twenty

11K 550 191
                                    

Salonun içerisinde dört dönüp eşyaları yerli yerine yerleştirmeye çalışan kızlar ve onlara yardım etmeye çalışıp yardım etmek dışında her şeyi yapan Oğuz'un sesi kulaklarıma dolarken derin bir nefes üfledim. Yağız ve Deniz de bir şeyler yememiz için bakkala gitmişlerdi. Daha doğrusu basketbolcu olmanın verdiği o açlık hissiyle karınlarını doyurmak için diyebilirim.

Cedi ise şu an tam yanımda duruyordu ve kolu koluma değiyorken gerçekten ne yapacağımı bilmiyordum.

"Şuradaki tabakları uzatır mısın?" Başımı kaldırıp söylediğim sözcüklerin ona ulaşmasını bekledim. Buradan oraya biraz geç gidiyordu da, ondan duyması uzun sürüyordu herhalde.

Dediğimi yapıp yapılı vücudunu oraya çevirdi ve tabakları alıp bana uzattı. Elinden alırken ona onun yaptığı gibi bir gülümseme göndermeye çalışarak teşekkür ettim. Sonra unuttuğum bir şey hatırladım.

"Bu tabaklar en üst rafın, şuranın. Oraya sen koysan daha iyi olur sanki."

Dudaklarından küçük bir kıkırtı döküldü. Yüzünde kendini tutmaya çalışan bir ifade vardı ve gördüğüm en sevimli şey olabilirdi bu.

Tabii konu boyum olmasaydı eğer.

"Ya orası çok boş gözüktü diyorum! Oraya bu dantellerden koyalım!" Oğuz; ellerine, kafasının üzerine, omzuna ve ceplerine yerleştirdiği nereden bulduğunu anlamadığım dantelleri kızlara işaret ederken yönümü onlara dönmüştüm.

Papatya kenardaki yastıklardan birisini Oğuz'un kafasına fırlattı. "Susuyor musun yoksa seni getirdiğin meyve bıçağıyla doğrayayım mı?"

"Su tabancasıyla vurmanı tercih ederim, gerçekten çok öldürücü darbeleri oluyor."

Şeyda ve Hazal, topladıkları çöpleri mutfak tezgahına bıraktıktan sonra imalı bakışları ile dışarı çıkarlarken Cedi'nin Şeyda'nın arkasına dönen gözbebeklerini görmemesini umdum ve kaldığım yerden devam ettim işime.

Geriye kalan saatlerin bir kısmı hiç şaşmadan Oğuz ve kızların kavgalarıyla, benim Cedi ile göz göze gelmekten kaçınmamla ve Oğuz ile Yağız'ın ne var ne yok her şeyi yemesiyle sürmüştü.

"Çok uykum var," dedi Hazal başı öne düşerken. Hepimiz aynı durumdaydık ve gerçekten saatlerdir uyumamanın verdiği o his hektar hektar yakıyordu her hücremi.

"Gece gece korku filmi izlememeyi öğrenmişsinizdir artık herhalde."

Hiç sanmıyorum Yağızcığım ama.

Oğuz'un yere düşen başı ile yükselen nefes alışveriş sesleri bize ulaştığında, gerçekten böyle nasıl uyumuş olabileceğini anlamaya çalışan bakışlarımla ona baktım. Çok güzel, güya bize yardım edecek olan aslan parçası (!) herkesten önce bırakıvermişti uykuya kendini.

"Gerçekten yardım istediğin kişiye bir bak Lili," Haklı. Valla haklı.

"Aman be, susun artık!" Uykusuzluktan kızarmış kahverengi gözleri ve dağılmış sarı saçlarıyla elinde tuttuğu Oğuz'un meyve bıçağını bize doğru salladı Papatya. "Tüm gece dır dır dır, yetti artık ha!"

Birkaç saat öncesine kadar korkudan tir tir titreyen bedenini bir adım öne çıkardıktan sonra meyve bıçağını bir yere attı ve kendini koltuğa karşımızdaki koltuğa bıraktı. Papatya, uykusuzluğa dayanamayacak bir insandı.

"Psikopat civciv dehşet saçtı..."

Deniz'in söyledikleriyle gözlerini deviren Papatya'nın haricinde uyanık olan herkesten kısa kıkırtılar yükseldi. Onun ise üzerine örttüğü pikeyi kafasına çektikten sonra anında uyuduğuna yemin bile edebilirdim.

"Bizde yatalım artık, saat neredeyse beş buçuk olmuş."

Gözlerim hemen duvardaki saati bulduğunda bir süre boyunca oraya bakarak öylece oturdum minderin üzerinde. Hemen yanımda Cedi'nin benim iki katım kadar olan bedeni vardı ve ben ellerimi kaplayan sıcaklık ile yalnızca ona bakmak istemiyordum.

Beni anlamasını istemiyordum.

Hazal ve Şeyda, sırtlarını yasladıkları yastıkları ile kafa kafaya verdikten sonra üzerlerine hırkalarını geçirdiler ve gözlerini yumdular.

Yağız, Oğuz'un yanına kıvrılmış bedenini Deniz'in dizine yaslarken hâlâ gelmemiş olan ışıklar yüzünden yaktığımız mumların loşluğunda uykuya daldı. Deniz gibi.

Yanımda hâlâ nefes alışverişlerinin düzensizliğini hissedebildiğim Cedi'nin uyanık gözlerine bakmamaya çalışırken gözlerim ister istemez kapanıyordu ve ben gittikçe daha da zorlanıyordum uyumamakta.

Cedi, sırtını yasladığı koltuğun kenarına kolunu uzattığında ise başımı fazla düşünmeden omzuna düşürdüm ve ne olacağını umursamadan gözlerimi kapattım. O an düşünebildiğim tek şey, gerçekten göründüğü kadar geniş ve rahat omuzlarının olduğuydu.

Süt isimli kullanıcının engelini kaldırdınız.

Süt isimli kullanıcıyı 'Lili' olarak kaydettiniz.

🥛

hadi canııım

Cedi'ye ölmemiz yok mu??

SÜT MISIR ➵ textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin