Bu bölümler neden uzun hiç bilmiyorum ama eğer memnunsanız benim için sıkıntı değil. Sizi sıkmak istemiyorum sonuçta.
Keyifli okumalar dilerim dostlarım... Bu sözüm muhtemelen hiç değişmeyecek...
Medya: Trouble - Imagine Dragons (Audio)
İçeriye girdiğimizde sola döndük ve az eşya ile döşenmiş bir salonla karşılaştık. Sadece iki adet krem rengi koltuk ve bir adet beyaz sehpa vardı. Salonun duvar renkleri hardaldı. Başka hiçbir eşya yoktu. Bir saksı bile yoktu. Burası gerçekten geçici bir yerdi. Bu oldukça belliydi. İnsanlar burada sık kalmıyorlardı. Gearel, "Bir şey ister misiniz?" sesi bebek mavisiydi ve parıl parıl parlıyordu.
"Kültürleri çabuk kapmışsın." Uraz'ın nasıl konuşması gerektiğini öğretemezdim. Ancak acelemiz vardı. Ne kadar huzursuzsam artık, Gearel durumu anlamıştı "İyi misin?"
"Pek sayılmaz." Gearel bu cevabıma karşın, kuşkuyla baktı. "Neler oluyor Uraz?"
"Hainlerin Adaleti tehlikede. Cadılar geliyor." Gearel hiçbir şey anlamamıştı sadece soran gözlerle bakıyordu. "Kanlı Hayat buraya bazı cadıları gönderiyor. Hepinizi öldürecekler." Bunları duyduğu an korkuyla nefes verdi ve hemen sol arka cebindeki telefonu çıkardı. Bir an durakladı ve bize baktı. Pars tek kelime etmemişti. "Emin misiniz?"
"Eğer şimdi haber vermezsen bir sürü melek kökenliler ölecek." Gearel hemen telefona sarıldı ve birkaç saniye içinde cevap geldi. "Burak çabuk ol herkese haber ver. Kanlı Hayat bizi öldürmeleri için cadıları gönderiyor." Birkaç saniye boşluk oldu. Bu sırada Uraz, "Geleceklerden biri Ecrin adında Gece Cadısı, ona asla güvenmesinler." Gearel başını sallayıp telefonla konuşmasına döndü. Çok hızlı konuşuyordu. "Biliyorum oğlum ancak bunlar güvenilmez kişiler. Ecrin diye bir cadı gelirse ona sakın yaklaşmayın. Herkesi acilen topla, on dakika içerisinde hazır olun. Bende oraya geliyorum."
Telefonu kapattığında daha sakin gibiydi. Uraz kısık bir sesle, sanki biri duyacakmış gibi öne eğildi. "Gidecek bir yeriniz var mı?"
"Var. Burak biliyor – kendisi oğlum olur. Ona güveniyorum ancak onların yanında olmalıyım." Uraz ile aynı anda ayağa kalktık. Uraz, "Şimdi gitmemiz gerek. Bizi bekleyenler var, ayrıca seni de bekleyenler var. Sana engel olmayalım. İrtibatı bozmayalım Gearel. Sen telefon numaranı ver, ben sana bir şekilde ulaşırım." Gearel kapıdan çıkıp, dış kapının tersi yöne gitti.
"Başarabilirler mi?" dedim, endişeliydim. Sözlerim bordo rengindeydi ve titriyordu.
"Gearel akıllı bir adamdır. Problemlere kolay çözüm bulur. O yüzden yapabileceklerine eminim. Merak etme kurtulacaklar." Saçımı okşadığında, başımdan boynuma kadar bir karıncalanma geldi. Bu an, normal çocuklar için unutulacak bir andı. Fakat o an benim için hayatım boyunca unutamayacağım bir andı. Daha önce sarıldığında tek düşündüğüm Cemre'ydi, ne hissedeceğimi bilmiyordum. Ancak şimdi, sadece bu hisse odaklanmıştım. Bu his tarifsizdi. Başım buz gibi olmuştu. Yüzümü bir sıcaklık ele geçirmişti. O an, gerçekten çok güzeldi.
Birkaç saniyeden uzun sürmeyen bir süre zarfından sonra, Gearel'ın elinde, küçük kareli bir kağıt ve sarı, mavi mürekkepli, şu ucuz tükenmez kalemlerden vardı. Sehpanın üzerine eğildi ve birkaç sayı yazdı. Kağıdı Uraz'ın eline verdi. "Al bu benim numaram. Bir saate müsait olurum. Ancak şimdi gitmeliyim." Bana döndüğünde şefkatli bir şekilde gülümsemeye çalıştı. "Seninle tanıştığıma memnun oldum. Ayrıca bilmelisin ki, sonuna kadar arkandayız. İstediğin zaman bize gel." Dediğinde ona teşekkür ettim. Pars'a döndü, "Seni de tanıdığıma sevindim evlat" keşke bu söylediğini başkası da söyleyebilseydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırrın Kanatları (Yasaklı Kanat Serisi-2)
FantasyYasaklı Kanat Serisinin 2. Kitabıdır. Elizya artık gücünün farkına varıyor. Kendini keşfetmek hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı. Artık daha büyük savaşlar ve tehlikeler onu bekliyor. O dünyanın en güçlü vampiriyle başa çıkmayı başardı. Ancak g...