dokuzuncu bölüm | his

1.2K 60 5
                                    

Olayları biraz özetleyecek bu bölüm, birbirlerine olan davranışlarını, hissettiklerini anlayacaksınız. Rahatsız olduğunuz, beğenmediğiniz herhangi bir kısmı veya tavsiye vermek istediğiniz ne varsa yorumdan,dmden ulaşabilirsiniz. Hepinizi bol öpüyorum.

5 Ay Sonra

"Nereye kız çingene?" Dış kapıyı son kez kilitleyip anahtarı cebime attım.

"Markete ya, nereye olsun." Klasikleşmiş bir şekilde deri ceketinin cebinden sigara paketini çıkardı, bana uzattı.

"Selami abiye gitmeyeceksin herhalde." dedi ikimiz de sigaramızı yaktıktan sonra. Kafamı olumsuz anlamda salladım. Salına salına yürürken lafıma devam etmemi beklercesine yüzüme baktı.

"Babamın senesi geliyor, büyük markete gidip mahalledeki çocuklar için bir şeyler alacağım. Haftaya da ailelere erzak getirteceğim. Dolanayım hem biraz, Zeliha teyze köye gideceğim diyordu bir şeyler alırım." Bana kızgın bakışlarını yöneltip konuşmaya başlayacakken susturdum.

"Biliyorum Celasun, paran var; almak istemesem senden isterim zaten."

Babamdan kalma yüklü bir miktar vardı. Kendime bir şey almaya uğraşmıyor, ihtiyacı olanlara dağıtmayı tercih ediyordum.

Kabaca duyduğum kadarıyla Koçovalı'ların da ihtiyacı vardı, silah almaları gerekiyordu. Onların bana sormasını beklerken hiç akıllarına gelmemek biraz kırmıştı. Biz bir aileydik, canımı isteseler verirdim; paranın ne önemi vardı ki?

"Bu dallama yine gelmiş.. Şeytan diyor umursama Selim abi'yi, git iki tane çak!"

"Celasun.. sakin ol biraz ya." dedim kolunu tutarak.

"Onun yüzünden başına neler geldiğini hatırlamıyorsun herhalde."

Hatırlıyordum.

O günkü tartışmamızın üstüne Akın, Songül'e gidip bağırmış ve tehdit etmişti. Cengiz Erdenet'in kızı olduğumu söylememesi için 'seninle barışmam, seni silerim' gibisinden tehditler savurmuştu. Eh, bu da Songül'ü daha da sinirlendirmişti. Akın'ın beni sevdiğini düşünüp tehdit ettiğini, onunla asla barışmayacağını düşünmüştü.

Barışıp barışmayacağını bilemezdim. Tek bildiğim şey vardı, o da Akın'ın kimseyi sevmeyeceğiydi.

Songül, bu düşüncesiyle hareket edip mahalledeki herkese Cengiz Erdenet'in kızı olduğumu söylemişti. O adam yüzünden oğlunu, eşini, kardeşini kaybeden insanlar duydukça beni mahallede istememişlerdi. Kime ne diyebilirdim, haklılardı.

Bunun üstüne Salih abi, insanları sakinleştirmeye çalışırken Akın araya girmişti. Belli ki kendini suçlu hissediyordu.

Bu olayların üstüne bir aya yakın dışarı çıkmamıştım. Çıkışım, sinir krizi geçirmemle sonuçlanmıştı. Songül gelip beni çıldırtmış, 'abilerimin' hala Çukur'la uğraştığını söylemiş; onları veya kendimi öldürmem için neyi beklediğimi sormuştu.

Haklıydı. Neyi bekliyordum? Birine bir şey olmasını mı?

Bu suçlulukla nasıl yaşayacaktım?

Geçirdiğim sinir krizinin üstüne ne hikmetse Akın, Celasun'la birlikte gelmişti. Oradan geçiyorlarmış, yersen.

Celasun beni sakinleştirmeye çalışırken Akın, Songül'ü kovmuştu. Sonra da yanıma gelip girdiğim astım krizinde bana ilacını vermişti. Normalde astımım yoktu, bugüne kadar hiç böyle bir şey yaşamamıştım. Okuldan arkadaşımla gittiğim doktor, sebebinin genetikten çok stres ve üzüntüden olduğunu söylemişti. Buna ben pek şaşırmasam da Akın şaşırmıştı. Geçirdiğim sinir ve astım krizinden sonra bana olan ilgisi daha da artmıştı.

doomsday | akın koçovalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin