Roséanne Park Chaeyoung
"Jungkook, ben bunların hepsini biliyorum." bıkkınca nefes verip arkama yaslandım. "Tekrar etmiş oldun işte. Hem bitti zaten. Uykun geldi mi?"
"iki bardak kahveden sonra mı? Hayır uykum yok. Keşke TaeHyung'u da çağırsaydık. Ona da anlatsaydın."
"Ben ona evde anlatırım. Şimdi boş boş konuşup dikkatimizi dağıtırdı." kafamı hafifçe salladım. "Uykumun gelmesi için ne yapabilirim?" biraz düşündü. "Müzik dinle ya da yıldızlara bak. Bunlar her zaman benim uykumu getirir." gülümsedim.
"Teşekkür ederim. Deneyeceğim." işaret parmağı ile burnuma dokunup ayağa kalktı. "Rica ederim. İyi geceler."
"Sanada iyi geceler Jungkook." gülümseyip odamdan çıktı. Bende onun dediğini yapıp yıldızları seyretmek için odamın balkonuna çıktım. Kendimi yerde duran puf minderlere attım ve kafamı gökyüzüne çevirdim. Çocukken anneme hep 'yalnız mı kaldım?' diye sorduğumda bana yıldızların beni asla yalnız bırakmayacağını söylerdi. Mesela dedem öldüğünde çok ağlamıştım ve annemde bana onun bir yıldız olduğunu söylemişti.
Kedim öldüğünde de aynı şekilde. Ne zaman yalnız hissetsem yıldızlara bakıp ellerimle şekil çıkarmaya çalışır ve ya takım yıldızlarını bulmaya çalışırdım. Tam net olmasalarda güzellikleri karşısında her zaman büyülenirdim. Sonsuz, karanlık gökyüzüne bakarken kendi hayatım gelirdi gözlerimin önüme. Şimdi ise parlayan birini görüyordum. Bana iyi gelen ve nedense bütün yaralarımı sarmamda bana yardım edecek gibi gözüken biri. Yine aklıma geldiğinde gülümsedim. Hoşlantı ya da aşk ne olduğunu henüz bilmiyordum ama böyle bir çekim olduğuna eminim. Onu düşünürken ki kalbimin bozulan ritmi bunun cevabını açıkça bana veriyordu.
Esnedim. Yavaş yavaş göz kapaklarım ağırlaşmaya başlamıştı. Balkonda uyursam muhtemelen iyi şeyler olmazdı. Bu yüzden güçlükle yerimden kalkıp yatağıma girip gözlerimi kapattım. Uyumadan önceki hayallerimde şimdi sadece Jungkook vardı. Beni terk eden babam değil bana iyi gelen Jungkook...
«...»
Sabah uykumu tam almış bir şekilde kalkıp saate baktım. Hala fazlaca zamanım varken duş alabilirdim. Vakit kaybetmeden banyoya girip ılık suyla duş aldıktan sonra işlerimi halledip çıktım. Formamı giyip saçımı taradım ve tepeden sıkıca at kuyruğu yapıp kahvaltıya indim.
"Pankek mi yaptın?" sevinçle sorduğum soruyla annem önüme bir tabak koyup pankek şurubunu ve balı bana doğru uzattı. "Afiyet olsun kızım." Ona uzaktan öpücük atıp yemeye başladım. "SeoHyun teyze nasıl anne? Yani toparladı mı?"
Annem bir süre bana bakıp kafasını aşağı yukarı salladı. "Kolay değil biliyorsun. Daha iyi en azından. Sana teşekkür etmek istiyordu aslında."
"Ne için?"
"Çocuklar senin sayende hızlıca toparlanmışlar. Üçünüz birbirinize çok iyi geldiniz kızım. Bak senin yaralarında sarıldı onlarında." burukça gülümseyip kafamı salladım. Annem haklıydı gerçekten öyleydi. TaeHyung' a eskiden yaptıklarım için oldukça pişmandım. Ondan en kısa sürede özür dileyecektim zaten. Benim yüzümden başına gelmeyen kalmamıştı. Ayrıca bugün Baekhyun itini yanımdan kovup TaeHyung' un yanıma oturtacaktım.
O şerefsizle işim bitmişti çünkü. "Hadi doyur karnını, seni bekliyorlar." önümde ki Pankeklere geri dönüp yemeye devam ettim. Bittiğinde ise annemin yanağına sulu bir öpücük bırakıp hızlıca evden çıktım. Merdivenlerden neredeyse uçarak inip dış kapıya ulaştığımda nefes nefese koşarak arabaya bindim.
"GÜNAYDINNN!!~"...
⚡Tokyo ve boş bölümlerine hoşgeldiniz.
⚡Rosie farketti, peki ya sizce Jungkook farketti mi? Yorumlarınızı alayım..
⚡Sizi seviyorum. I, purple you 💜💜
By:Tokyo
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️°Make İt Right° » Rosékook✔️
FanfictionAy ışığı altında uyuyamadığım bir gece Ne kadar beklersem bekleyeyim, gelmeyeceksin Yanımda boşluk var Artık yalnız olmaya yabancılık duymuyorum... JJK×PCY