Ela'nın çağırdığı yere bizimkilere haber vermeden erken gitmiştim.
Yani ben erken sanıyordum fakat mekan dolu... Kalabalığa karıştığımda ela'yı görmeye çalışıyordum ki kapının ordan gelen birinin sesini duydum.
"Hanginiz sevdiğim çocuğa kimi ne şekilde tehdit ettiğimi söyledi!?"
Salak ece...
Kalabalığın arasından yürürken onun görebilceği bi yerde durdum.
"Ben söyledim?" dediğimde gizem salağı gelip kolumu kavradı ve sıkıp kendine çekti.
"Tabi neden şaşırmadım acaba küçük kız kardeşinin arkamızdan konuşmasına. Noldu canım kıskandın mı ece'yi?"
"Hayır? Ben öğrenir öğrenmez abime söyledim yani yapabilirsin ki bu konuda?" kolumu kendime çekip bir şey diyemeyen yüzlerine bakarken "benimde tahmin ettiğim gibi hiç bir şey yapamazsınız" dedim.
Ece "birde bundan gurur mu duyuyorsun?" dediğinde gülümseyip "evet" diye yanıtladım.
Gizem bir şey demek için ağzını açtığı sırada kapıdan giren tolga abim ve emre'yi gördü.
"Seninle sonra görüşücez" diyip ece'yi kolundan tuttu ve çıkıp gitti.
Bu da anca konuşuyor ama tek kelimesini bile yerine getiremiyor
Abim yanıma geldiğinde 'bi sorun mu var' bakışı attı. Gülümseyip "yok bir şey" dediğimde üstelemedi ve yanımızdan geçen bi garsonun dağıttığı şarap bardaklarından eline aldı.
Alper ve melis çift kombinleriyle beraber kapıdan girerken dikkatimizi çekmişlerdi.
Lan aynı kıyafetlerle çok şekerler
Merak edenler için kıyafetleri;
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Emre'nin yanaklarına elimi koyup alper ve melis'e bakmasını sağladıktan sonra kendime çevirdim ve dudaklarımı büzdüm.
"Yani?"
"Yani odunsun"
Dedi ve çarpıldı...
"Ben mi odunum.."
"Değilsin ama takım giyinsek ölmezdin"
"Başka sefere güzelim"
"Ihm... Peki" dediğimde kolunu omzuma attı ve kendine çekti.
