Merhabalar dostlar, geç kaldığımı biliyorum. Ancak bu yeni güvenlik sorunları nedeniyle taslaklarım gitti. Hikayelerimi bir şekilde kurtardım. Nasıl becerdim sormayın, bende bilmiyorum. Bu sebeplerden ötürü başka bir yerde daha okumanız için internet sitesi yapıyorum. Hazır olunca size duyururum.
Bir neden de bu hikayenin son bölümlerini yazıyor olmam. Olayları bağlamam zor oluyor. Çünkü çok karıştırmışım. Haha... Bundan sonraki bölüm final. Ancak üçüncü hikayemizden devam edecek.
Sizi de bilgilendirdiğime göre bölüme başlayalım. Keyifli okumalar...
Medya: Halsey - Nightmare (Türkçe Çeviri)
Gözlerimi açtığımda koltukta yatıyordum. Çığlıklar beni kendime getirmişti. Yerimden fırladığımda Karşımda Yeliz ve Pars vardı. Dengemi kaybettiğimde beni tuttular. Yere düşmeden kurtarmışlardı.
"Kim bu?"
"Bilmiyoruz ama sakin ol. Daha ayakta duramıyorsun." Yeliz haklıydı. Ancak yerimde duramıyordum büyük bir terslik vardı. Yanık kokusunu aldık.
Birisi yanıyordu! "Serhat!" Tekrar hızlıca kalktım ve sendelememe aldırmadan depoya gittim. Duvara yaslanarak gidiyordum. İlk kez bu kadar geriye gitmiştim. Kırk yıl öncesi ve öğrendiklerim bana hiç iyi gelmemişti. Deponun kapısını açmadan Zeynep çıktı. "Ne yaptın sen?"
"Onu öldürmezsem daha çok dert olacaktı." Yekta'yı mı öldürdü? "Serhat nerede?" bunu engellemesi gerekiyordu.
"Aşağıda kalması gerektiğini düşündü." Kolundan tuttum. "Sen öfken uğruna, Kanlı Hayat'a karşı kullanacağımız bir kozu mu yok ettin?"
"Sana söyledim daha çok dert açacaktı bize." Depodan Serhat çıktı. Ona baktım tedirgin gibiydi. Saçının her teli düzgündü. Zeynep ile boğuşmamıştı. "Ona izin verdin değil mi?" Dişlerimi sinirden ayıramıyordum. Bir şeyleri sıkmam gerekiyordu ve bu Serhat'ın boğazı olmaması gerekti. "Üzgünüm ama bir işe yaradığı yoktu."
"O, Kanlı Hayat'a karşı bir kozdu!"
"Kullansaydın o zaman!" Haklıydı bu konuda. Ancak şu an hatalı onlardı. Beni madem liderleri olarak istemişlerdi, benden habersiz bu kadar önemli şeylere karar vermezlerdi. "O keşmekeşlikte aklıma nasıl gelsin?"
"Gelecekti. Madem lider sensin, aklına gelecekti kuzen."
Kuzen... Eğer gördüklerim gerçekse, Serhat ile hiçbir bağım yoktu. O an başım döndü ve yerimde duramadım. Gözlerim karardı ve bilincimi yitirmeye başladım. Sesleri yeniden duydum.
"Sen... Ölmüştün..." Yine mi?
Bu benim sesimdi ve ne olduğu hakkında tek bir fikrim bile yoktu. Bu sefer daha farklıydı. Sanki geçmişe değil... geleceğe gidiyordum.
****************
Sürekli elimi saçlarımda gezdirerek kurutmaya çalışıyordum. Ecrin'in yanında yürüyordum. "Siyah sana yakışsa da, bence farklı renkler deneyebilirsin."
"Şu an saç hakkında konuşmaya mı çalışıyorsun?" Yoldaki ampuller küçüktü ve loş ışıkta burasının yeni yapılmadığı belli oluyordu.
"Seninle dostluk kurmaya çalışıyorum."
"Sana kolay gelsin o zaman." Hala ıslak olan saçımdan bir tutam aldı ve iki parmağına doladı. Doladığı saçım yeşil olmuştu. "Büyülerini kozmetik için kullanman çok olgunca."
"Olgunluktan bahsederken, çocuklar gibi çikolataya kanan biri mi söylüyor?"
"Ne diyorsun sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırrın Kanatları (Yasaklı Kanat Serisi-2)
FantasíaYasaklı Kanat Serisinin 2. Kitabıdır. Elizya artık gücünün farkına varıyor. Kendini keşfetmek hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı. Artık daha büyük savaşlar ve tehlikeler onu bekliyor. O dünyanın en güçlü vampiriyle başa çıkmayı başardı. Ancak g...