22. Bölüm: Buluşma (Elizya)

776 85 3
                                    

Medya: Demi Lovato - Father ( Türkçe Çeviri)

Keyifli okumalar...

Yürüyüşüm çok uzun sürmüştü. Dört saattir yürüyordum ama Lider'in evine varamamıştım. Nerede olduğumdan emin bile değildim. Evi doğru hatırladığımı sanmıştım. Üç saat önceye kadar...

Aklımda o kurt kızın neden bana yardım ettiği sorusu vardı. Neden benden o kadar nefret ederken ve güvensizlik bağıran davranışları sergilerken, kaçmama izin vermişti? Bu o kadar tuhaf görünüyordu ki, sonunda kendine ait nedenleri olduğuna kanaat getirdim. Belki Pars'a o kadar güvenmiyordu, ya da onu kötülemek için beni bıraktı. Belki de hiç aklıma gelmeyecek bir sebep vardı.

Bu kadar saat yol kat ederken, düşünme zamanım çok olmuştu.

Lider'in son sözlerini düşündüm.

Emin ol birini öldürdüysem kabul ederim. Anneni ben öldürmedim... Bu cümle kafamda dönüp duruyordu. Yalan söyleme ihtimali yüksekti. Ancak yüzünü ve ses tonunu hatırladıkça, Ya doğru söylüyorsa? Deyip duruyordum. Çelişkiye düşmek sinir bozucuydu. Ayrıca suç attığı kişi de basit biri değildi. Kıraç'ın yarım yamalak anlattığı vampir yaratıcılarından biriydi. Dezar... Onun benimle ne işi olabileceğini ve neden annemin canına kıydığını bilmiyordum. Lider'in yalan söylediği düşüncesi hala öndeydi. Ne kadar bu düşüncenin içine girsem kendimi yeniden başta buluyordum.

Kıraç'ı düşünmeye başladım. Beril, burada tutulduğunu söylemişti. Eğer onu bir yerde tutma zahmetine girdilerse, buldukları anda öldürmemişlerse, onu yaşatmak istedikleri anlamına gelirdi. Fakat neden?

Başa Kanlı Hayat geçmişti. Ancak içeride bir Gece Cadısı olduğu söylentisi vardı. Ne olduğunu bilmiyordum. Ama farklı türde bir cadı olmalıydı. Cemre'nin bu konuda bir şey söylediğini hatırlamıyordum.

Acaba o ne haldeydi? İyi miydi? Hayatta mıydı? Ölmüş müydü? Yoksa bütün bu olayların içinden kendini kurtarabilmiş miydi? Sonuncusu olmasını umdum. Onun Kıraç hakkındaki önyargılarını hatırladım. O zaman herkes daha iyiydi. Kim yaşıyor? Diye düşünmüyordum. Sadece nasıl hayatta kalacağımı çözmeye çalışıyordum.

Hayatta kalmak aklıma gelmişken... Bir cenazem olmuş muydu? Ölü olduğumu sandıklarına emindim. Peki, kimler üzülmüştü. Bence herkes kolayca atlatmıştı. Annemin cenazesine bile gidememiştim. Bir vampir vardır diye... Gözlerimin dolduğunu ve burnumun sızladığını hissettim. Arkamda bir şey hissedene kadar kendi başıma gözyaşımı akıttım.

Soğukkanlı olmam gerektiğini hissettim ve Ateş'i çağırdım. Ellerimdeki ve kollarımdaki damarların lavla dolduğunu hissedip görünceye kadar böyle davrandım.

Ani davranıp arkamı döndüm ve elimi yumruk haline getirip kişinin yüzüne doğrulttum.

Kollarımı tutunca acıyla bağırması gerektiğini hissettim. Ancak kollarımı hareket ettirememekle beraber, ellerin sahibinden bir ses gelmedi. Başımı kaldırıp adama baktım.

Sert ifadeli yüzü önce yabancı geldi. Ancak yüzünün hatlarını dikkatle inceleyince küçük dilimi yutmamak mucizeydi. Şaşkınlıktan dilimi ısırdım. Şu ana kadar bana acı çektirdiğini yeni fark ettiğim için ve yokluğunda yaşadığım şeyler yüzünden ona kızdım. Onu ilk gördüğümde yeni kuruyan gözlerimin yeniden ıslandı. İçimde kavrulan diğer Alev'den haberi bile yoktu belki. Bu kadar zamandır onun hasretiyle kavrulduğum için ağladım. Annemi yalnız bıraktığı için ağladım. Ama ona kızamazdım. Çünkü baba-kız aynı hatayı yapmıştık.

Uraz Karan bana kaşlarını çatmış bakarken, ellerinin gevşediğini hissettim. Ne kadar zamandır bu şekilde durmuştuk emin değildim. Beklediğim gibi bir buluşma değildi. Sarılma olmadı, sevgi sözcüğünü bırakın, tek bir kelime yoktu etrafımızda. Rüzgâr bile esmiyordu. Kuş bile ötmüyordu. Sanki dünya bu an için durmuş gibiydi. Ellerimi indirdim ve içimdeki Ateş'in yerine çekilmesine izin verdim. Sormam gereken çok şey olması gerektiğini fark ettim.

Sırrın Kanatları (Yasaklı Kanat Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin