kırk ikinci bölüm | sezon finali

664 36 27
                                    

Ya Sidi şarkısını kaç kez medyaya koyduğumu hatırlamıyorum, o kadar çok seviyorum ki ilk sezonda duyduğumdan beri.. Çok ara vermeden diğer kitaba başlarız. Biraz bölüm depolamam lazım. Hepinize iyi okumalar, sevgilerimle 💗💗💗

"Çek ellerini.." diye fısıldadım gözlerim kapalıyken. Üstüme örttüğü pikeyi üstüme bıraktı. Gözlerimi açmadım, açmak istemedim.

"Buranın hali ne Eylül?" Gözlerimi yavaşça açtım. Karşımda yatakta oturmuş, sakince beni izliyordu. Cevap vermedim. Yüzüme bakmaya devam etse de ona bakmadım. Yerinden kalktı. Önce önüme fırlatılmış  kıyafetlerimizi yatağın üstüne attı. Yere düşmüş bavulumu kaldırarak içindekileri de yatağın içine koydu. Bavulun fermuarını kapatıp kenara koydu. Kıyafetlerimizi tek tek katlayıp dolaba koyarken yerimden kalkmadım. Bacaklarımı biraz daha kendime çekerek sadece izledim. Arkamdaki pencere açıktı. Sırtıma soğuk hava gelirken pikeyi biraz daha üstüme çektim.

"Camı kapatır mısın?"

"Kapatamam, leş gibi parfüm kokuyor. Tıkanacaksın." Histerikçe gülsem de sesimi çıkarmadım. Şimdi mi aklına gelmişti beni düşünmek, astım krizine gireceğimi şimdi mi düşünmüştü? Hiçbir şey yapmayarak izlemeye devam ettim.

Kıyafetlerimizi dolabına yerleştirdikten sonra yere attığım şeyleri masanın üstüne koydu. En azından kırılmamış olanları. Toplayabileceği her şeyi topladıktan sonra ayağındaki terliklere rağmen dikkat ederek kapının önüne gitti. Yastığı biraz silkeleyip kenara koydu, ekranı çatlamış telefonumu çalışıyor mu diye kontrol etti ve cebine koydu. Sonra da kapalı kapıyı açtı. Beş dakika sonra Saadet ablayla birlikte geldiler. Yine yerimden kalkmadım, bana baksalar da tepki vermedim. Birlikte cam parçalarını topladılar, ıslak yeri sildiler ve süpürdüler.

"Biz çıkacağız birazdan, yemek getireyim mi ablam size?"

"Yok abla, sağol. Biz hallederiz." Gözleri bana döndü, özür dilercesine gülümsedi. Sadece kafamı salladım. Odadan çöpü aldı ve kapıyı kapattı. Akın çıkmamış, yatağa oturmuştu.

"Eylül,"

"Konuşmak istemiyorum Akın. Gitmeme izin verecek misin?" Kafasını sağa sola salladı.

"Yan odaya geçebilir miyim?"

"Hayır Eylül, seni yalnız bırakamam."

"Bıraktın bırakacağın kadar Akın. Sağolasın düşüncen için." Gözlerini devirip ofladı. Başka hiçbir şey söylemedi.

"Saadet ablalar nereye gittiler?"

"Efsun'a. Yemeğe çağırmış herkesi. Dönmezler bugün, kim kimi nasıl ikna etti bilmiyorum ama orada kalacaklarmış." Kafamı salladım. Yavaşça yerimden kalkıp dolaba katlayıp koyduğu pijamalardan birini aldım. Karaca'nın odasına doğru gidecekken durdurdu. Kapının önüne çıktı. Giyindikten sonra tekrar içeri girdi. Yatağa tekrar oturmadan üstündekileri  değiştirmek için dolabına baktı. Masanın üstünde duran sigara ve çakmağı alarak aşağıya indim.

Mutfak sigara kokmasın diye bahçeye çıktım. Ben sigaramı yakarken Akın elindeki küllükle yanıma oturdu.

"Songül gibi kokuyorsun." dedim gülümseyerek. Hiçbir şey söylemedi. Sigaramdan bir nefes aldıktan sonra külü düşmesin diye küllüğe vurdum. Kalbim acıyordu.

"Bugün son, Akın. Yarın gideceğim. İstersen yine odaya kilitle, farketmez. Durmayacağım burada."

"Boşuna konuşuyorsun Eylül. Seni kaybetmeyi göze alamam." Ufak bir kahkaha attım.

doomsday | akın koçovalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin