2.9

435 32 17
                                    

⚡Media: Rosé' nin elbisesi.

Roséanne Park Chaeyoung

Doğum günü partisinin başlamasının ardından yarım saat geçmiş hala insanlar geliyordu. Bense Jungkook ve TaeHyung' un ortasına oturmuş pipetimle meyve suyumu içerken giymiş olduğum kısa elbiseye rağmen Baekhyun' u gördükçe gerginlikten terliyordum.

Umarım bir sorun çıkmazdı çünkü kimse başka birinin yaş gününü mahvetmek istemezdi. Yani en azından ben istemezdim. "Kurabiye ister misin?" Jungkook'un sorduğu soruyla pipete eziyet etmeyi bırakıp ona baktım. Üzerinde ki kıyafetler ve saç şekliyle fazlaca yakışıklı görünüyordu. "Chaeyoung?"

Kafamı iki yana sallayıp pipete eziyet etmeye geri döndüm. Yanaklarım yanıyordu? Benim yanaklarım? Utanmış mıydım? Hemde ben? Garip...

Canım sıkılmıştı. "Jungkook evi dolaşabilir miyim" Dedim ona bakarken. O ise beni reddetmişti. "Olmaz. Baekhyun seni rahatsız edebilir." Suratımı asıp pipetimle oynamaya devam ettim. "Jungkook lütfen~" dudağımı büzüp tatlı tatlı ona bakmaya başladım. O ise sadece yüzüme bakıyordu.

Hatta bi ara gözleri dudakları- Ne!? Ona bakmayı kesip etrafa bakmaya başladım. "Tamam gez. Ama on dakikaya burda ol." Sevinçle kafamı sallayıp Jungkook' u onayladım. Meyve suyumu masaya bırakıp ayağa kalkarak elbisemi düzelttim. Evi gezmeye başladım.

Duyduğuma göre ev dört katlıydı. Yani borumuda sayarsak dört katlı oluyordu ve evin içinde küçük bir asansör vardı. Cidden ürkütücü.

Asansörün yanından ters bakışlar atarak geçip merdivenlere yöneldiğim sırada adımın seslenilmesiyle selenen kişiye döndüm. "Chaeyoung, bir gelir misin?" Baekhyun? "Ne söyleyeceksen buradan söyle."

Kafasını sağa sola salladı. Bıkkınca nefes verip yanına gittim. "Ne var Baekhyun?" kafasını sağa sola sallayıp konuşmaya başladı. "Kırılıyorum ama Chaeyoung."

Gözlerimi devirdim. "Sence bu ne kadar umurumda dersin? A, a hiçmiş.." ne ara geldiğini bilmediğim asansörün kapıları açıldığında boş kabine baktım. Doğru ya asansörün önündeydik.

Beklemediğim bir anda Baekhyun beni itmiş, kendimi asansör kabininde bulmuştum. "Biraz burada kal bakalım Roséanne. Nasıl olsa bu da umurunda değildir diye düşünüyorum." Gülerek kapıyı kapattığın da kapıyı yumruklamaya başladım.

"Aç kapıyı! Aç! Lütfen." Sona doğru sesim kısılmıştı.

Biraz daha asansör kapısına vurmuştum ama yükselen müzik sesi işimi daha da zorlaştırıyordu. En son başım dönmeye başladığında sırtımı küçük asansör kabininin köşesine yasladım.

Nefeste alamamaya başlamıştım. Yavaşça kayarak yere oturdum. Nefesim git gide daralıyordu. Gözümden yaşlar süzülmeye başladığında her zaman ki gibi yine çaresizdim..

Telefonum bile yanımda değildi. Hoş olsa bile çekeceğini sanmıyordum. En son asansörün ışıklarıda gittiğinde benim gözlerimde yavaş yavaş kapandı..

Jeon Jungkook

Chaeyoung on dakikada gelmemişti. Yarım saat olmuştu ama hâlâ ortalıkta yoktu. "Taehyung ben Chaeyoung' a bakacağım." Başıyla beni onayladı.

Oturduğum yerden kalkıp evi dolaşmaya başladım. "Nerdesin Chae?" Baekhyun' u gördüğümde durdum ve ne yaptığını izledim.

Asansörün önünde bir şeyler yapıyordu. İyide asansör çalışmıyordu peki o orada ne yapıyor?

Bizimkilerin yanına geri döndüm. "Namjoon hyung asansör çalışmıyor muydu?"

"Çalışıyordu." Bu işte bir iş vardı. Geri asansörün olduğu yere gittiğimde tuşa bastım ama hiçbir şey olmamıştı. "Ne oluyor?" Taehyung' a döndüm.

"Asansör açılmıyor. Anahtar lazım." Başıyla beni onaylayıp anahtarı aramak için gitti.

Chaeyoung asansörde olabilirdi. Normalde asla kendi isteğiyle binmez eğer Baekhyun böyle bir şey yapacak kadar canına susadıysa benden çekeceği vardı.

«...»

"Nasıl yok ya!?" Kükreyen sesim bütün evi susturmuştu. "O şerefisiz nerede?!" Sinirle bağırıp Baekhyun' u aramaya başladım.

"Beni mi arıyordun?" Sesini duymam ile arkamı döndüm. Elinde anahtarı sallıyordu. "Onu hemen bana ver!" Üstüne atladığımda anahtarı almıştım. Yine bir şeyler karıştırdığına emindim.

Hızla asansörün olduğu yere gidip kapıyı açmaya çalıştım. Açılmıştı!

Kapı açıldığında Chaeyoung' un baygın olduğunu gördüm. "Chaeyoung!" Yanına gidip kafasını elimle kaldırıp dizime koydum.

"Aç gözlerini." Hepsi o şerefsiz yüzündendi. "Chaeyoung lütfen..." Hepsi benim suçumdu. Ona izin vermemem gerekiyordu.

Roséanne Park Chaeyoung

Sesler duyuyordum ama net değillerdi. "Chaeyoung lütfen..." Jungkook. O beni bulmuştu.

Yavaşca gözlerim açılmaya başlamıştı. Karşımda Jungkook' u pekte net olmayan şekilde gördüğümde hafifçe gülümsedim. Yaşlar yanaklarımda bir bir süzülürken Jungkook bana sıkıca sarıldı. "Sana bir şey oldu sandım." Ağlıyor muydu o?

"Özür dilerim. Hepsi benim suçum. Sana izin vermeme-"

"Jungkook." Sarılmayı bırakıp bana baktı. "Senin bir suçun yok." Yanağımdan düşen gözyaşlarını sildi. "Gel. Çıkalım artık." Kalkmama yardım edip elimi tuttu.

Biraz sendelediğimde kucağına alıp üst kata çıkmaya başladı. Boynuna sarılıp kafamı göğsüne yasladığımda burnıma gelen güzel kokusuyla belli belirsiz gülümsedim. Kulağımın hemen altında atan kalbini duymak beni tuhaf şekilde sakinleştirmişti. İşte şimdi Jungkook'u sevdiğime emin olmuştum. Kollarımı iyice sıkılaştırıp gözlerimi kapattım. Sadece onun yanında huzur bulmamın başka bir anlamı olamazdı değil mi? İnsan kendi duygularında yanılmazdı. Yani sanırım.

Ama ben emindim. Onu seviyordum ve umarım o da beni severdi...

...

⚡Ehehehehe bölüm hakkında ki düşüncelriniz??

⚡Sizi seviyorum. I, purple youuuuu 💜💜

By:Tokyo

✔️°Make İt Right° » Rosékook✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin