Biliyorum geç geldi. Sözümü tutamıyorum. Tutmak istedim ama bölümü bitiremedim bir türlü. O yüzden bölümleri yeniden kafama göre yüklemeye karar verdim.Ne istesem, ne plansam o şey aklımdakine asla uyuşmuyor. Bu yüzden sizden özür dilerim. Tekrar ve tekrar özür diliyorum. Ancak sağlam bir bölüm oldu.
O zaman çok uzatmadan, keyifli okumalar dilerim efendim...
Medya: Heavy (Official Video) - Linkin Park (feat. Kiiara)
Kanlı Hayat'ı gördüğümüzde gerçekten öfkeliydik. Bu adam kaçmak konusunda bir tez yazmalıydı... Ancak Cemre'ye odaklandığımız için onu umursamıyorduk. Dostumun gözlerindeki çaresizliği görmek zordu. Duygularına ne olmuştu? O duyguları körelmiş gözlerinin sarı olduğunu gördüğümde boğazım sıkıştı.
Ona zarar vermişlerdi. Dostumun kanını akıtmış ve onun... canını almışlardı. Kalbi yerine bir taş parçası koymuşlardı! Kızgınlığımın benden bile üste çıktığını biliyordum. Ellerimde kollarıma uzanan sıcaklığı hissetmek, beni daha da cesaretlendirmişti. Benim sinirimi ve Ateş'imi göremeyen Dezar, Kanlı Hayat'a doğru yürüdü ve Uraz'ın yanından geçerken "Bana, emir mi veriyorsun?" dedi. Hala Çetin gibi görünüyordu.
"Hayır, sadece durmanız gerekiyor. Çünkü burada problemleri olan tek kişi değilsin." Dezar ona doğru bir adım daha yaklaştı. Kanlı Hayat çenesini hafife kaldırdı. Sözlerinin arkasında durmayı becerebilmesine mi şaşsaydım, yoksa Dezar'ın geri çekilip sağ tarafına geçmesine mi?
Dezar başını ona doğru çevirdi ve öfkesini saklamak ister gibi bir sesle, "Öncelikle benim problemlerimi çöz. Sonra kendin ne istersen yaparsın." Dediğinde, Kanlı Hayat ona bakmadan karşılık verdi.
"Seninkiler de çözülecek, önce bunu halletmeliyim." Bizim önümüzde, bizi öldürmek konusunda, nasıl bu kadar rahat konuşabilirlerdi?
"Kesin şunu!" Uraz tam karşılarındaydı, saçlarımı gözümün önünden çektim ve ona yaklaştım. Asıl isteğim Cemre'nin gerçekten iyi olup olmadığını kontrol etmekti. Ağzı bağlıydı ve sadece 'Mmmm' sesi çıkarabiliyordu. Vücudumdaki Ateş yeniden çekilmişti. Cemre'yi düşününce sakinlemiş olmalıydı... Ben yaklaşırken Uraz geriye gitti ve önüne geçmeye çalışınca elimi tuttu. Elimi yutan büyük eli sıcacıktı. Bu sıcaklığa odaklanmamak için kendimi zor tutuyordum. Bu anı yaşamamı mahveden Dezar'a bir kez daha kızdım. Uraz'a da kızgındım hala...
Dezar bana bakıyordu. Bu bakışma basit bir bakışma falan değildi. Birbirini ilk kez tanıyan ancak birbirilerinin hayatını, yaşamını ve hayallerini yok eden iki düşmandık. Sanki yıllardır düşman gibiydik. Gözlerimiz, nefret ve öldürme arzusuyla parıldıyordu. Hayatımızı ölümler, yaşamlar ve yaptığımız seçimler değiştirmişti. O vahşeti ve keşmekeşliği seçmişti. Bense... belki de kendimi bu kadar iyi görmemeliydim. Ancak onun şeytanın oğlu oluşu çok iyi bir şey getirmezdi. Tek isteğim benim ve sevdiklerimin yaşamasıydı. Fakat bunu bile bana çok görmüştü. Doğduğum andan beri benim hayatımı mahvediyordu. On yedi yıldır – on sekiz olacak sanırım – hayatımı o şekillendirmişti. O da bütün hayatını beni (hala Mesara konusunda küçük bir şüphem vardı) bulmaya adamıştı.
İkimiz birbirimizi tanımadan düşman olmuştuk. Birbirimizin varlığını bilmezken bile düşmandık. Ezelden beri düşmanlık bu muydu?
Kanlı Hayat derin bir nefes alarak dikkat çekti. Dezar'a gözlerimi dikmeyi bırakıp ona döndüm. "Şimdi... İsteklerim var Uraz ve ben istediklerimi alırım. O yüzden bu seni ilgilendirmez."
Babamın yüzünde öfke ile gülümsemeye benzer bir şey belirdi. Yere bakıyordu, sanki kendine söyler gibiydi. Deniz mavisi sesi kısıktı. "Alamadın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırrın Kanatları (Yasaklı Kanat Serisi-2)
FantasyYasaklı Kanat Serisinin 2. Kitabıdır. Elizya artık gücünün farkına varıyor. Kendini keşfetmek hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı. Artık daha büyük savaşlar ve tehlikeler onu bekliyor. O dünyanın en güçlü vampiriyle başa çıkmayı başardı. Ancak g...