Kırmızı Örümcek Zambağı. Dünyanın en zehirli bitkileri listesinde öne gelen o güzel zambak. Ölümün kendisini temsil eden bu kırmızı bitki, zehrinin yanında cezp edici bir özelliğe de sahipti. Doğal güzellikleri ile insanları büyülerken ruhlarını cezp eder ve onları çağırırdı. Yalnızca dokunmak bile zehrinin etkisine kapılmaya sebep olurken dünya üzerinde bu çiçeği kendisini öldürecek kadar zorlayan kimse olmadı. Bir kişi hariç. Yalnızca bir kez solup ölürdü zambak. Sonrasında kayış benzeri yapraklar ortaya çıkar, yılın geri kalanında onların da öldüğü yaza kadar zambağı tutarlardı. Ama bugün burada, artık ölümü çağrıştıran zambağı ayakta tutan şey kayış değildi. Onu artık intikam için bekleyen, gözlerindeki karaları derisine dağılan Kara Mamba tutuyordu. Onun için artık, ölümden önce intikam geliyordu. Ölümüne susamış yılan, intikamından önce zambağı bırakmayacağına yemin etmişti. O yüzdendi bu dik duruşu. Ama kimsenin bilmediği bir şey daha vardı. Kırmızı örümcek zambağı; keder, acı, veda ve ölüm anlamına gelirdi. Bunları kendiyle getirirdi ve onun, onu dik tutmaya çalışan yılana bile acıması yoktu. Yılan intikamı beklerken, zambak ise huzuru beklerken birbirlerini öldürdüler. Ve ellerinde, acıdan başka hiçbir şey kalmadı.