onuncu bölüm | ölüm

1.1K 50 7
                                    

İşlenilecek konular bi tık diziye(eski bölümlere) paralel gidiyor, haberiniz olsun

"Ben böyle işin gelmişini geçmişini..

"Abi benim anlamadığım; nasıl aldı bu adam tapuları?" diye sordu Yamaç abi. Hepsi sinirliydi, sinirlerini çay alır diye oturduğum yerden kalkıp hepsine çay koydum.

Sen bile gerginlikten, her hücrende hissettiğin o suçluluk duygusundan ne yapacağını bilmiyorsun ki Eylül.

"Ben ne bileyim o şerefsizin satacağını!"

"Amca kim neyi sattı bi anlatsan." Çayını biraz daha kendi önüne çekerek gözleriyle teşekkür etti.

"Yeğenim, tefeciyle anlaştım. Güvenmediğinden tapuları da rehin aldı." Masaya sertçe avcunun içiyle vurdu Yamaç abi. Sinirle birbirlerine bağrışmaya başladılar.

"Abi bunu yapmayacaktın! Biz bunu seninle konuştuk, böyle çözüm mü olur?!"

"Oğlum ne yapayım, ben nereden bileyim lan böyle olacağını? Elimizde çözüm vardı da ben mi yapmadım?"

"Yok muydu Cumali abi?"

Araya girmeden edememiştim.

"Kızım senin paranla olaca-"

"Abi tahmin ettiğinden daha çok para var, olmasa bile tefeciden daha iyi durumda olurduk." Yamaç abi, olayın dışında olmama rağmen haklı olduğumu biliyordu. Keşke para işini ilk başta Yamaç abiyle konuşsaydım.

"Neyse, şimdi ne yapmamız gerektiğini konuşmamız lazım. Babam nerede, o da gelsin bir yol çizelim."

"Akın valla en son evden bi' hışım çıktı, nereye gitti söylemedi hiç." dedi Metin abi. Akın sakince cebinden telefonu çıkardı, babasını iki defa aradı ama açan yoktu. Cumali abi kaşları çatık köşede oturan üçlüye döndü.

"Siz bir mahalleyi dolanın aslan parçaları, sorup soruşturun." Cumali abinin söylemesiyle onu onaylayarak hemen kahveden çıktılar.

Akın babasını telefonla bir kez daha ararken kendimi bir şeyleri söylemek için daha fazla tutamadım.

"Yamaç abi, belli ki benim de sebep olduğum bir şey bu. Gidip konuşayım, beni is-"

"Saçma sapan konuşma Eylül."

Akın'ın bakışları, bu cevabından daha netti.

Ortamı sessizlik korurken Yamaç abinin telefonu çaldı.

Çağatay Erdenet arıyordu.

"Efendim orospu çocuğu."

"Hayırdır Yamaç, bir sinirlisin. Tapular ben de diye mi? Doğru.. Zaaflarını bildiğiniz insanları çok kolay kullanabilirsiniz beyler. Bu da benden size bir usta tavsiyesi olsun." Tüylerim diken diken olurken yere eğdiğim başımı hafifçe kaldırdım. Akın kaşları çatık bir şekilde telefona dikkatlice bakarken, Cumali abi yüzünü ovuşturuyordu. Yamaç abi yerinden kalkıp masaya yakın bir şekilde turlamaya başladı. Çağatay, devam etti.

"Benim derdim hiçbir zaman tapularınızla ilgili olmadı. Çukur, banane! Sizi onlarla oyaladım, sonra da istediğimi aldım."

Cumali abi, benim olduğumu önemsemeyerek uzun bir küfür savurdu.

"Cumali bey, gürültücü şirin.. Yine aynı şeyleri yapıyorsunuz, çok bağırıyorsunuz; lütfen lütfen.. Bir de sessiz şirin vardı sizde, çok konuşmazdı; yine her zamanki gibi. A, yanınızda yok mu yoksa?"

Selim abiden bahsediyordu.

"Selim!"

Üçü aynı anda telefonu bile unutarak sandalyelerinden aceleyle kalkarken onlarla birlikte gitmek istedim. Akın önce kendi durarak beni durdurdu.

doomsday | akın koçovalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin