Keyifli okumalar dostlarım... Siz Cemre'ye ne olduğunun merakındaydınız. Bende fazla uzatmadan, kısacası kabak tadı vermeden size göstermek istedim.
Medya: Hollywood Undead - We Are (Official Music Video)
"Ben geldim." Kapıyı Serhat'ın açmasıyla Kıraç ayağa kalktı. "Size yiyecek bir şeyler ve biraz kan getirdim." Kıraç'ı görünce yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. "Uyanmışsın." Sesi mutlu ve parlak bir kırmızının ahengiyle çıkmıştı.
"Evet kuzen."
Lider'in çocuğunu tartışmamızın üzerinden iki saat geçmişti. Hepimiz oturmuş bu kişinin kim olduğunu tartışıyorduk. Muhtemelen bu kadar yıl sonra ya Lider'den yaşlı olmuştu, ya da vampire dönüştürülmüştü. Başka türlü yaşayamazdı. Pars, Serhat'ın masaya koyduğu poşetlere saldırdı. "Çok açım ne aldın?"
"Sana uygun köpek maması bulamadım." Pars onun gülümseyen suratına tiksintiyle bakıyordu. Serhat, Kıraç'ı görünce biraz olsun, keyfi yerine gelmişti. "Daha banal bir şaka olamazdı. Çok komiksin aferin sana." Poşetin içindeki baharatlı krakeri aldı, hemen açıp iki tane yemeğe başlarken, hala Lider'in çocuğunun kim olduğunu düşünüyordum. "NE?" Serhat birden bana bağırınca yerimden sıçradım. Sesi beni geçip duvara çarptı. "Ne demek Lider'in çocuğu kim? Öyle bir şey mi olur?" Kıraç onun yanına geldi ve "Lider'in yüzüğündeki," Saçları camın içine geri koyduğumuz yüzüğü ona gösterdi. "ipler aslında saçmış. Lider'in eski sevgilisinin ve o kadından olma çocuğunun saçı. Bu yüzden yüzüğe delicesine bağlıydı. Kim olduğu belli değil. Dezar onunla anlaşma içerisindeydi. Bu anlaşma muhtemelen çocuğunu korumak için yapılmış."
Ben devam ettirdim. "Anladığımıza göre; eğer Dezar'ın dediklerini yapmazsa, Dezar çocuğu öldürecek." Kıraç'da buna ekleme yaptı.
"Bu yüzden bütün dediklerini yapıyor." Nasıl oluyorsa, her kelimemiz aynı renkteydi. Tek ses gibiydik. O kargaşada bunu çok sevmiştim. O parlak amber renginin benin için önemi büyüktü.
"Benimle bu yüzden derdi vardı." Serhat her cümlemizde ayrı bir şok yaşar gibiydi. Ancak gittikçe yüzü anlamaz bir ifadeye büründü.
Bu sefer Uraz konuştu. Başını, parçalanmaya yüz tutmuş halıya eğmişti. Sesi üzgündü ve soluk bir siyahtı. "Çünkü beni yolundan çekmek istiyordu." Başını yavaşça kaldırdı. Yüzü yorgunluktan her an eriyecek gibi duruyordu. "Ancak ortaya çıkmadığım için karıma ve kızıma saldırdı." Her şeyden kendini suçluyordu. Belki onu suçlamak doğru olurdu. Belki bizi bırakıp Dezar'la savaşa girmeseydi, annem hayatta olacaktı. Ancak bütün suçu ona atmak kolay gelebilirdi. Fakat kolay olan genellikle doğru olmazdı. Bu yüzden onu suçlamamayı tercih ettim. "Eğer haklıysan ve Mesera'ysam zaten bana gelecekti ve anneme acıyacağını sanmıyorum."
Serhat ve Kıraç bana şaşkınlıkla bakıyorlardı. Aynı anda "Ne?" dediklerinde ürkmedim dersem yalan olurdu.
"Mesara?" Serhat ağzını da açmıştı. Şaşkınlıkla bana gözlerini dikmişlerdi. "Se- sen... o- o musun?" Kıraç kekelediğinin farkında mıydı bilmiyorum. "Uraz'a bakılırsa öyle." İkisi de ona döndü. Uraz yerine, her zaman araya burnunu sokan Pars konuştu. "Yapmayın lütfen, gözünüzün önünde vampir yaktı. Hem de çıplak elle! Bunu fark etmeyecek kadar keriz olamazsınız."
"Demek ki öyleymişiz." Serhat beni inceliyordu. Bir anda önüme fırladı. Yüzü mutlu ve heyecanlıydı. Umudunu gözlerime sokan bir ifadeydi. Ne diyeceğini önceden tahmin etmiştim. "Cemre'yi kurtarma şansımız hala var. Onu basit bir vampir ya da basit bir Zera kurtaramayabilir." Kıraç ile aramızdan çekilip, ikimizin de omzuna elini koydu ve sıktı. "Ancak bir Nermani ve Mesara var." Her kelimesi kraliyet mavisi renginden balköpüğüne doğru ilerliyordu. Kıraç ile birbirimize bakıyorduk. O da benim gibi bu umudun boş olduğunu düşünmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırrın Kanatları (Yasaklı Kanat Serisi-2)
FantasyYasaklı Kanat Serisinin 2. Kitabıdır. Elizya artık gücünün farkına varıyor. Kendini keşfetmek hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı. Artık daha büyük savaşlar ve tehlikeler onu bekliyor. O dünyanın en güçlü vampiriyle başa çıkmayı başardı. Ancak g...