Keyifli okumalar dilerim dostlarım...
Elizya'nın evinden başlamaya karar vermiştim. Büyük ihtimalle yakınındaydı. Eğer orada değilse ana yolda devam edecektim.
Evin yakına geldiğimde, çatısının birazını görmüştüm. Ancak dibine kadar geldiğimde evin harabeden farksız olduğunu anlamıştım.
Ev daha önce yıkılmış sonra yanmış olabilirdi veya yanarken yıkılmış olabilirdi. Fakat ikincisinin olduğundan emin değildim. Sağlam bir ev gibiydi.
Arabadan indim ve eve yaklaştım. "Kimse var mı?" diye seslendim içeriye doğru. Sonra yıkılmış duvardan girdim. Kimse yoktu. İleriye doğru ilerledim. Perdelerin oldukları yerler simsiyah bir eser gibiydi. Koltuklardan eser kamamıştı. Kızın bütün dünyası resmen küle dönmüştü.
Dışarıdan bir çıtırtı duydum ve hemen kapının önünde bittim. Arabamın arkasında bir gölge vardı. Arabaya doğru yaklaştım. Elimde dolu bir Zig M1*(Çok bilinmeyen yarı otomomatik tabanca) vardı. Arabaya gittiğimde bir deri ceketle karşılaştım. Ansızın elim yandı ve tabanca elimden düştü. Tabancaya baktım üzerinde, sıcak dalgası vardı. Arkamda birini hissettim ve döndüm.
Kimse yoktu. "Ne oluyor lan?" diye bağırdım. Kalbim deli gibi atıyordu. Başımın arkasında silahın namlusunu hissettim. "Arkanı dön!" diye bir kız sesi yükseldi. Döndüm ve şaşkınlığımdan küçük dilimi utacaktım.
Kızıl kahve saçları göğsüne geliyordu. Sarı boş gözleri bana bakıyordu. Elinde Benim Zig tabancam vardı. Namlu şu anda buz gibiydi ve anlıma dayalıydı. Bir şey daha söyledi ancak fotoğraftakinden daha güzeldi. Bu yüzden afallamıştım. Cümleyi tekrar söyledi "ELLERİNİ KALDIR!" ellerimi kaldırdığımda sesinin keskinliği gözümden kaçmamıştı. Üzerinde bordo renklerde dalga desenli, kırmızı bir bluz vardı. Siyah pantolon ve kahverengi bir çift bot giymişti. Benden gözlerini ayırmayarak ağır ağır çömeldi ve deri ceketini alıp yavaşça kalktı.
"Kimsin?"
"Kim bilmek istiyor?" dediğimde hafifçe gülümsedi. Gülümsemesi alaycıydı. "Dalga geçecek durumda değilsin."
"Pekala madem ısrar ediyorsun. Adım Pars Akın. Soran bu güzel bayan kim?"
"Seni ilgilendirmez. Neden geldin?" İnce gözlerini kısmıştı.
"Birini arıyorum." deyince "Açık konuş." diye karşılık verdi. "Bir kızı arıyorum. Bu evde yaşıyormuş."
"Adı ne?"
"Seni ilgendirmez. Neden geldin?" deyince namluyu iyice bastırdı. "Bu da her zamanki gibi seni ilgilendirmiyor."
"Bilgiye karşılık bilgi. Bilgi güç derler hiç duymadın mı güzelim?"
"Pazarlık yapacak durumda değilsin."
"Peki sen bilirsin... Elizya Karan. Kızın adı bu. Tanıyor musun?"
"Yakın arkadaşımdı. Madem çok merak ediyorsun adım Alev."
"Belli..." dedim. Alev'miş... O da silahı yavaşça çekti yüzünde gülümseme vardı. Ardından başımı dizine vurdu. Anlımdan enseme kadar bir acı yayıldı. Sarsılarak geriye doğru savruldum. Biri tarafından tutuldum ve Alev - yani yalancı Elizya - bana doğru yaklaştı. Bu sefer acı daha şiddetli geldi. Elimi başıma götürdüm. Gittikçe başım dönüyordu. Ağrı da eklenince iyice başım döndü. Bir anda boynumdan aldığım baskıyla kendimi yerde buldum. Başım inanılmaz bir acıyla kavruluyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/100224040-288-k36703.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırrın Kanatları (Yasaklı Kanat Serisi-2)
FantasíaYasaklı Kanat Serisinin 2. Kitabıdır. Elizya artık gücünün farkına varıyor. Kendini keşfetmek hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı. Artık daha büyük savaşlar ve tehlikeler onu bekliyor. O dünyanın en güçlü vampiriyle başa çıkmayı başardı. Ancak g...