30. Bölüm: Ayağa Kalk (Kıraç - Serhat)

645 67 2
                                    

Ben oturmuş hayatımın sonuna ve yaşadıklarıma ağlarken Serhat'ın sesini duydum. Kaç zamandır buradaydım bilmiyordum. "Kıraç... Uyan! Ne oldu bu adama kaç saattir?" sesi uzaktan gelir gibiydi. Gözlerim kararmaya başladı. Artık çok umurumda değildi. Sonra yerin soğukluğunu yüzümde hissettim. Gözlerimi açmaya çalıştığımda başaramadım. Sanki bir şey beni engeller gibiydi. Ancak bu iğrenç gerçeklikte daha fazla durmak istemedim. Çığlık atmaya başladım. Birinin omzuma dokunduğunu bile zor hissediyordum. Artık uyanmak istiyordum.

"ÖLMEK İSTEMİYORUM!" diye bağırmaya başladım. Deli gibi bağırıyordum. Ölemem, ölemem, ölmek istemiyorum... Ölmek istemiyorum... beynim bu düşüncelerin içinde kaybolmuştu. Tek söz ve harfler bunlardı. Ölümü istemiyordum. Onu hayatımda istemiyordum. Ben ölümümden korkuyordum. O bana yaklaşamazdı. İstemiyordum, sadece burada yatıp ağlamak ve bağırmak istiyordum. Küçük bir çocuk gibi çığlık atmak istiyordum...

*********

"Kıraç-"

"ÖLMEK İSTEMİYORUM!" diye bağırdı. Onu hiç bu kadar korkmuş görmemiştim. Titriyordu, sanki sara krizi geçirir gibiydi. "Kıraç! Kendine gel, ölmüyorsun!"

"İstemiyorum..." diye sızlanıyordu. Olduğu yerde dizlerini göğsüne almıştı. Koca Nermani Vampiri küçük bir çocuk gibi ağlıyordu.

"Kıraç yeter! Ben buradayım, Serhat..." eğilip ona sarıldım. Titremesi yavaşladı. Derin derin nefesler almasını söyledim, sakinleşmeye başladı. "Kardeşim benim..." onunla olan dostluğumu ve ailemi ona hissettirmek istedim. Yalnız hissediyordu. Ölmek istemiyorum... Ölmek istemiyorum... Hayır, ne olur ölmeyeyim. Yaşamak istiyorum. Tek düşüncesi buydu. Saatlerdir ne gördüğünü anlamaya çalıştım. Ama karanlıktan başka bir şey görmemiştim. Kıraç'ın bile bazı düşünceleri gölgeliydi. Ya yeteneğimi kaybediyordum, ya da biri benim önüme engel koyup duruyordu. Onu kendimden uzaklaştırdım ve koltuğa yaslanmasını söyledim. Bağdaş kurarak oturdu koltuğa. On yaşında bir çocuğa benzemişti. O kadar savunmasız bir haldeydi ki...

"Ne oldu sana anlat..." Felaket görmüş gibi gözleri açılmıştı.

"Geçmişe gittim." Dediğinde şaşırdım. Bu kadar hızlı olmasını beklememiştim. "Peki... ne gördün..." hala sindirmeye çalışıyordum. "Ölümümü." İşte o zaman neden acılar içinde kıvrandığını anladım. "Ben nasıl öldüm Serhat?" gözleri tek bir yere sabitlenmişti bana bakmıyordu, nereye baktığını o da bilmiyordu. Dümdüz karşısına bakıyordu. "Sen... başın döndü ve..."

"Aşağı düştüm..." son kelimesini bastıra bastıra söylemişti. Kafamı aşağı yukarı salladım. O da sağa sola salladı.

"Hayır, düşmedim. İradem kontrol edilirken aşağı atladım." Ağzım açık kalmıştı "Biri senin iradeni kontrol edip... atlamanı mı sağladı?" Sesli bir halde kendime açıklamak çok daha kötüydü. Kafasını salladı ve ona gözlerim dolu bir halde baktım. "Kim biliyor musun peki?"

"Lider..." bu sefer afallamıştım işte... "Lider bunu neden yapsın ki?"

"Herif beni dönüştürmek için öldürmüş." Sesi tekdüzeydi.

"Tamam ama senin Nermani olduğunu bilmiş olması lazım. Yoksa normal bir vampire neden yapsın?"

"Çünkü bütün hayatımı biliyordu. Başından beri vampir olmam için plan yapmış. Nermani olduğumu biliyordu. Ben, ele geçirmesi planlanan bir silahtım onun için... " bir nesne gibi göründüğü için üzülmüştü elbet. Planlanan ölüm ve bunu görüşü tekrar yaşamasına sebep olmuştu. Birden yüzü öfkeli bir hal aldı, ifadesi karardı.

Sırrın Kanatları (Yasaklı Kanat Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin