on beşinci bölüm | para

935 45 11
                                    

Çukur.. Ağlamaktan kahroldum. Benim güzel çocuklarım, umarım daha da iyi yerlere gelirsiniz. 🥺🥺🥺

Bölüm biraz kısa ve az Akın'lı bir bölüm olacak, affola.

İlk sahneyi dizide de izlerken gülme krizine girmiştim, yazarken yine girdim. Umarım siz de gülersiniz :))

Size bu ve bundan sonraki bölümü bırakıyor, finali tekrar tekrar izleyip ağlamaya gidiyorum. İyi okumalar 💗💗

"Oğlum.. Ögeday değil o." Hafifçe kıkırdayarak kollarımı birbirine bağladım ve duvara yaslandım. 1 sene öncesine kadar bu kadar erkeğin içinde durmak rahatsız ederken şimdi çok rahattım.

"Nasıl değil lan? Ne olacak?"

"Ogeday Ogeday. O'la." Meke kafasını kaldırıp Celasun'a baktı.

"Ne farkeder amına koyayım ya? Ha o ha ö." Celasun'dan bakışlarını çekip bana baktı.

"Pardon Eylül."

"Abi.. ya abi Kuklan yazmış ya." Yanımda duvara yaslanmış Akın'ın gülüşünü duyunca daha fazla gülmemi tutmadım.

"Abi Gengiz yazmış ya. Çağtay nedir abi?"

"Oğlum hadi lan. Bırakın eğlenmeyi napıyorsak yapalım ya." Kağıtları bez gibi bir şeyin içine koyup karıştırdı.

"Hazır mısın?"

"Ha ciddi ciddi yani." Duruşumu biraz daha dikleştirip ciddileştim. Ne olacağını merak ediyordum.

"Eğlenmeyelim mi ya biraz?"

"Yılbaşı çekilişi, çocukluğumuzdaki gibi." Cumali abinin hınzır gülümseyişi beni gülümsetmişti. Gülerek torbadan bir isim çekti. Heyecanlıydı.

"Allahım, inşallah Çağatay çıkar. Çağatay, Çağatay.." Kağıdı açtı. İsmi söylemedi. İki kardeş birbirlerine baktı.

"Ne diyorsun?"

"Bana hiç farketmez. Ne de olsa hepsi teker teker gidecek."

"Bak işte doğru söz diye buna derim." diye onayladı Cumali abi. Yanımda duran Akın, amcalarıyla gururlanırken bundan utanırcasına kafasını çevirdi. Muhtemelen abilerimin öleceğini konuşuyor olmaları, bana acı verir diye düşünüyordu.

İçim gram sızlamıyordu. Hepsinin cehennemin dibinde yerleri hazırdı.

Kafalarını salladıktan sonra birbirlerinden bakışlarını çekmeyen gerçek abilerime baktım. İşte bununla ben de gurur duyuyordum.

Çocukların hepsi depodan çıktıktan sonra Akın ve ben de çıkacaktık. Akın beni sormak istediği şeyleri sormak için durdurdu. Yamaç abi ve Cumali abi de çıkmıştı.

"Buraya geldin ama.. istemiyorsan eğer kaldıramayacaksan gelme, lütfen." Cevap verecekken tekrar sözümü kesti.

"Kızmıyorum ben sana, yanlış anlama." Bu söyleyişine kıkırdadım.

"Yanlış anlamadım. Kalmak istiyorum, sorun yok." Bana karşı olan gülümsemesiyle kafasını salladı. Benden başka birine böyle gülümsediğini hatırlayamamak, neden midemde kelebeklerin uçuşmasına sebep olmuştu?

Tam gidecekken kolundan tuttum. Bana döndü.

"Sen iyi misin? Konuşamadık, o kadar uğraştın benim için. Özür dilerim."

"Hayır hayır saçmalama." Sorumun cevabını beklercesine ona baktım. Boğazını temizledi.

"Daha iyiyim, alıştım. Dediğin gibi oldu. Sen de alışacaksın. Biliyorsun." Bana şefkatle baktığında gözlerim doldu. Ne tepki vereceğini bilmeden ona sarıldım. Saniyelik olarak şaşırsa da kollarıyla beni sarmaladı. Yüzümü sola çevirip omzuna yasladım.

doomsday | akın koçovalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin