thirteen

12.1K 552 69
                                    

"Hadisenize kızım, maçın başlamasına az kaldı."

Papatya'nın sözleri beni daha da heyecanlandırırken elim ayağıma karışmış bir halde ayakkabılarımın bağcığını bağladım ve çantamı sırtıma attım. Şeyda ve Hazal ise biraz ilerideki marketten benim yüzümden yapamadıkları kahvaltının açlığını bastırmak için bir şeyler alıyorlardı. Telefonumu çıkarıp saati kontrol ettikten sonra son bir defa saçlarımı düzeltip kendimi evden dışarı attım.

"Gidebiliriz."

Kızlar da yanımıza ulaştığında bizi birkaç dakikadır bekleyen taksiye bindik ve gideceğimiz yeri söyledik. O sırada ise Şeyda'nın açlığı ile başa çıkamaması durumundan dolayı dırdırlarını dinliyorduk. Küçük ayının psikolojisi bozulmuştu anlaşılan.

"Ya bu nedir ya, resmen sabah annemin yaptığı menemeni yiyemedim. Ama senin yüzünden kafayı yiyeceğim Lila. Hem daha saat bir bile değil, ne diye bize eziyet ettiriyorsun ki? Ben, Ben Fero değilim kızım, katlanamıyorum..."

"Ay yeter! Sus artık be." Papatya'nın anaç sesi olduğum yerde sıçramama neden olurken korkuyla Hazal'a yaklaştım biraz daha. Papatya sinirden renk değiştiren suratıyla kırmızının öz evladı gibi Şeyda'yı uyardığı sırada şoförün bize olan bakışları gittikçe korku seviyesine ulaşmıştı. Birazdan Akasya Durağı'ndaki gibi birimizin ona silah çıkaracağını düşünüyor olabilirdi açıkçası.

Tabii eğer bir Nuri Babacuğu varsa.

Papatya'nın bağırışından sonra hepimiz olduğumuz yere sindik ve sahaya gelene kadar kimse konuşmadı. Parayı da onları buraya getirdiğimden dolayı ben ödemiştim, şu çingenlerin ne yapacağı belli olmazdı şimdi.

"Bizi farketmeyecekleri bir yere oturalım ama ben önce Oğuz'un yanına uğrayacağım bir."

"İyi, biz arkalara bir yerlere geçeriz."

"Tamam."

Cebimdeki telefonu çıkarıp nerede olduğunu sormak için Oğuz'a kısa bir mesaj attım ve cevabı almam çok uzun sürmediğinden, hızlıca söylediği yere doğru ilerledim.

Burası sahanın arka kısımlarından bir yerdi ve Oğuz dışında kimse gözükmüyordu. İçim rahat bir şekilde yanına yaklaştım ve oturduğu tümseğin yan tarafına çömeldim hemen.

"Hoşgeldin şeytan."

"Hoş buldum yelloz, neler oluyormuş bakalım?"

Oğuz, elindeki telefonunu bir kenara bırakıp bacaklarını topladı ve bana döndü. Bu pozisyonu kesinlikle tanıyordum, fena dedikodular geliyordu anlaşılan. "Cedi'nin eski sevgilisi gelmiş, hatta şu an burada."

Rahatsız bir nefes üfledim dışarıya, aslında bunları yapmaya hakkımın olmadığını biliyordum. Ben daha karşısına bile çıkamazken o kızı oturupta kıskanamazdım burada ama ayıp yani, insan utanır be. "Cedi ne düşünüyor bu konu hakkında?"

"Cedi daha kızı görmedi, bana da Yağız söyledi Kardelen gelmiş diye."

"Yağız benim anonim olduğumu bilmiyor, değil mi?"

Oğuz, başını iki yana salladıktan sonra aramızda kısa bir sessizlik sürdü. Maçın başlamasına az kaldığını bildiğimden ayaklandım. "O zaman sana kolay gelsin, bende gideyim."

"Sağol şeytan kılıklı." Oğuz'da ayaklandığında az önce otururken aynı boyda olan bedenlerimiz artık doğru oranda değildi. Ona el salladıktan sonra kendi imkanlarımla bulmam gereken o paçozun kim olduğunu öğrenmek için adımlarımı tribüne yönlendirdim.

Umarım manken ya da kareteci değildir.

——

"Al şu sütü iç." Hazal'ın bana uzattığı süt kutusunu aldıktan sonra gözlerimi maça yeniden başlamış olan takımlara çevirdim. Aslında sabahtan beri tribünlerde oturan kızların kim olduğunu anlamaya çalışıyordum fakat anlayamayınca Cedi'yi izlemenin daha mantıklı olduğunu düşünmüştüm. Bebeğim, fark üstüne fark yaratıyordu. İşte benim adamım.

"Sizce hangisidir? Umarım şuradaki değildir ya da şuradaki. Bir de şuradaki."

"Başka kız mı kaldı gerizekalı? Ayrıca buradaki kim olursa olsun, güzel olacağı kesin. Bakar mısın şunlara?"

Papatya'ya burun kıvırıp maça odakladığım bakışlarımı gerçekten de güzel olduğunu bildiğim kızlara çevirdim. "Ama bir şeyden eminim, Cedi yalnızca güzel diye bir kızdan etkilenebilecek biri değil. Yoksa biliyorsunuz, bana çoktan vurulmuş olurdu."

Yaptığım ironi ile kısa bir sessizlik oluştu aramızda, ardından hepimiz kendi çapımızda kahkahalar attık. Ne var yani, son zamanlarda Oğuz'la çok takıldığımdan oluyordu hep bunlar. Yelloz diye boşa mı diyorum?

Elimdeki sütün pipetini neredeyse yutacak kadar dişlerimde parçaladığımda sıkıntıyla kaçıncı olduğunu bilmediğim bir nefes daha üfledim. Cedi hâlâ o kızı farketmemiş olmalıydı çünkü maça tam amlamıyla odaklanmıştı.

Hep benim tavsiyelerim sayesindeydi bunlar, hep.

Maç son iki dakikaya girdiğinde, bizim takımın ezici üstünlüğü sayesinde oldukça rahat bir şekilde bitmişti. Cedi'nin suratındaki gülümseme ve belli belirsiz gözüken gamzeleri arkadaşlarıyla buluştuğunda, bende gülümseyerek baktım onlara. Birbirleriyle sarıldılar ve Cedi, tribünlere döndü.

Kısa bir an beni görmemesi için Papatya'nın şapkasını kafama geçirdim ve hareketlerini izlemeye koyuldum. Bir süre herkese gülümseyip el salladı, ardından ise gözleri bir yere takıldı. İşte beklenilen an gelmişti, Cedi'nin yüzündeki gülümseme düşmüş anlayamadığım bir ruh haline bürünmüştü.

Baktığı yere çevirdim bakışlarımı ve ona beklentiyle bakan kızın gözleriyle karşılaştım. Ne diyeceğimi ya da ne yapacağımı bilmiyordum ancak başka bir şeyi gayet iyi anlamıştım. 

Kızın gözlerindeki beklenti sevgiden değildi.

🥛

bu kardeleni bir gg yapmamız yok mu dostikeler

SÜT MISIR ➵ textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin