altıncı bölüm | mektup

1.3K 69 22
                                    

İstediğiniz zaman açabilirsiniz, bu şarkıyla yazdım. Sizin de okurken dinlemenizi tavsiye ederim. 💓💓

Kulaklığımı topuzumun hemen arkasından kulağıma takıp yokuş inmeye devam ettim.  Bu yol Çukur'a girmek veya Çukur'dan çıkmak için en son kullanılan yoldu. Buradan girmek beni biraz da olsa rahatlatıyordu.

O gün beni öpmesi, ertesi gün bütün mahallenin dilindeydi. Akşam o saatlerde herkes televizyonun başında dizisini izlerken, bizi nasıl görmüşlerdi; nasıl bütün mahalle sabahına organize olmuşçasına konuşmuşlardı bilmiyordum. Mahallelinin dilini çekmemek için, Akın'la en azından bir süre yüz yüze gelmemek için ertesi sabah kuzenime kalmaya gitmiştim. Okuluma daha yakındı ve bu süre içinde vizelerim de bitmişti.

Kendimi çok kötü hissediyorum dememek için çok uğramıştım, ama gerçek buydu. Kullanılmış gibi hissetmek, beni mahvediyordu.

Ona aşığım diyemezdim, ama bunları ondan beklemiyordum. Herkese beklerdim, herkesten beklerdim ama ondan beklemiyordum.

O günden sonra Akın'ın veya Songül'ün, ikisinin ilişkilerinden haberim olmamıştı. Olsun da istemiyordum. 5 ay içinde her şey çok üst üste gelmişti ama ben buna bağımlıymışım gibi zorluklara koşarak gitmiştim.

Nefes alabileceğimi sandığım her kapı, birer birer yüzüme kapanıyordu.

Eve girmeden önce bakkala uğrayıp bir şeyler almam gerekiyordu. Sokağın başında olan Selami amcaya gittim.

"Kolay gelsin Selami amca," diyerek içeri girdim. Alacaklarımı birlikte toparlarken nasıl olduğunu falan sormuştum. Parayı ödedikten sonra bakkaldan çıktım.

Tam karşımda ellerini cebine koymuş bir şekilde beni bekliyordu.

Yüzüne bile bakmadan çıktım. Hızlıca elimdeki poşetlerle yürürken arkamdan bana seslenmeye başlamıştı. Onun üç adımı benim bir adımım olduğu için bana yetişmişti bile.

"4 gündür her yerde seni aradım, neredeydin?" Cevap vermeden tekrar önüme dönüp yürümeye başlamıştım ve tekrar aynı şey yaşanmıştı.

"Bi' dur Eylül. Konuşalım, anlatayı-"

"Akın dinlemek istemiyorum."

"Ben dinlemeni istiyorum."

Bu sefer kolumu sıkıca tutmuş, sinirli ama dinlemen gerek dercesine yüzüme bakıyordu. İstemeden de olsa onu onayladım. Dinlemek istiyordum, sebebini bilmek istiyordum.

"Seni dinliyorum."

"Burada konuşmayalı-"

"Hayır konuşalım, sorun değil benim için."

Oflayarak beni omuzlarımdan itekleyerek sokaklardan birine soktu. En azından daha boştu. Karşısına geçip ellerimi birbirine bağladım.

"Dinliyorum."

"Bak, zamanında Songül beni çok peşinden koşturdu. Hâlâ da koşuyorum sayılır. Evet, onu kıskandırmak için seni öptüm. Yapmamam gerekiyordu biliyorum, ama sebebini bil. Altında farklı bir şey aramanı istemem."

Benimle dalga geçer gibiydi. Resmen benimle dalga geçiyordu. Ben onun canı isteyince öpeceği, canı isteyince tersleyeceği herhangi bir insan değildim!

doomsday | akın koçovalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin