seventeen

11.9K 536 139
                                    

"Ya ben bunu izlemek istemiyorum ama!" Papatya, Şeyda'nın elindeki kumandayı ondan çekip alırken kanalda çıkan korku filmini aynı hızla kapattı ve yeni bir film için CD'leri ayıklamaya devam etti.

O sırada ben ise canhıraş bir mücadele veriyor ve mısır patlatmaya çalışıyordum. "Bırak, ben yaparım. Beceriksiz." dedi Hazal anaç bir tavırla. Ben beceriksiz değildim bir kere, çok zor bir şeydi mısır patlatmak. Yoksa mükemmelliğimi kim inkar edebilir ki?

Kollarımı göğsümde birleştirip tezgaha yaslandım. "Pardon ama annem gitti sanıyordum? Gördüğüm kadarıyla senin içine girmiş."

"Çok konuşma, çok konuşma."

"Ya kızım ruh hastası mısın? Tüm gece evde yalnızız, gidip Korku Seansı açıyorsun, inli cinli ne varsa hepsini buldun!" Papatya'nın korkuları ile başa çıkamayan Şeyda sonunda pes ettiğinde telefonunu eline aldı ve onu kendi haline bıraktı.

Tıpkı doktorumuzun söylediği gibi.

"Asıl haber Lila'da, siz hâlâ sallayın."

"Aha! İşte şimdi yandın kızım. Nedir bu sabah Cedi'yle muhabbet olayı?" Şeyda'nın sözleri ile yüzüme yerleşen gülümseme gittikçe genişledi ve kocaman bir hal aldı.

Cedi ile olan konuşmamız hâlâ bugün olmuş gibi aklımdaydı. Hatta birkaç saat önce falan.

"Hiç." dedim omuzlarımı silkip onlara bakmazken.

"Seni alır duvardan duvara fırlatırım Lila."

"Aa, sen yaparsan Cedi'ye ne kalacak?" Gözlerimin kocaman olduğu sırada dudaklarımda aynı oranda 'o' şeklini alırken Papatya'nın kafasına en yakınımdaki yastığı fırlattım. Aklı neredeydi bu kızın acaba?

"Saçmalamayın be, matematik dersi vereceğim sadece."

Hazal, benim yapamadığım şeyi yapıp peçeteyi tencerenin üzerine yerleştirdi ve kapağını kapattı. Ona dönmüş şaşkın bakışlarımı gördüğünde ise sanki büyük bir iş başarmışçasına göz kırpmıştı.

Tebrik ederim doğrusu, bu yaptığının karşılığı olarak Bayburt'a iki kişilik tatil hakkı kazandı benden.

"Ee, bayağı bayağı kabul ettin yani sende." Siyah kâküllerimi elimle düzelttikten sonra gülümseyerek başımı salladım ancak hâlâ aklımın bir köşesinde Kardelen'le yaptığımız konuşma vardı. Benim moralimi şu an bozabilecek tek etken de o yarım akıllıydı zaten.

"Sorun ne o zaman?"

"Kardelen," dedi Hazal hiç beklemeden. Kızlar, şaşkınlıkla bana bakarken omuzlarımı silkmekle yetindim. Bu konuyu onlara abarta abarta ve ana bacı sövmeli anlatabilecek en harikulade insan Hazal'dı sonuçta. Hiç işim olmazdı.

Ki dediğim gibi de oldu, bol sövmeli bir anlatımından başlayıp benim onu dövmemden korktuğu için benimle yeniden konuşmamasına bağlanan ve hatta sırf korktuğu için Cedi'yi de yanıma gönderenin o olduğundan bahsedilen bir konuşma geçti aralarında.

Helal olsun vallahi. Ben bile inandım.

"Sonuç olarakta Cedi bizim kızımızdan matematik dersi almak istedi ve Kardelen hayatının 'nah'ıyla karşı karşıya kalmış oldu."

"İşte bu be!" Şeyda, oturduğu yerden kalkıp içinde süt olan bardağını benim elimdeki bardağıyla tokuşturduktan sonra kolunu omzuma attı ve gülümsedi. Gerçekten tüm keyfim yerine gelmişti, bir anda tüm sorunlarım uçup gitmiş gibi hissettim.

"Lili'ye bak sen! Kızım manyak etmişsin çocuğu, daha ne istiyorsun?" Az önce ona fırlattığım yastığı yeniden bana attığında istemedende olsa gülüyordum artık. Ancak hâlâ aklıma takılan ve beni korkutan şeyler vardı, mesela Kardelen'in benim anonim olduğumu anlayamayacak olması gibi.

SÜT MISIR ➵ textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin