerekiyordu.
Saat daha çok erken olduğu için televizyonu açıp eski bir dizinin tekrarını izlemeye başlamıştım. Aslında bu diziyi daha önceden defalarca izlemiş olsam da çok komikti yahu. İzlerken şu son zamanlarda hep yaptığım gibi ağlamayı bir kenara bırakıp katıla katıla gülmeye başlamıştım. Dizinin sonuna kadar ev benim kahkahalarımla inlese de dizi bitince televizyonu kökünden kapatmış ve mutfağa doğru ilerlemiştim. Her zamanki gibi kahvaltı hazırlamaya üşenip yine mısır gevreğine kalmıştım. Ayh,bunu yiye yiye sonunda şişip kalacaktım bir gün ha.
Amaaan,neyse boşver Zeynep ye gitsin onu da sonra düşünürsün. Zaten fakirliğin gözü kör olsun sanki başka bir şey yiyebiliyordum da bir de bunu düşüneceğim. Bir kase dolusu gevreğimi hızlıca yiyip odama geçmiştim. Yaklaşık bir saat boyunca ne kadar istemeyerek de olsa ders çalıştıktan sonra ise üzerimi giyinmeye başlamıştım. Uzun süredir kot,tişört ikilisinden başka hiçbir şey giymediğim için bugün bir değişiklik yapıp farklı bir şeyler giymek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN DIŞI✓
Teen FictionHer şey,koca bir tesadüf gibi görünen ama aslında karmakarışık bir oyundan ibaret olan o geceyle başlamıştı...Bakışlarıyla bile karanlığa fısıldayan adam,güçlü ama bir o kadar da narin bir kelebek sayesinde ölümün pençelerinden son anda kurtulmayı b...