thirty nine

7.2K 327 92
                                    

Günün ilk dersi kadar uzun ve sıkıcı geçen başka bir dersin olmadığı, bu dersteyken akrebin yelkovanı takip etmekte zorlandığı zamandan beri kanıtlanılmış bir gerçekti. Hele ki gün içerisinde yapacak bir şeyleriniz, heyecanla beklediğiniz bir durum varsa daha da yavaştı zaman.

Beş dakikada bir geçiyordu bir dakika...

Gözlerimi kapatıp başımı sıranın üzerine koymuş bir vaziyette zamanın bile yitirdiği zaman kavramını boşvermeye çalıştım. Nedendir bilmiyorum ama son zamanlarda bu çok daha sık oluyordu. Artık bitmesini istediğim bir şeyler vardı çünkü.

Son derse kadar, gün boyu odaklanma problemleriyle boğuşurken son ders gelmiş ve çatmıştı çoktan. Ve bu ders de, günün ilk dersiyle kapışacak derecede yavaş ilerliyordu.

Ve sonunda ilerlemek bilmeyen zamanı bir anda hızlandıran zil sesi duyuldu.

Çantamı toparladım ve acele etmeden kızlarla vedalaşıp çıkış kapısından geçtim. Yorgun hissediyordum fakat hiçbir his, yanımdaki boşluk hissi kadar baskın değildi.

O anda ise, gerçek anlamda hissedilmiş gibi ardımdan bir ses duydum.

"Yanınız boş kalmış gibi görünüyor..."

Gülümseyerek olduğum yerde durdum. Yavaşça sesin sahibine döndüm. Özlediğim bakışlarla buluşunca bakışlarım, yavaşça yutkundum ve elleri cebinde duruşuyla dik bir hava veren gözlerine baktım.

"Siz gelirsiniz diye, her zaman boş orası."

Yavaşça yaklaştı bana ve kollarını araladı. Bende sıkıca sarıldım ona. Özlemiştim, bekleyip durduğum şey buydu günlerdir. Ardından yavaşça kollarımı ayırdım ondan. Kolunu uzattı bana ve hiç beklemeden koluna girdim bende.

Evime doğru adımlarken sessizdik.

Yorgunluğumun farkına vardığı için bir yandan da destek oluyordu bana. Gülümsemeden edemiyordum bir türlü. Onu gerçekten çok özlemiştim...

"Lila!" Tüm sessizliğin, ambiyansın, huzurumun ve mutluluğumun bozulduğu o an işte... Hani iki dakika bekleyin bari diyeceğim de, garibanın yüzü gülür mü..? Gülmez.

İkimizde başımızı arkaya çevirdik aynı anda. Arkada gözleri dolmuş bir vaziyette bir hışım bizi izleyen Sanem'e.

Kulpundan tuttuğu çantasını yere attı. "Benimle nasıl oynarsınız?!"

Gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Şaşkınlıktan çıkabilseydim eğer, ona bir tepki gösterecektim ama gerçekten şaşkındım. Üstelik neyden bahsettiğini de tam olarak biliyor ve anlıyorken bu şaşkınlığım büyüktü.

"Peki ya sen Cedi... Beni geç, nasıl parmağında oynatırsın Kardelen'i bu kadar süredir?!"

Etrafta kimsenin olmayışı, sanki bizim için düşünülmüştü. Bu bağırışları duyan biri bizim hakkımızda akıl sağlığında şüphe uyandırıcı tavırlarda yaklaşabilirdi çünkü. Dudaklarımı araladım.

"Sence burada kandırılan taraf kim? Yalanların yüzünden bu haldesin Sanem."

Akmış rimelleriyle bana bakmaya devam ederken ona baktım başımı iki yana sallayarak. "Attığın bir fotoğrafla sana inanacağımı ve asla sorgulamayacağımı mı sandın?"

Hiçbir şeyden haberi yoktu. Bizi de kendisi gibi güvensiz zannediyor olmalıydı. Bu yüzden inanmıştı bu oyuna da.

"Zorla birini öpüp fotoğraf çektirmeyi düşünene kadar, önce biraz bunun gerçekliğini sorgulamayacak kadar aptal olup olmadığımı düşünseydin keşke."

Fotoğraf gözlerimin önüne geldi. Hâlâ garip hissediyordum fotoğrafı düşündükçe. Cedi'ye baktım.

O gün, anonim bana bir kızın Cedi'yi öptüğü bir fotoğraf atmıştı. O an affalasam da bunun gerçekliğini sorgulayacak kadar aklım vardı en azından.

Cedi'nin yanına gidip bu fotoğrafın neyin nesi olduğunu soruşum aklıma geldi. O zamanda şimdiki gibi sımsıkı elimi tutup Sanem'in bunu bir anda yaptığını ve daha sonrasından zaten buna engel olduğunu söyleyişi ve diğer fotoğrafı gösterişi ile Cedi'ye inanmıştım tabii ki.

Hatta bunu anlasın diye ardından ona attığım, aynı fotoğrafın üç saniye sonraki halini de Cedi, bir şekilde bulmuştu bir yerlerden. Onun attığı fotoğraf aldatılma başlığı altında incelenebilecek olsa bile benim gönderdiğim fotoğrafta her şey açık ve netti.

O fotoğrafta ise Cedi, Sanem'i kollarından tutup geriye çekiyordu ve oradaki kişinin Sanem olduğu anlaşılıyordu birinci fotoğraftakinin aksine.

"Bunca zaman ayrılmış gibi yapıp arkamızdan iş çevirdiniz! Üstelik yalnızca siz değil; Oğuz, Yağız ve Deniz'i de kendinize alet etmişsiniz!" Hıçkırıklara boğularak anlattığı şeyleri dinleyip ona baktım.

"Kusura bakma Sanem, senin yaptığının üstüne bu hiçti..."

Acı dolu gözlerle bana bakarak gözlerini silmeye çalıştı ve daha da aktı makyajı. Onun aksine onun için üzülüyordum. Kendini boşuna yıpratıyordu çünkü hiçbir zaman karşılık görmediği biri tarafından ihanete uğradığını savunuyordu.

Ve Kardelen'e gelecek olursak da; kendisi zaten tamamiyle oksijen israfıyken ona umut vermesi bilim açısından da olumsuz olarak kanıtlanmıştı artık.

Başımı iki yana salladım.

"Sırf bizi ayırdığın için seni takdirle yücelten Kardelen neden buralarda yok? Çünkü gerçeği o da bilmiyor, değil mi?"

Sanem, Kardelen'e yalan söylemişti. Cedi ile benim ayrılık sebebimizin, anonim olarak kendisinin beni korkuttuğu olduğunu söyleyerek geçiştirmişti. Çünkü eğer Kardelen fotoğrafları öğrenseydi, arkadaşlıkları biterdi.

Elini kaldırdı ve parmağını salladı. "Resmen oyun oynadınız benimle! Kullandınız beni!"

Başımı iki yana salladım ona bakarak. Çok fazla gürültü yapmıştık zaten. Artık gerçeği kabullense ve gitse iyi olurdu. Üstelik eminim ki daha Kardelen ve Havin'le edecek bir kavgası daha vardı.

Bizim tavrımızın kesinliği karşısında, sinirle çantasını aldı ve arkasına bile bakmadan gitti. Derin bir nefes üfledim havaya.

O sırada başımın üzerine bir öpücük kondurdu Cedi.

"Bana güvendiğin için teşekkür ederim."

Gözlerimi gözlerine çevirip gülümsedim. Ardından yeniden eve doğru ilerlemeye başladık.

Cedi yanımda var olduğu için olsa gerek, yorgunluğum uçup gitti bir anda. İçimdeki o mutluluğu hissettim günler sonra.

Yeniden mutlu olmak ise, bir kere daha Cedi'ye güvenmemi sağladı. Onu bulduğum için mutluydum.

🥛

Bölüm hakkında neler düşündüğünüzü o kadar merak ediyorum ki... Umarım keyifle okumuşsunuzdur.

Bu arada olay hakkında yapılan tahminlerin hepsinin yanlış olmasına güldüm, çok çok üzgünüm...

Sizi seviyorum, bir sonraki bölüm için beklemede kalın! <3 🍓

SÜT MISIR ➵ textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin