twenty two

10.7K 521 117
                                    

"Bana bak Yaprak'ım,"

"Benimle böyle konuşamazsın, laflarına dikkat et." Yaprak'ın sevimliliğinden şüphe ettiğim ürkütücü bakışları, Hazal'ın söyledikleriyle parıldarken ikiside birlikte sıkıcı bir gün olduğunu düşündükleri bu zaman diliminde kendilerini gülmeye zorladılar.

Aptallar.

Yine diğerlerinden daha geride duran bedenim ile birkaç masa ilerimizde oturan Cedi'yi çaktırmadan izlemeye çalışıyordum. Ya iyi hoş da, bu çocukla tanıştığımızdan beri ben onu rahat rahat kesemiyordum. Bu büyük bir sıkıntıydı kesinlikle.

Acaba tanışmasak daha mı iyiydi?

Ayrıca engeli henüz kaldırılmış bir anonim olarak da, hâlâ şokta ve hayretler içerisindeydim. Tabii sabah olduğu gibi bir facia daha yaşamak istemediğinden bu sefer yerimde rahat durmam gerektiğini biliyordum.

Çünkü emin olun benim yerimde olsaydınız sizde Oğuz'un sizi kurtarmasını istemezdiniz.

Evet, yalnızca sevinç çığlıkları attığım için odama yangın tüpündeki tüm köpüğü püskürten Oğuz'dan bahsediyorum.

"Ulan Lili, alt tarafı iki ay uğrayamadım okula, hemen bir olaylar olaylar yapmışsın kızım kendi kendine. Ama benim haberim tabii ki yok, ben kimim ki?"

"Sen Yaprak'sın."

"Sende iğrençsin," dedi yüzünü iğrençlik oranını belli edebileceği bir hale sokan Hazal. Ne yapayım yani, bende insanım ama. Bu ne üstatsızlık canım!

"Olanları en yaratıcı anlatabilecek olan şahıs Hazal olduğuna göre bana bulaşmayın," diyerek oturduğum sandalyeye yeniden sindim ve arkadaşlarıyla kahkahalar atarak eğlenen Cedi'ciğimi izlemeye devam ettim. Tabii hemen yanında, vücut bulmuş bir halde harikalığını ortaya seren Şükriye'ye de kayıyordu gözüm.

Yılan Oğuz seni.

Cedi, kısa bir süre sonra oturduğu yerde arkasına yaslandığında gözlerini sanki nerede olduğumu bilircesine direkt bana çevirdi. Kocaman olmuş gözlerim kısa bir anlığına gülümsemesine takıldığında ise gülümsemesini daha da genişletip göz kırpmıştı.

"Yok artık," Okul müdürümüzün biricik kızı Yaprak, gözlerini Cedi'nin bana bakarak gülümseyen suratından alarak bana çevirdiğinde dudaklarımı büzdüm ve ellerimi yüzüme örttüm. Yaprak, beni öldürecekti çünkü başından beri ilk ona söylemiştim Cedi'ye karşı ilgi beslediğimi.

O zamanlar daha gitmemişti tabii elin Amerikalarına.

"Lila yoksa..."

"Hayır çıkmıyoruz Yaprak." Sandalyesini sürükleyerek bana yaklaştırdığında; Hazal, kantinden çikolata almak için ayaklandı ve bizi yalnız bıraktı.

Geri zekalı.

"Ne bu anonimlik işi falan Liliciğim? Ayrıca Cedi ile aranızda neler oluyor?"

"Bilmiyorum," Kazağımın kollarını çekiştirerek ellerime çevirdim bakışlarımı. "Sanki bana karşı bir şeyler hissediyor gibi ancak bu hisler bir yandan da sadece arkadaşlık kuruyormuş gibi."

Yaprak, ela gözlerini ileriye çevirdiğinde Hazal'ın anlattığını bildiğim tüm olayları tek tek tartarcasına bekledi bir süre. Hazal ve Şeyda olan biteni anlatmakta üzerlerine tanımayacağım iki iyi konuşmacı olduklarından Papatya ile ben bile ağzımız açık dinlemiştik sanki ne olduğundan haberimiz yokmuş gibi.

Yaprak, sonunda düşünmeyi bıraktığında ellerini ellerimin üzerine yerleştirdi. Aramızda duygusallığın olduğu zamanlar tahminimce üçten fazla olmamıştı ve şu anda bu havaya bürünmüş bir Yaprak ile konuşacak olmanın verdiği sıkıntıyla gerilmiştim.

Sessizce söyleyeceklerini bekledim.

"Kaç defa aşık oldun ya da kaç defa birinden hoşlandın Lili? Hiç. Çünkü senin her zaman daha büyük sorunların vardı," Babamdan bahsettiğini anladığımda derin bir nefes verdim. Hayatım boyunca yalnızca babamın yokluğunun dolmasını bekleyen annemin hayata tutunma sebebiydim ben. Bu yüzden kalbimde şefkat dışında başka bir duyguya yer olmamıştı hiç ve bundandı Cedi'nin karşısına çıkamayışım.

Cesaret denilen o duyguyu her zaman başkaları için göstermişken şimdi kendim için içimde bulamıyordum aynı gücü. Cedi'nin karşısına çıkamazdım ya da onun duygularını öğrenemezdim.

"Ancak artık yalnızca önüne bakman gerekiyor Lila, hayatında ilk defa birine karşı hissettiğin bu duyguyu böyle kullanamazsın. Çünkü bir daha ne zaman bu duyguların sana geleceğini bilemezsin, bir daha ne zaman tüm sorunlarını unutacak kadar hızlı atan bir kalbi taşıyacağını bilemezsin."

Söylediği sözlerin haklılığıyla dolan bakışlarım, onaparıltı ile baktığında aynı şekilde bana gülümseyerek baktı ve ikimizde o an Hazal'ın önümüze fırlattığı çikolatalarla yerimizden sıçradık.

Aynı anda Şeyda ve Papatya'da kenardaki sandalyeleri yapabilecekleri en sesli şekilde masamıza çekmişlerdi.

İşte aramızdaki duygusal anların neden bu kadar az olduğunun sebebi.

Benim salaklıkta doktora yapmış canımdan öte arkadaşlarım.

----

Süt

Ne desem bilemiyorum,

Gerçekten şu an beni engelleyip telefonunu bir yere falan fırlatırsan ve asla bir daha benimle konuşmazsan da anlarım seni.

Nasıl hissettiğini bilemiyorum.

Cedi

Aslında hoşuma gitti.

Süt

Efendim?

Cedi

Diyorum ki, benim için bu kadar heyecanlanman aslında hoşuma gitti.

Süt

Yalan söylüyorsun, seni tanıyorum Cedi.

Tanımadığın bir kızın senin için heyecanlanması umrunda olmamalı.

Cedi

Beni tanıdığından nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?

Belki de çoktan rolleri değiştirmişizdir güzelim.

🥛

bööğlüm nasıldıı?

dostikelerim, heyecanla bir sonraki bölümü bekleyin.

turuncucuğunuz kaçaar.

SÜT MISIR ➵ textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin