36. Bölüm: Her Hamlenin Sonucu Var (Kıraç)

549 64 3
                                    

Medya: Skillet - Famous

Keyifli okumalar dostlar, umarım beğenirsiniz...



Yanımdaki Kurt adama her baktığımda tuhaf hissediyordum. Kokusu gerçekten farklıydı. Tadı kötüleşmiş, bayatlamış şeker gibiydi kokusu.

Onun kokusundan biraz daha hafif bir koku daha vardı. Kan kokusu, insan kanıydı. Kurda baktım. O da bana bakıyordu. Ne olur bizimkiler olmasın düşüncemin ve arkamdaki Elizya'nın arasında kalmıştım. Onu bırakamazdım.

Hemen aşağı koştum. Kurt da arkamdan geldi. Birkaç saniyede indiğimiz koridora geldim. Elizya gözlerini siliyordu. Yanındaki adam ayağa kalkmıştı. Başımda bir sancıyan bir ağrı olmuştu. Yüzümde nasıl bir ifade varsa, adam bir şeyler döndüğünü anlamıştı. "Ne oldu?" Onunla konuşmak istemiyordum. Elizya'nın neden ağladığını da bilmiyordum. Onunla uzun bir konuşma elbet yapacaktık. "Üzgünüm ama diğerlerinden kan kokusu geliyor, bakmamız gerek." Elizya bunu duyduğu an ayağa fırladı. "Hemen gidelim." Kurt hırladı ve hep birlikte yukarı çıktık. Elizya dışarı çıktığı an önümüzden koşmaya başladı. Gerçekten en az benim kadar hızlıydı. Kurt, dört ayak üzerinde ilerliyordu. Adam hala kimdi bilmiyordum, ancak bir insandan hızlıydı. Elizya'yla olan benzerlikleri beni korkutuyordu. Adama sinirlenmemenin tek sebebi, bu benzerlikti. Onun düşündüğüm kişi olmasını bir yandan istiyor, bir yandan istemiyordum.

Koku, arabaların olduğu yerden geliyordu.

Oraya vardığımızda yerde bolca kan vardı. Yaklaşamazdım, o kadar yoğundu ki kokusu, kendimi zor tutuyordum. Elizya'nın ağızından ürkütücü bir ses çıktı. "Ki- kimin bu?" Ağzı açık bir şekilde dehşete düşmüştü. Nefesi kesik kesikti, çok zor nefes alır gibiydi. Benimde ondan bir farkım yoktu. Serhat'ın ve Volkan'ın üstü başı kandı, özellikle pantolonları kanla ıslanmıştı. Elizya etrafa baktı, kızgınlıkla Serhat'a bağırdı. "Zeynep nerede?" Serhat kendi arabasına baktı. Tam o sırada arkadaki Yekta'yı fark ettim. Üzerinde iki kurşun deliği vardı ve yere serilmişti. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Şok olmuş bir halde kalakalmıştım. Hareket edemiyordum. Vücudum donmuş gibiydi.

Elizya arabanın içine baktı. Arabanın içinde Zeynep baygın bir şekilde yatıyordu. Elizya kapıya yüklendi hemen. "Açın şunu" diye bağırdı. Kendimi kontrol etmeye çalıştım, nefesimi tuttum ve yanına gittim. Adam onun hemen arkasındaydı, onu geri çekmeye ve sakinleştirmeye çalışıyordu. Serhat da bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Volkan ise duvara dayanmış oturuyordu. Boş boş yere bakıyordu. Ortalık oldukça hüzünlüydü. Serhat, "Elizya açamam" dediğinde Elizya öfkeyle dolmuştu. Ona hızlıca döndü. "Ne demek açamam? AÇ ŞUNU!"

"Senin iyiliğin için yapamam. O tehlikeli şu an." Zeynep Elizya için mi tehlikeli? "Ne demek tehlikeli?" gerçekten çok sinirliydi. Arkasındaki adam onun omzunu sıktı. "Elizya sakinleşmeden mantıklı düşünemezsin." Sakin olmak onun için zorlaşıyordu, göğsü yavaşça kalkıp indi. "Neler oldu?" Elizya sakinleşirken bir adım öne çıkıp kuzenime baktım. "O çok kan kaybetmişti. Sizin gelmenizi bekleseydim onu kaybedebilirdik." Neden bahsettiğini anlamıyordum. O nasıl bu kadar kan kaybetmişken tehlikeli olabilirdi ki?

Dudaklarını birbirine bastırdı. "Yekta-" Elizya sözünü kesti.

"Onu da mı buraya getirdiniz?" Hem bana hem de Serhat'a söylemişti bunu. Serhat az daha konuşursa, onun boğazını yakacağını biliyordum. Nasıl yaptığını bilmesem de... Bu sebeple ben, Serhat'ın ve onun arasına girdim. "Buranın yerini bilmiyorduk, onu evde tek bırakırsak aptallık olurdu." Bir an nefes alıp yeniden nefesimi tuttum. Elizya bana döndüğünde gerçekten çok öfkeli olduğunu gözlerinden anladım. Yeni rengine kavuşmuş güneş gibi gözleri, bana öfkeyle bakıyordu. Sesi genizden geliyordu, "Yeri tarif ettiğinde kafasına sıkmak aklınıza gelmedi mi yani?"

Sırrın Kanatları (Yasaklı Kanat Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin