kırk üçüncü bölüm | efsun kent

553 34 10
                                    

Hadi bakalım, başlıyoruz... bismillah... beğenmediğiniz tek bir yeri bile istediğiniz yerden söyleyebilirsiniz, iyi okumalar ballar, hatalarım varsa affolaaa 💗💗

"Oğlum bir söylesene.. Nasıl oldu bu?" Akın, Cumali amcasına cevap vermeyerek oturduğu yerde sallanmaya devam etti. Cevap vermeyeceğini anlayan Cumali, tekrar eşinin yanına oturdu. Hastane her zamanki gibi kalabalıktı.

Akın, hissettiği suçluluk yüzünden silahı bir kez daha kendine doğrultmak istese de duruyordu. Önemli olan tek şey, Eylül'ün iyi olmasıydı. Tek istediği şey, sevdiği kadının yaşamasıydı. İsterse Songül herkese katil olduğunu söyleyebilirdi, bir gram bile umurunda değildi.

"Sen mi yaptın lan?! Sen mi yaptın!" Meke, arkasından koşarak Akın'a sinirle yürüyen Celasun'u tuttu. Akın oturduğu yerden hiç kalkmadı, kafasını bile kaldırmadı.

"Oğlum tamam, bi sakin-"

"Ne sakini Cumali abi?! Yatıyor kız içeride, ölecek mi kalacak mı belli değil. Ne sakini ya?!" Celasun, Cumali'den bakışlarını çekip işaret parmağını sallayarak Akın'ın üstüne yürüdü.

"Eğer ona bir şey olsun Akın, tek bir şey olsun sana o zaman hesabını soracağım! Bak o zaman göstereceğim sana dünyanın kaç bucak olduğunu!"

Akın kafasını sakince kaldırıp Celasun'a baktı.

"Naptın oğlum? Naptı kız kendini mi vurdu?!"

"Hayır. Kendini vurmadı, intihar etmedi."

"Lan nasıl bu kadar eminsin? Bu kız daha bir ay önce kendine sıkmaya çalışmadı mı?!" diye sordu Yamaç merakla. O an ne olduğunu, birlikte olduklarını kimse bilmiyordu.

"Yapmadı dedim size!"

"Lan nasıl bu hâle geldi o zaman?! Kızı bunalttı-" Sinirle ayağa kalkıp Celasun'un dibine girdi. Burun burunalardı.

"Yapmaz dedim, o bir kereydi. Bir daha yapmaz!" Yamaç, Akın'ın kolunu tutarak geri çekmeye çalıştı. Sakin olmasını söylese de pek işe yarayacak gibi değildi.

"Kimse bana ne yapacağımı söylemesin amca, hiç kimse!" Özellikle annesine bakınca Karaca istemsizce yerine sindi.

"Hele de Eylül hakkında.. sakın tek bir kelime etmeyin!" dedi ve Yamaç'a baktı. Eylül onları affetse de Akın, Eylül'e yaptıklarının söylediklerinin hiçbirini unutmamış ve affetmemişti. Kendi konuları ayrıydı, Eylül ayrıydı onun için.

"Hepinizi üzerim, çok üzerim." Celasun'un gözlerinin içine bakarak söyledikten sonra koridora doğru adımladı. Ayşe oğluna seslenip peşinden giderken Akın sinirle durup ona döndü.

"Anne! Seni de üzerim, çekinmem!"

Tek bir şey daha söylemeden arkasını dönüp hastaneden çıktı. Nefesi yine daralmış, kalbi olması gerektiğinden daha hızlı atıyordu. Nefessizlikle bahçeye kendini attı. Elini kalbine koymak sanki işine yarayacaktı. İstemese de dizlerinin üstüne çöktü.

"Akın, yeğen!" diye seslenirlerken etrafındakiler yardım etmeye çalışıyordu. Cumali yakını olduğunu söylediler.

"Oğlum ilacın nerede?!" Akın eliyle ilacına ulaşmaya çalışsa da gücü yetmedi. Yamaç hemen ilacı alıp ağzına götürdü, ikisi birlikte can havliyle ilacı sıktılar.

"İyi misin oğlum?"

"İyi misin, bak bakayım bir bana.."

"İyiyim, iyiyim tamam geçti tamam." Amcaları, onun kolundan tutup yavaşça kaldırdılar. Nefes alması önemli değildi. İçeride Eylül'ü yatıyordu.

doomsday | akın koçovalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin