elli ikinci bölüm | kavuşma

611 38 3
                                    

Bölümler bi tık daha uzun arayla gelecek gibi duruyor.. Depolanmış 12 bölüm var ama ilham 0.. 2 gün arayla atarsam bi ay sonraya bölüm kalmaz, mecburen beklemek zorunda kalıyorum ilham perilerimi.. hepinizi öpüyorum, keyifli okumalar.. 💗💗

"Kuzen hazır mısın? Çıkalım yavaştan." Kafamı sağa sola salladım.

"Seren bana astım ilacı lazım, nefesim kesiliyor." O kafasını sallarken yanımızdaki adamlar ne yapması gerektiğini anlamışçasına evden çıkmışlardı.

Nefesimin kesilmesinin sebebi neydi bilmiyordum, heyecan mı ya da korku mu, veya bambaşka bir şey miydi hiçbir fikrim yoktu. Tek hissettiğim şey bu evden çıkıyor olmamın rahatlığıydı.

Seren adamlara bir şey çaktırmamak için çok iyi konumlanmaları gerektiğini anlatıyordu. İlacım gelene kadar Filiz ablayla hızlı bir konuşma yapabileceğimi düşündüm ve mutfağa gittim.

"Kızım-"

"Sana neler olduğunu Seren anlatmış sanırım. Dediğim gibi, korkmayın ve hiçbir şey belli etmeyin. Ben sizi Çukur'a aldıracağım. Ben yapamasam Yamaç abi halledecek." dedim net bir tavırla. Kafasını olumlu anlamda sallarken bana sarıldı. Bana teşekkür ederken ayıp olmaması için kollarımı ona sardım. Hiçbir şey içimden gelmiyordu.

Beni kızı gibi gören kadına sarılmak bile.

"Eylül, hadi çıkalım artık. Geç kalacağız randevuya."

Evden çıkarken korumalardan birinin elindeki ilacımı alıp hemen sıktım. Derin bir nefes alırken arabaya bindik.

Araba bahçeden çıkarken her şeyden çok kalp atışımın sesini duyuyordum. Ne yapacağımı tahmin bile edemiyordum. Uzun süredir üzerimde olan bu hissizlikten sonra hissettiğim şeyin heyecan olması garip hissettiriyordu. Gerçekten uzun zamandır ne mutluluğu, ne mutsuzluğu hissedebiliyordum. Tek hissettiğim şey fiziksel acıydı.

"Eylül, sana silah versem halledebilir misin?" Her ne kadar yapmak istemesem de kafamı olumlu anlamda salladım.

"Tamam güzel, birazdan seninkiler önümüzü kesecekler. Araba durduğu an arkadan kafalarına sıkacağız. Sonra ben sana kaldır diyene kadar kafanı kaldırmayacaksın." Kafamı net bir şekilde salladım. Elimdeki silahın ağırlığı, bana bir ton gibi gelse de sesimi çıkarmadım. Hiçbir şeyle uğraşmak istemiyordum, tek istediğim şey kimsenin bana zarar vermeyeceği bir yerde huzurla uyumak istiyordum. Olanları tamamen unutup Akın'la olmak istiyordum.

Ama her şeyin bir çaresi vardı, unutmanın yoktu.

Duyduğum silah sesiyle derin bir nefes daha aldım. Araba ani frenle durduğunda ikimiz de silahlarımızı koltuk aralarından onlara doğrulttuk. Tetiğe bastığımda ön cama sıçrayan kan damlaları bu sefer midemi bulandırmamıştı.

"Öylece durma Eylül, çök şuraya!" Seren'in kolumdan tutup beni boşluğa çekmesiyle yere çöktüm. Sadece duruyordum, olduğum yere çökmüş ve bekliyordum. Uzun zamandır bu kadar sık duymadığım kurşun sesleri bana 'geri döndün Eylül, kendini toparla ve normal hayatına geri dön' dercesine havada uçuşuyor gibi hissediyordum.

Uzaktan da olsa onun sesini duymuştum. İstemsizce tebessüm ettim, gözlerim doldu. Sesini bile çok özlemiştim ama onun yüzüne bakabilecek cesaretim yoktu. Çünkü ona çok kızgındım, kızgınlıktan çok kırgındım.

"Sen burada bekle, inme." dedi Seren kurşun sesleri kesilince. Seren'e kafa salladım. Kendi tarafındaki kapıyı açtı.

"Beyler halledemediniz mi hâlâ ya?" Dalga geçercesine konuştuğunda gözlerimi devirdim. Kafasını yukarı doğru kaldırdı. Gözlerini kıstı ve on saniye etrafa baktı. Sonrasında tekrar kafasını arabanın içine uzattı.

doomsday | akın koçovalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin