"Şu yüzsüze bak ya! Birde sırnaşıyor," Yaprak'ın söylediği sözler ile biraz daha sinirlendiğimi hissederken hemen diğer yanımda oturan Şeyda'nın uzattığı çikolatayı aldım elinden. Bir yerlerde çikolatanın sakinleştirici ve dinginleştirici birkaç hormon salgılamamıza yardımcı olduğunu okumuştum ama herhalde 2. Sayfa'nın falan haberiydi bu.
Derin bir nefes üfleyip kantindeki insanların üzerinde gezdirdim bakışlarımı. Birkaç meraklı bakış Kardelen ve Cedi'nin üzerindeyken aralarında konuştukları konuyu anlamak çok da zor değildi açıkçası.
Öğle arası başlayalı daha birkaç dakika olmuşken nasıl bu kadar hızlı beraber olabiliyorlardı ki?
"Neler oluyor bakalım, burayı kim bu hale getirdi?" Papatya ve Hazal'ın her zamanki ani girişi ve oradan buradan aldıkları sandalyeleri yere sürtüp bizim masamıza çekmeleri ile yerimde sıçradım.
"Biraz daha gösterişsiz giremezsiniz hiç, değil mi?"
"Canım ben geçen sene Amerika'da Oxford'dan mezun oldum. Nasıl gösteriş yapmayayım?"
Papatya'nın dediği şeyin saçmalığı ile göz devirirken çikolatanın son parçasını da ısırıp çöpünü diğerlerini yaptığım gibi önüme koydum.
"Lili Hanım, lütfen bize Cedi'nin evine gidip orada ona ders verme olayı nedir, anlatır mısınız?"
Kızların hepsinin gözleri aynen kocaman olurken dudaklarından dökülen nida da aynı şekilde bir ağızdan söylenmişti. "Ne?!" Şeyda'nın bunu nereden bildiğini bilmiyordum ama şaşırmamıştım da açıkçası.
Ellerimi yumruk yapıp yüzümü örttüm çıkarttıkları yüksek ses ile. Hepimizi aynı anda alan sessizlik ile arkamıza yaslanmak durumunda kalmıştık.
Gerçekten sakin kalamıyorlar. Lügatlarına işlemiş oynaklık.
"Ya bir şey olduğu yok, geçen sefer anlattığım ders meselesi işte. İki gün önce gittim, çalışma bitince de döndüm. Ayrıca sen nereden öğrendin bunu Manyak Şeyda?"
Şeyda, saçlarını havalı bir şekilde geriye atıp bacak bacak üstüne attı ve hayalinde yarattığı tabancanın ucuna bir kovboy edasıyla üfledi. Gerçekten bu kıza bulaşılmazdı.
Ruh hastası.
"O gece annenle annem sohbet ederken sen aramışsın. Filiz Teyze'de anneme senin bir arkadaşına onun evinde ders vereceğini söylemiş. O gün Cedi'yle seni birlikte yürürken görmüştüm bende. Önceden de söylediğin için hemen çaktım köfteyi."
Bir dedektif misali her kelimesini özenle seçip her şeyi tek tek anlattığında olayı anlayıp arkama yaslandım ve o günün özetini kısaca geçtim. Önce atqcakları sevinç çığlıklarını bastırdım ve sonrasında da malum olayı anlattım. Günün sonunda olanlar konusunda ise hepsi bunun yalnızca bir rastlantı olduğundan bahsettiler ve bende onların hayatlarındaki gelişmeleri dinledikten sonra saatin ilerlemiş olduğunu farkedip ayaklandım.
"Cedi ile çalışmamız var yine. Onun yanına gideyim," Kızların imalı ve zaferle parıldayan bakışları arasında küçük bir referans yaptıktan sonra gömleğimin yakalarını kontrol etmiş ve saçlarımı da düzeltip Cedi'nin oturduğu masaya dönmüştüm.
Orada yoktu, dersimiz için anlaştığımız gibi sınıfa çıkmış olmalıydı.
Merdivenleri bir bir adımladıktan sonra sessizliğe gömülmüş koridorda aşina olduğum sınıfın kapısına doğru derin nefesler eşliğinde ilerledim. Heyecanlıydım, hem de her zaman olduğu gibi, bir önceki seferden daha çok heyecanlıydım.
Ne zaman onu düşünsem, görsem, yanına gitsem bu olurdu; her zamankinden daha çok heyecanlandığımı hissederdim. İki yıldır olduğu gibi, nice iki yıllarca olacağı gibi.
"Lila," Arkamdan yüksek sesle adımı seslenen kişinin ses tonu ile şaşırırken tanıdık bir ifade gözlerimin önünü doldurdu.
Kardelen?
"N'aber?" Sorusu yüzünden yine sağdan sağdan gelen bir süre önceki sinirim ile yavaşça omuzlarımı dikleştirmiş ve MC Ogi Beyefendiden öğrendiğim gibi ona kısık gözlerle bakmıştım.
Acaba benden ne istiyordu bu kız?
"Çok iyi," Bana, benim ona baktığımdan çok daha büyük bir cesaretle bakıyorken yine de pes etmedim ve zırvalayacağı şeyleri dinlemek için olduğum yerde bekledim.
Benimkilerin aksine uzun olan saçlarını savurarak biraz daha yaklaştı. "Uzun zamandır bana baktığını farkettim de, belki bir sorun vardır diye sorayım dedim. Daha doğrusu yalnızca bana değil, hiçbir zaman tek taraflı olmayan ilişkimizin bir diğer parçasına da; Cedi'ye de."
Söylediği şeyler ile yavaştan kırılan cesaretimi anlamaması için yüz kaslarımı zorlayıp gülümsemeye çalışmıştım. Ne demeye çalıştığını anlamamış gibi yapıyordum o sırada.
Sanki yaptığı nitelendirme yalnızca anlatımını güçlendirmek içinmiş gibi.
"Yanlış görmüşsün, sana ya da etrafındaki herhangi birine bakmıyorumdur eminim."
"Yanlış görmüşüm demek. Bu arada," Kollarını göğsünde toplarken yüzündeki gülümseme hiç düşmemişti. Ve gerçekten iticiliğini neredeyse koklayabiliyordum. O derece fazlaydı.
"Cedi'nin yanına gittiğinde ona, teklifini kabul ettiğimi söyler misin?" Sözleri tuhaf bir sıkıntıyla içimi doldururken gözlerimi kırpıştırdım. "Bekletilmeyi çok sevmez de."
🥛
nasılsınız bakalıım dostikelerim?
ulan şu reyyan karısı da kaptı ya cedi'yi, bende daha bir şey diyemiyorum artık. bu saatten sonra Kardelen Reyyan karısıdır. Hadi bakim.
buradan okuyan üç beş can okuyucularıma selam olsun ahakdhkajs
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜT MISIR ➵ texting
Teen FictionSüt: Sanırım aramızdaki boy farkından dolayı beni göremiyorsun Mısır, Süt: Yoksa kör olduğunu düşünmeye başlayacağım. süt mısır, Cedi Osman 230620 | 171120 TAMAMLANDI. 020720 | #texting'te 1. 180820 | #cediosman'da 1. 310820 | #hayran'da 1. 020920...