Roséanne Park Chaeyoung
Sabah tam okula gitmek için evden çıkmıştım ki karşı daireden çıkan Jungkook ile durdum. Ayakkabılarını giyip asansör tuşuna bastığında bende onunla birlikte bekledim. Aslında asansör fobim vardı ama biriyle bindiğimde pekte sorun yoktu.
Göz ucuyla ona bakarken o da düz bir ifade ile asansör kapısına bakıyordu. "Bana kızdın mı?" anlamayarak bir süre bana bakıp yüzümü inceledi. Bu asansör niye hala gelmemişti ki? Her katta duruyor muydu acaba?
"Kızsam ne olacak? Önemsediğin biri olduğumu düşünmüyorum. Hatta belki muhattap bile olmak istemiyorsundur." kafamı anında iki yana salladım. Tabii ki bunun için değildi ben sadece İngilizce' yi seviyordum ve tek yüksek derslerim olan dil derslerimide batırmak istemiyordum.
"Ondan demedim zaten. Sonuçta benim İngilizce öğretmenimsin ve notlarımın düşmesini istemiyorum." alayla gülümseyip gelen asansörden içeri girdi. Bende tedirginlikle peşinden girip derin nefesler almaya başladım.
"Rosie, inan özel hayatım ve iş hayatımı birbirine karıştırmam. Dün bana sana Jungkook diyebilir miyim diye sormuştun. Okul dışındayken elbette diyebilirsin ama okulda Bay Jeon demeni tercih ederim. Aslında sana kalmış benlik sorun yok yinede dediğim gibi Bay Jeon' u tercih edeceğim. Ayrıca sana kızgın değilim. Dün fazla tepki göstermemin neden bir anda bunu sormandı. Şuan sadece biraz kırgın olabilirim."
Uzun açıklamasını dikkatle dinlemiştim. Konuşması bittiği anda asansörden çıkıp bina kapısına ilerledi bende ne zaman tuttuğumu anlamadığım nefesimi vererek vakit kaybetmeden arkasından ilerledim. Arabasına yöneldiği sırada binanın karşısında ki kaldırıma geçerek yürümeye devam ettim.
"Rosie?" bana seslenen Jungkook' a döndüğümde yanında TaeHyung' da vardı. "Gel beraber gidelim." kafamı sağa sola sallayarak yürümeye devam ettim. Buna gerek yoktu. Yürümeyi seviyordum. Arbayla yanımda yavaşça ilerlemeye başladığında durup ona baktım. O da durup bana baktığında kaşlarımı çattım. "Ne yapıyorsunuz Bay Jeon?" gülerek kafasını iki yana salladı. "Yürüme. Gel hadi."
"Ben yürümek istiyorum ama?"
Bıkkın bir nefes verip kafasını aşağı yukarı salladı. "Sen bilirsin. Dikkatli yü-" o lafını tamamlayamadan önümde duran taşa takılıp düştüm. Taşlı bir zemin olduğu için dizim kanıyordu. Jungkook ve TaeHyung hızlıca arabadan inip yanıma geldiğinde tepkisizce suratlarına baktım. Benim yerime başka bir kız olsaydı şuan ağlıyor olurdu muhtemelen. "İyi misin?" TaeHyung' un endişeli sesine karşın gözlerimi devirip ayağa kalktım. Ellerimdeki tozları birbirine vurarak silktiğimde Jungkook' a döndüm. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu.
"Senin şom ağzına sıçayım Jungkook." şaşkınlıkla suratıma bakarken benden böyle bir laf beklemediği kesindi. Yüzümü buruşturup suratına bakmaya devam ettim. "Bakma şöyle beni hanım hanım bir kız olarak görmüyordun herhalde daha dün kardeşinin boğazına yapıştığımı gördün sonuçta."
TaeHyung homurdanarak bir şeyler söyleyip arabaya geri bindi. "Annenin yanında hiç öyle bir havan yoktu ama. Daha çok şey gibiydin.." biraz düşünüp konuşmaya devam etti. "Kaybetmekten korkuyor gibi." dediği şeyle gözlerimi ondan kaçırdım. Hafif görüşüm bulanıklaştığında bir şey söylemeden yürümeye devam ettim. "Ne oldu birden?" arkamdan sesleniyordu ama bu halimi görmesini istemiyorum.
Dizlerimden aşağıya kanlar akıyordu ama şuanlık umurumda değillerdi. Ona kızmamıştım. Bu benim zayıflığımdı ama ister istemez gözlerim doluyordu işte. Konuşsaydım ağlayacağıma emindim.
...
⚡HOŞGELDİNİZZZZZZ fjdjjdjfjdnf
⚡Bölüm ve kitap hakkında ki düşüncelerinizi bekliyorum minnoşlar. Seviliyorsunuz..💙
⚡I, purple you 💜💜💜
Sınır: 8 vote
By:Tokyo
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️°Make İt Right° » Rosékook✔️
FanfictionAy ışığı altında uyuyamadığım bir gece Ne kadar beklersem bekleyeyim, gelmeyeceksin Yanımda boşluk var Artık yalnız olmaya yabancılık duymuyorum... JJK×PCY