Kapının kilidi açıldığında hala yerdeydim. Ecrin sakin adımlarla odaya girdi. Elinde bir kutu vardı. "Hey seni olman gereken yerde mi bıraktım? Böcek Leras..." tepki vermedim. Artık dalga geçmesini umursamıyordum. Çünkü her tepkim onu eğlendirecekti. Sandalyemden tutup beni kaldırdı. Başımdan kan akıyordu. "Başını kanatmışım neyse düzelecek zaten. Senden istediğim birkaç şeyi yaparsan çok daha iyi koşullar altında olacaksın."
Boğazımı temizledim. "Senin istediğin neyi yaparsam yapayım esirin olacağım sonunda da öleceğim. Sana neden inanayım."
"Çünkü esirim olmayacaksın." Bu sözü o kadar ciddi söylemişti ki, ona hemen cevap veremedim. "Ciddiyim Cemre seni bırakacağım."
"Bana oyun oynamadığına inanmamı bekleyeceksen beni çok hafife almışsın."
"Yapmanı istediğim şeyi yap ve senin bağlarını çözeyim." İpleri büyüyle çözmeye çalışmıştım ancak onlara büyü işlemiyordu. Her ne yaptıysa iyi yapmıştı.
"Önce ne olduğunu söyle."
"Tamam," getirdiği kutuyu açtı ve içinden üç adet taş çıkardı. Teker teker bana gösterdi. İlk taş siyah ve kat kat çıkıntıları olan , avucunu dolduran bir taştı.
"Bu obsidyen taşı. Kabuslara ve depresyona iyi gelir." Onu bırakıp, Bembeyaz parıldayan bir taş çıkardı. "Bu da Ay taşı, ayla olan bağını güçlendirdiğini söylemem gerek yoktur herhalde. Senin sezgilerini ve psişik yeteneklerini güçlendirir." Üçüncü taşı ben bile biliyordum. Yemyeşil parıldayışına bayılmıştım. "Bu Zümrüt hem bedenini hem de güçlerini uzun süre güçlü kalmasına yarar. Sana hayat verir kısaca."
"Bunları ne yapacaksın?"
"Yepyeni bir taş."
"Ne?"
"Onları büyüyle birleştireceğim. Enerjileri ve kimyaları karışacak. Ki obsidyen ani soğutulmuş lavdır bu yüzden işe yarayacak. Sende bana yardım edeceksin Cemre'cim. "
"Neden yapacağım?"
"Çünkü onları Kanlı Hayat için kullanacağım."
"Ona iyilik diye değil sanrım" sırtımı dikleştirmeye çalıştım. Ecrin gülümsedi. "Ortak bir düşmanımız var bana yardım et Cemre bende seni bırakayım."
"Sana güvenmiyorum. Ayrıca benden güçlüsün onları yapabilirsin."
"Bir Leras lazım. Gece Cadısı yapamaz, tanıdığım en güçlü Leras'lardan bir tanesisin. O yüzden senin yapmanı istedim. Şimdi ya kabul et o iplerden kurtul ya da böyle sonsuza kadar kal." Ona güvenmiyordum ancak bir şansım da olabilirdi. Ya beni gerçekten bırakırsa? Bu riske değerdi, zira kaybedecek bir şeyimde yoktu.
"Tamam ne yapacağımı söyle." Ecrin bana mutlulukla gülümsedi. "Önce bağlarını açalım." Bileğimdeki ipleri çözdü. Hemen önüme doğru çökmeye başladım. Bileklerim uyuşmuştu kollarım ve bacaklarım tutmuyordu. Ecrin düşeceğimi anladı ve beni geriye yasladı. "Lerais kotel pè ure. Lerais kotel pè ure. Mergie reparièt ivenia. Mergie er kotel heronies. Neb Lerais reparièt grona."
"Leras ruhu güçlen. Leras ruhu güçlen. Büyü yeniden kendini göster. Büyü ve ruh birleşsin. Bu Leras tekrar doğsun."
Sanki enerji içeceğinin içine düşmüş gibiydim. Derin derin nefesler aldım. Ciğerlerim açıldı. Uzun süredir hissetmediğim kadar iyi ve sağlıklı hissediyordum. "Bana gerçekten ihtiyacın olduğunun kanıtı."
"Kesinlikle. Şimdi yapacağın büyünün yazdığı kitabı getiriyorum. Sana bir iki tost yaptım acıkmışsındır. Sen onları ye ben geliyorum." O, kapıyı kilitlerken şaşkın şaşkın kapıya baktım. Bir anda şefkat göstermesi beni korkutmuştu. Ancak bu bensiz bu büyüyü yapamayacağı anlamına geliyordu. Bana gerçekten ihtiyacı vardı. Ecrin'in getirdiği folyoya sarılmış tostlardan birini aldım. Bir an beni zehirler mi diye düşündüm ama o zaman yanımdan ayrılmazdı, bunu izlemenin keyfini kaçıracağını sanmıyordum. O yüzden folyoyu açıp sıcacık tostu yemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırrın Kanatları (Yasaklı Kanat Serisi-2)
FantasiYasaklı Kanat Serisinin 2. Kitabıdır. Elizya artık gücünün farkına varıyor. Kendini keşfetmek hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı. Artık daha büyük savaşlar ve tehlikeler onu bekliyor. O dünyanın en güçlü vampiriyle başa çıkmayı başardı. Ancak g...