"Farkındaysan eğer şuan benim kapsama alanımdasın Dilşah. Ben izin vermediğim sürece bu alandan çıkamazsın.Bütün çıkışlar iptal." "Bu ne saçmalık!" diyerek yataktan fırladım ama kolumu çekmesiyle bu sefer kucağına düştüm. Hemen doğrulmaya çalıştım ama kollarını belime öyle sıkı sarmıştı ki kaçışımın imkanı yoktu. "Bana neler olduğunu anlatmadan bırakmam seni." Saçlarım yanaklarına dokunuyordu.O kadar yakınlaşmıştık ki nefeslerimiz birbirine karışıyordu. Ben kendimi geri çektikçe o da beni daha da kendine çekiyordu. Bu durum canımı sıkmaya başlayınca son bir hızla kendimi geri attım.Kurtulacağım derken beni kendine öyle bir çekti ki dudaklarım dudaklarıyla buluştu. Böyle bir buluşma için randevum yoktu oysa. Hala randevu diyorsun.Bence bir an önce çık o yataktan. Az önce yataktaydın, şimdi dudak dudağasınız.Bu işin sonu hiç hayra alamet görünmüyor ben sana söyleyeyim. Sen bana hiçbir şey söyleme iç ses.Mümkünse sus artık.Çıkmak istedikçe batıyorum, görmüyor musun? Dudaklarının sıcaklığını bütün hücrelerimde hissediyordum. Dudaklarımı,dudaklarına mühürledi sanki.Bağlanıp kaldık öylece.Ne o kopabildi dudaklarımdan ne de ben kopabildim dudaklarından.Değişik bir ruh haline büründü bedenim.Değişik duygular kapladı kalbimi.