Çukur'a zor bela girmiştim. Ayaklarım, vücudumu tutmakta zorlanırken adımlarımı hızlandırdım. Kahvenin olduğu caddeye girdiğimde elimdeki sıvının bacağıma doğru aktığını hissetmiştim.
"Meke!" diye seslendim birkaç adım ötemde turlarken. Sesimin fısıltı halinde çıktığına yemin edebilirdim, gücüm ancak buna izin vermişti.
"Eylül, ne oldu kızım sana?"
Meke ve yanında duran Celasun, hızlıca bana doğru koşarken daha fazla ayakta duramayacaktım.
Celasun hızlıca yere çökerken diziyle sırtıma destek verdi. Meke yaramın nerede olduğunu bulmaya çalışırken hiddetle konuştu.
"Kim yaptı bunu sana?"
"Arık yaptı, Arık Erdenet."
Gözlerim iyice buğulanırken kafam sola düştü.
En son gördüğüm şey kahveden çıkan kalabalığın bana doğru geldiğiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
doomsday | akın koçovalı
Fanfic"sen ne kadar şeytansan ben o kadar meleğim Akın Koçovalı, sana iyilik ne demek öğreteceğim." tüm hakları Burak Dakak'ın gülüşünde saklıdır.