ABİS: Bölüm 24

587 108 97
                                    

"Biz o evde kalamayız artık Derin. Oraya ait değiliz." dedi Rabia kıvır kıvır saçlarını karıştırıp beni seyrederken.

"Nerde kalacaksınız peki?"

"Çağrı amcayla konuştum. Bize bir ev tutacak."

Bakışlarımı önüme çevirip "Emin değilim." dedim.

"Neyden emin değilsin Derin? Bu çok güzel bir şey değil mi?"

"Evet güzel bir şey ama babam benim babam olsaydı. Hayatıma yeni girmiş bir adamın yaptığı iyilikler bana onu sevdirmekten çok kafamı karıştırıyor."

"Baban bir katil değil. Bu onu affetmen için yeterli sebep değil mi?"

"Onu affedebilmem için annemin yanımda olması gerekiyor."

"Elinde bir tek o kaldı Derin. Bence artık babanı affedip onsuz geçirdiğin zamanları telafi etmelisin."

Bugün Rabia'yla konuştuğumuz şeyleri düşünürken yatağıma yatmış tavanla bakışıyordum. O kadar düşüncerim tarafından kuşatılmıştım ki onları atlatıp bir kenara çekilemiyordum. Kafamın içinde adeta küçük bir çocuk gibi dolaşıp her yeri dağıtıyorlardı.

Hızla yataktan kalkıp içimi boğan bu düşüncelerin üzerine, ciğerlerimi biraz oksijen doldurmak için odamızdaki terasa doğru ilerledim.
Ellerimi terasın duvarına koyup derin bir nefes aldım. Oksijen bütün hücrelerime temas edip beni rahatlatırken düşüncelerimi dağıtacak bir şey gördüm.

Bulunduğum terasın biraz ilerisinde Merve'yle Rüzgar'ı konuşurken görmek içimde adlandıramadığım duyguların oluşmasına neden olmuştu. Bakışlarımı terasın kapısından içeriye, duvardaki saate çevirdiğimde saatin 23.35 olduğunu görmüştüm. Tekrar Merve ve Rüzgar'a baktığımda Merve'nin sinsi bakan gözleriyle karşılaştım. Bahçedeki ışıklandırmaların aydınlattığı gözlerinde bana bakarkenki nefreti içimi üşütmüştü. Ona karşı içimde hiçbir kötü düşünce barındırmayan kalbimi dondurmayı başarmıştı. Tepkisiz yüzümle onları izlemeye devam ettim. Merve bakışlarını benden ayırır ayırmaz Rüzgar'ı öpmesiyle gözlerim kocaman açılmıştı. Her ne kadar o an terastan atlayıp yanlarına gidebilecek kadar sinirle dolsam da Rüzgar'ın onu itip uyaran bir şekilde işaret parmağını kaldırması beni yerimde tutmuştu. Merve'yi ardında bırakan Rüzgar eve doğru adımlarken gözlerimiz buluşunca mahçup bakışları kalbimi yumuşatmaya yetmişti.

"Hayır sevgilim, sen böyle darmadağınıkken seni kıskançlıklarımla boğmayacağım."

Rüzgar bakışlarını benden çekip eve girdiğinde bakışlarımı bana bakan Merve'ye çevirdim. Gözlerindendeki acı ışıltı havaya karışıp adeta gök yüzüne yükselirken o da hızla kayboldu gözden. Ellerimi vücuduma sarıp odaya geri döndüm ve yatağa uzandım. O kadar yorgun hissediyordum ki düşünmek bile istemiyor, sadece uyumak ve biraz daha uyumak istiyordum.

Gözlerim yine tavanı izlerken odanın kapısı yavaşça aralandı ve Rüzgar kusursuz ama bir o kadar da mutsuz yüzüyle içeriye girdi. Kendini hemen yanıma adeta bir poşeti kenara atarmışçasına bırakta ve o da benimle birlikte tavanı izlemeye koyuldu.

"Özür dilerim." dedi sesindeki mahcubiyet odayı kaplarken.

"Ne için?"

"Böyle bir şeye şahit olduğun için."

Başımı ona doğru çevirince o da bana baktı. Elimi uzatıp kısacık sakallarını okşadım. Parmak uçlarımda hissettiğim bu minik karıncalanma kalbime iletilirken bunun bile beni ne kadar heyecanlandırdığı gerçeğiyle yüzleştim.

ABİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin