16. Bölüm: Titreyen Alev (Elizya)

874 90 1
                                    

Medya: Felix Cartal & Clockwork - The Fire (Apex Rise Trap Remix)

Keyifli okumalar....

"Binin hadi." kız benim bileklerimi bağlamış ve arabaya bindiriyordu. Pars öne geçmişti. Kız da sürücü koltuğuna geçip arabayı sürmeye başladı.

Kazadaki araba tepenin aşağısındaydı. Şafak vaktine kadar kendime gelmeye ve arabadan çıkmaya çalışmıştım. Pars ise hemen kendine gelip beni çıkarmıştı. "Beni kurtarman saçma değil mi?" ilk dediğim şey bu olmuştu.

Pars ise, "Sana ihtiyacım var. Asıl seni ölüme terketmek saçma olurdu." patlamış su şişesini çıkarıp, kalan suyun bir kısımını bana içirmişti, diğer kısmını da kendi içmişti. Benim çantam da arabadaydı, onu da almış, arabanın yanından ayrılmıştık. Yavaşça tepeyi çıkmış, yolun kenarında sendeleyerek ilerlediğimiz sırada, telefonuyla birini aramıştı. Telefonda Beril dediğini duymuştum. İki saat içinde de konuştuğu kişi gelmişti.

Şimdi ise Beril'in arabasındaydık. Arka koltuktaydım ve elimi bağlamıştı. Pars itiraz etse de o bana güvenmiyordu.

Her ne olursa olsun araba sıcaktı. Gecenin serinliği beni güçsüz, sersem ve daha insan yapmıştı. "Sana söylemiştim demek istemiyorum," Beril Pars'a döndü ve "ama sana söylemiştim. Başına bela aldın ve bizi de süreklemeyi ihmal etmedin." dedi, Beril önüne döndü. Arada bir de dikiz aynasından bana bakıyordu. Pars vücudunu ona doğru döndürdü. "Sana kaç kere daha söyleyeceğim papağana döndürdün beni; Elizya bize yardım edecek..." diyerek bana baktı.

"Hayır etmeyeceğim. Asla etmeyeceğim, emin olabilirsin."

"Asla asla deme. Vardığımızda bana hak vereceksin." tedirgin olmuştum, endişeyle bileğimdeki ipleri çekiştirdim. "Nereye gidiyoruz ki?" Pars gülümsedi ve Beril ile bakıştılar. "Ne?" dedim tekrar.

Buradan çıkmam gerekiyor, hem de hemen! Bu düşünce beynimi yormama sebep oluyordu. Birden önceki kaçışımı hatırladım. Neler yaptığımı tek tek hatırlamaya çalıştım.

İşte o an aklımda canlandı. Yekta'ya yaptığım şeyin aynısını yapabilirdim ama bu ne kadar işe yarardı bilemiyordum. Yekta vampirdi ve beni atlatmıştı. Ayrıca son kaçışımda silah ele geçirebilmiştim. Bunda öyle bir şansım yoktu. Çantaları bagaja koymuşlardı. Bunlar aklıma gelince başka çıkış yolu bulamadım.

Yine çıkmaza girmiştim. Başım önüme düştü.

İpleri görünce birden aydınlandım. Gözümün önünde Lider'in yanışı belirmişti. Kulaklarımı sağır eden çığlığı, gözlerimin önündeki ateşten duvar, külünün içinde beliren yüzüğü... Yüzüğün yanmadığını biliyordum. Orta parmağımdaki yüzüğe baktım. Yüzük gümüştü, içinde bordo bir zemin vardı. Zeminin üstünde siyah bir halka duruyordu. İnceydi ama daha çok ipe benziyordu. Yerinden oynayabiliyordu.

Pars ve Beril'e baktım. İkiside sessizce önlerine bakıyordu. Dikiz aynasına baktım ve Beril'in sapsarı gözlerini gördüm.

İkimizde birbirimize güvenmiyorduk. Bunu gözlerinde görmek mümkündü. Ama en çok dikkatimi çeken şey gözleri değil, kaşlarıydı. Saçları korkunun kokusu gibi siyah, üzerine kömür dökülmüş gibi kapkaraydı. Kaşları ise tam zıddı daha grimsi duruyordu. Kahverengi gibiydi, sanki sarının üzerine siyah boya atmışlar gibi. Saç diplerindeki sarılıklar da dikkatimi çekmişti.

Tabi ben bunları düşünürken vücudumdaki ateşe yöneliyordum. Ellerimdeki sıcaklığın artmasını ve bileklerime ulaşmasını bekledim. Beril gözlerini yola çevirdi bende elime baktım. İpler yavaş yavaş yanıyordu. Bileklerimdeki ateşi çekiyorlardı sanki ama ateş eksilmek yerine daha da güçlenir gibiydi.Bu hoşuma gidiyordu. Vücudumdaki gücü yeniden hissediyordum. Lider'i öldürdüğümdeki güç yeniden gelmişti. Yüzümde bir gülümseme belirdiğini hissettim.

Sırrın Kanatları (Yasaklı Kanat Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin