Ellerimi dinlenmek için kapattığım test kitabının üzerine koyduktan sonra etrafıma bakındım sessizce. Neler dönüyordu, cidden hiçbir fikrim yoktu ama Cedi yanımdaydı, bu yüzden önemi de yoktu. Başımı iki yana çevirirken beni izlediğini fark ettim.
"Ne bakıyorsun?" Bana bakarak gülerken karnına küçük de olsa sıkı bir yumruk attım. Ona sinirliydim birkaç gündür. Çünkü gerçekten ders çalışmak yerine benimle ilgilenip duruyordu.
Bu, en büyük hayallerimden biriydi fakat artık cidden ders çalışması gerekiyordu. Sınava hiçbir şey kalmamış desek yeriydi.
Cebindeki bir kutu sütü çıkardı, pipetini taktı ve bana uzattı. Ona kızgın kızgın baksamda sütü elinden aldım ve keyifle içmeye başladım. Aynı zamanda sınıftaki diğer insanları izliyordum.
O esnada telefonuma gelen mesaja baktım. Oğuz'dandı.
Yelloz
Hadi basket oynamaya gidelim.
Aaa yanlış kişiye yazmışım.
Neyse üstüne alınmamışsındır zaten Lili. :DSüt
Oğuz,
Sabrımı taşırma.
Yallah Arabistana kardeşim.Yelloz
Üzdü...
Telefonumu çantama attıktan sonra yerimden kalktım ve Cedi'yi de çekiştirerek zar zor sınıftan çıkarttım. Mızmızlanıp dursa da sınıftan dışarı doğru ittim onu ve şirince gülümsedim.
"Akşam çıkışta görüşürüz..."
Dudaklarını büzdü isteksizce. "Veda öpü-"
Bir kere daha karnına vurdum gitmesi için. Bazen okulda olduğumuzu unutuyor olmalıydı. Gerçi okul dışında buluşmalarımızda şu an o kadar sık değildi çünkü onun antrenmanları ve benim ona verdiğim dağlarca ödevler yüzünden çok meşguldü kendisi.
Aslında bir daha onunla konuşmamak gibi tehditlerde bulunmasaydım belki de yapmazdı ödevlerini.
Gülümseyerek ona bakmayı kesip arkamı döndüm. Fakat sweatimin kapişonundan sıkıca tutuldu ve geriye doğru çekildim. Yanağımda bir baskı hissettiğimde gözlerim açıldı. Cedi, yanağıma kocaman bir öpücük kondurdu.
"İyi dersler güzelim."
Ellerini sweatinin cebine koyduktan sonra çapkın sırıtışıyla gülerek merdivenleri çıkmaya başladı... Arkasından bakakalırken omzuma biri kolunu attı.
"Çapkın çocuk." Şeyda ile merdivenleri tırmanan Cedi'nin arkasından bakarken kendime gelebilmek için başımı iki yana salladım. Yeniden kestirdiğim saçlarım ve kahküllerim sallanırken istemsizce gülümsedim.
Birlikte içeri geçtik ve yerlerimize oturduk. Öylesine afallamışken dersi dinlemek zordu...
🥛
"Yoldayım anne, geliyorum." Telefonun diğer ucundan bir yandan temizlik yapıp bir yandan konuşmaya çalışan anneme gülmeden edememiştim. Aslında bir yardımcımız vardı ama bir haftalık izin almıştı. Bu yüzden tüm işlere annem ile birlikte koşturmaya çalışıyorduk.
Okul çıkışı olduğu için etraftaki kalabalıktan sıyrıldık diğerleriyle beraber.
"Lila," Kapatmadan önce hızla adımı söyledi.
"Aslında ben seni Cedi'yi de bize getirmen için aramıştım. Yaprak ve Hazal'da geliyorken Cedi'yi ve Oğuz'u da alır gelirsin diye düşündüm. Biraz fazla yemek yapmışım da."
Şaşkınlıkla kaşlarım kalkarken kızlarla ardımızdan yürüyen Cedi ve Oğuz'a baktım. Annemin sesinde beni deneyen tavrın olduğunun farkındaydım, hiç de zor değildi. Ayrıca annem fazla yemek yapsa bile, her zaman verecek birilerini bulurdu muhakkak.
"Onlara sorarım anne."
"Ama mutlaka gelsinler, yoksa darılırım bak." Şaşkınlıkla güldüm. "Peki anne... Görüşürüz."
Telefonu kapattıktan sonra montuma daha sıkı sarındım ve gülerek onlara baktım.
"Oğuz ve Cedi'de yemeğe gelecekmiş."
Hazal ve Yaprak, anında kahkahalara boğulurken garip ifadeyle bana baktılar diğer ikisi de. Kaşlarımı kaldırıp ben bilmem dercesine kollarımı kaldırdım ve önüme döndüm.
Peşimden geldikleri sırada akşam trafiği yavaştan başlamıştı. Bu yüzden etraf daha hararetli ve kalabalıktı. Cedi, kızlar arkada Oğuz'la konuşurken yanıma geldi ve kolunu uzattı centilmen bir ifadeyle. Koluna girdim gülümseyerek.
Eve gitmeden önce marketten birkaç şey aldık. Ardından ise hiç oyalanmadan eve gelmiştik. Annem, daha az önce telefonda koştur koştur temizlik yapıyorken şimdi tam anlamıyla hazırlanmış bir halde açtı kapıyı. En güzel gülümsemelerinden biri vardı yüzünde.
"Hoşgeldiniz çocuklar. Geçin hadi içeri."
Anneme şaşkınlıkla bakarken onu onayladım ve içeri doğru ilerledik. Kızları çantalarını bırakmaları için odama yönlendirirken annem, Cedi ve Oğuz'u yalnız bırakmamak adına hep bulunduğum yerde kalmaya karar verdim.
Hep birlikte sofraya oturduk çok geçmeden.
Annem, yemek esnasında Cedi'ye pek çok soru sormuştu ve her seferinde biraz daha ona ısındığını hissetmiştim. Yemek sonuna doğru, bir arkadaşıyla randevusu olduğu için de evden ayrıldı.
Hepimiz kendimizi koltuklara atarken tuhaf bir duygu vardı üstümde. Sevgilim ve annem tanışmıştı. Cedi'ye baktım gülümseyerek.
Ardından gece boyunca Oğuz'un dırdırını dinleyip durduk. Uyku vakti gelince ise onları evlerine postaladık ve bizde kızlarla baş başa kaldık. Yarın erken uyanabilmek için de çok geçmeden yatmıştık. Yorgunlukla tavanı izlerken başımı kaldırıp tavana baktım. Güzel bir günün daha sonundaydım ve gerçekten her şey için minnettardım. O sırada telefonuma bir bildirim geldi. Cedi'yle de iyi geceler mesajlaşmamızı yapmıştık oysa.
Telefonuma uzandım ve ekranı açtım merakla.
Bilinmeyen Numara'dan yeni mesaj.
Bilinmeyen Numara: Bir daha telefonuna kilit koymayı unutmamalısın.
Bilinmeyen Numara: Açıp kendi engelimi kaldırmak çok da zor olmadı.
Lila: Hayatımdan defolup gidecek misin artık?
Bilinmeyen Numara: Önce görmen gereken bir şey var Lila... Hazır mısın?
Bilinmeyen Numara: *Fotoğraf.*
🥛
Herkese merhaba! Ühühü, ağlayacağım cidden, haftalar olmuş yazmayalı...
Ama size bir sürprizle döndüm bu sefer. Hazır olun, yeni bir kurguyu daha sizlerle paylaşacağım. Umarım hoşunuza gider.
Ulan hepinizi seviyorke, öpüldünüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜT MISIR ➵ texting
Teen FictionSüt: Sanırım aramızdaki boy farkından dolayı beni göremiyorsun Mısır, Süt: Yoksa kör olduğunu düşünmeye başlayacağım. süt mısır, Cedi Osman 230620 | 171120 TAMAMLANDI. 020720 | #texting'te 1. 180820 | #cediosman'da 1. 310820 | #hayran'da 1. 020920...